Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
SAHABE NAMAZLARI:
1 sayfadaki 1 sayfası
SAHABE NAMAZLARI:
Fudayl bin İyâz -radıyallahü anh- şöyle anlatır:
"Ashab-ı Kiram (Allah onlardan razı olsun), sabaha girdikler zaman saçları dağınık, renkleri sararmış bir şekilde bulunurlardı. Geceyi secde edici, rükû edici olarak geçirirlerdi. Bazen uzun müddet kıyamda kalırlar, bazen de uzun müddet secdeye kapanırlardı. Aziz ve Celil olan Allah'ı andıkları zaman, rüzgarlı bir günde ağaç sallanır gibi sallanırlar; gözlerinden, elbiselerini ıslatıncaya ve yerde abdest suyu ölçüsünde eser bırakıncaya kadar yaş boşanırdı. Sabah olunca yüzlerine yağ sürerler, gözlerine sürme çekerler; halk içinde sanki geceyi hep uykuyla geçirmiş gibi çıkarlardı.
Sahabe-i Kiram, namaza durdukları zaman kendilerini Allah korkusu ve azameti kaplardı. Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-, abdest alırken rengi değişirdi. Biri:
"- Niye böyle oluyorsun?" diye sorunca Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-:
" Azametli, mutlak kudret sahibi, her istediğini derhal yapan bir sultanın huzuruna dikilme zamanı gelmiştir.
*
Hz. Ali (r.a)'nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı. Çıkarmak için uğraşılmış da çıkarılamamıştı, çok acı veri veriyordu. Hz. Ali'inin namaza durmasına ve okun bu ara da çıkarılmasına karar verildi. Nafile Namaz kılmaya başlayan Hz.Ali secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar. Namazı bitirince etrafına bakınarak "oku çıkardınız mı?" diye soran Hz. Ali'ye Oradakiler çoktan çıkardık dediler.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahü anh- namazını hûşu ve kalp huzuru ile kılardı. Öyle ki namazda duruşları esnasında adeta bir cansız direk gibiydi.
Mücahit -radıyallahü anh-, Hazret-i Ebû Bekir ve Abdullah bin Zübeyr -radıyallahü anhüma-'nın namaz kılışlarını şöyle anlatıyor:
"Onlar namaz kılarken, sanki bir direk gibi hareketsiz dururlardı."
Misver b. Mahreme diyor ki:
Ömer bin Hattab hançerlendikten sonra yanına geldim. Oradakilere:
"-Durumu nasıl?" dedim.
"-Gördüğün gibi." diye cevap verdiler.
"Namazı hatırlatarak onu uyandırın namazdan daha önemli dahi olsa, başka bir şeyi hatırlatarak onu uyandıramazsınız."dedim.
"-Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldi."dediler.
"-Ha! Peki kalkayım."dedi.
İslam'da namazı terk edenin durumunu düşündü. Yarasından kan aka aka namazını kıldı. (Teberani, Hayatü's sahabe)
*
Hz Osman -radıyallahü anh-, bir suikast sonucu hançerle yaralandıktan sonra , sürekli kan kaybetmeye başladı. Ve komaya girdi. Bu durumda dahi namaz vakti geldiği söylenince kendine gelmiş namazını kılmış ve şöyle demişti:
"-Namazı terk edenin İslam'da yeri yoktur."
Hz Osman -radıyallahü anh- bütün geceyi uyanık geçirir ve bir rekatta tüm Ku'an'ı kerimi hatmettiği olurdu. Hz. Ali -radıyallahü anh-'ın namaz vakti gelince, vücudu titremeye başlar ve yüzü sararırdı. Sebebini soranlara şöyle derdi:
"Yerle göğün kaldıramadığı, dağların taşımaktan aciz kaldığı bir emaneti eda etme zamanı gelmiştir. Onu kusursuz olarak yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım bilemiyorum.
Sâbit -radıyallahü anh- diyor ki:
"Zübeyr oğlu Abdullah namaz kılarken, sanki ayakta dikili bir ağaç gibi dururdu. Kendini namaza öyle verirdi."
Başka bir Zât şöyle diyor:
İbn-i Zübeyr secdeyi öyle uzun ve hareketsiz yapardı ki, kuşlar gelir, omzuna konardı. Bazen de öyle rükû ederdi ki, bütün gece rükû ile geçerdi. Bazen de secdeyi uzatır, butün geceyi secde ile geçirirdi.
İbn-i Zübeyr Hazretleri, yapılan bir saldırıda evde namaz kılıyordu. Atılan şey mescidin kapısına çarptı. Duvardan sıçrayan bir parça da İbn-i Zübeyr -radıyallahü anh- 'ın boğazı ile sakalı arasına çarptı. Buna rağmen o, ne namazını bozdu, ne rükû ve secdesini kısalttı. Bir keresinde namaz kılarken, Haşim isimli oğlu yanında yatıyordu. Tavandan bir yılan atıldı, oğluna sarıldı. Çocuk feryat etmeye başladı. Ev halkı yetiştiler bir gürültü koptu, yılanı öldürdüler. İbn-i Zübeyr namazını sükunetle kılmaya devam etti. Selam verdikten sonra :
"-Gürültüye benzer bir şey işittim, neydi o?" buyurdu. Hanımı:
"-Allah sana acısın! Çocuğun ölüyordu. Senin haberin olmadı mı?" dedi.
Buna karşılık İbn-i Zübeyr Hazretleri şöyle cevap verdi:
"-Allah hayrını versin! Eğer namazda başka bir şeyle ilgilenseydim, namaz nerede kalırdı?"
*
Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp, zindandan çıkardılar. Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler. Çünkü bütün mel'anetlerini, orada yapmayı âdet edinmişlerdi.
Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise, heyecanlı değildiler. Yolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler.
Az sonra bir müşrik bağırdı:
- Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı, Hâris bin Âmir'i öldürdün. Bugün onun intikamını senden alacağız. Ölmeden önce bir isteğin var mı?
Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin, şunları söyledi:
- Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan, yalnız Cenâb-ı Allahtır.. O'na binlerce hamd olsun.
Darağacında namaz
Müşrikler hayretle tekrar sordular:
- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?
- Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım...
- Kıl orada.
Elleri ve ayakları çözülen Hz. Hubeyb, hemen namaza durup, büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı. Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı.
Toplanan müşrikler, kadınlar, çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardı. Namazını bitirdikten sonra
- Vallahi eğer ölümden korkarak namazı uzattığımı zannetmeyecek olsaydınız, namazı uzatırdım ve daha çok kılardım, dedi.
Böylece idam edilirken iki rekât namazı ilk kılan, âdet ve sünnet olmasına sebep olan Hubeyb bin Adiy'dir. Peygamber efendimiz, onun idam edilirken iki rekât namaz kıldığını işitince bu hareketini yerinde ve uygun bulmuştur.
"Ashab-ı Kiram (Allah onlardan razı olsun), sabaha girdikler zaman saçları dağınık, renkleri sararmış bir şekilde bulunurlardı. Geceyi secde edici, rükû edici olarak geçirirlerdi. Bazen uzun müddet kıyamda kalırlar, bazen de uzun müddet secdeye kapanırlardı. Aziz ve Celil olan Allah'ı andıkları zaman, rüzgarlı bir günde ağaç sallanır gibi sallanırlar; gözlerinden, elbiselerini ıslatıncaya ve yerde abdest suyu ölçüsünde eser bırakıncaya kadar yaş boşanırdı. Sabah olunca yüzlerine yağ sürerler, gözlerine sürme çekerler; halk içinde sanki geceyi hep uykuyla geçirmiş gibi çıkarlardı.
Sahabe-i Kiram, namaza durdukları zaman kendilerini Allah korkusu ve azameti kaplardı. Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-, abdest alırken rengi değişirdi. Biri:
"- Niye böyle oluyorsun?" diye sorunca Hazret-i Hasan -radıyallahü anh-:
" Azametli, mutlak kudret sahibi, her istediğini derhal yapan bir sultanın huzuruna dikilme zamanı gelmiştir.
*
Hz. Ali (r.a)'nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde baldırına bir ok saplanmıştı. Çıkarmak için uğraşılmış da çıkarılamamıştı, çok acı veri veriyordu. Hz. Ali'inin namaza durmasına ve okun bu ara da çıkarılmasına karar verildi. Nafile Namaz kılmaya başlayan Hz.Ali secdeye kapanınca, oku kuvvetle çektiler ve çıkardılar. Namazı bitirince etrafına bakınarak "oku çıkardınız mı?" diye soran Hz. Ali'ye Oradakiler çoktan çıkardık dediler.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallahü anh- namazını hûşu ve kalp huzuru ile kılardı. Öyle ki namazda duruşları esnasında adeta bir cansız direk gibiydi.
Mücahit -radıyallahü anh-, Hazret-i Ebû Bekir ve Abdullah bin Zübeyr -radıyallahü anhüma-'nın namaz kılışlarını şöyle anlatıyor:
"Onlar namaz kılarken, sanki bir direk gibi hareketsiz dururlardı."
Misver b. Mahreme diyor ki:
Ömer bin Hattab hançerlendikten sonra yanına geldim. Oradakilere:
"-Durumu nasıl?" dedim.
"-Gördüğün gibi." diye cevap verdiler.
"Namazı hatırlatarak onu uyandırın namazdan daha önemli dahi olsa, başka bir şeyi hatırlatarak onu uyandıramazsınız."dedim.
"-Ey müminlerin emiri! Namaz vakti geldi."dediler.
"-Ha! Peki kalkayım."dedi.
İslam'da namazı terk edenin durumunu düşündü. Yarasından kan aka aka namazını kıldı. (Teberani, Hayatü's sahabe)
*
Hz Osman -radıyallahü anh-, bir suikast sonucu hançerle yaralandıktan sonra , sürekli kan kaybetmeye başladı. Ve komaya girdi. Bu durumda dahi namaz vakti geldiği söylenince kendine gelmiş namazını kılmış ve şöyle demişti:
"-Namazı terk edenin İslam'da yeri yoktur."
Hz Osman -radıyallahü anh- bütün geceyi uyanık geçirir ve bir rekatta tüm Ku'an'ı kerimi hatmettiği olurdu. Hz. Ali -radıyallahü anh-'ın namaz vakti gelince, vücudu titremeye başlar ve yüzü sararırdı. Sebebini soranlara şöyle derdi:
"Yerle göğün kaldıramadığı, dağların taşımaktan aciz kaldığı bir emaneti eda etme zamanı gelmiştir. Onu kusursuz olarak yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım bilemiyorum.
Sâbit -radıyallahü anh- diyor ki:
"Zübeyr oğlu Abdullah namaz kılarken, sanki ayakta dikili bir ağaç gibi dururdu. Kendini namaza öyle verirdi."
Başka bir Zât şöyle diyor:
İbn-i Zübeyr secdeyi öyle uzun ve hareketsiz yapardı ki, kuşlar gelir, omzuna konardı. Bazen de öyle rükû ederdi ki, bütün gece rükû ile geçerdi. Bazen de secdeyi uzatır, butün geceyi secde ile geçirirdi.
İbn-i Zübeyr Hazretleri, yapılan bir saldırıda evde namaz kılıyordu. Atılan şey mescidin kapısına çarptı. Duvardan sıçrayan bir parça da İbn-i Zübeyr -radıyallahü anh- 'ın boğazı ile sakalı arasına çarptı. Buna rağmen o, ne namazını bozdu, ne rükû ve secdesini kısalttı. Bir keresinde namaz kılarken, Haşim isimli oğlu yanında yatıyordu. Tavandan bir yılan atıldı, oğluna sarıldı. Çocuk feryat etmeye başladı. Ev halkı yetiştiler bir gürültü koptu, yılanı öldürdüler. İbn-i Zübeyr namazını sükunetle kılmaya devam etti. Selam verdikten sonra :
"-Gürültüye benzer bir şey işittim, neydi o?" buyurdu. Hanımı:
"-Allah sana acısın! Çocuğun ölüyordu. Senin haberin olmadı mı?" dedi.
Buna karşılık İbn-i Zübeyr Hazretleri şöyle cevap verdi:
"-Allah hayrını versin! Eğer namazda başka bir şeyle ilgilenseydim, namaz nerede kalırdı?"
*
Bir sabah erkenden O büyük îmânlı Sahâbînin zincirlerini çözüp, zindandan çıkardılar. Mekke dışında Ten'im denilen yere götürdüler. Çünkü bütün mel'anetlerini, orada yapmayı âdet edinmişlerdi.
Bu iki Allah ve Resûlullah dostu ise, heyecanlı değildiler. Yolda karşılaşıp görüşen bu iki Sahâbî kucaklaşarak birbirlerine uğradıkları belâya sabretmelerini tavsiye ettiler.
Az sonra bir müşrik bağırdı:
- Ey Hubeyb! Sen bizim babamızı, Hâris bin Âmir'i öldürdün. Bugün onun intikamını senden alacağız. Ölmeden önce bir isteğin var mı?
Hubeyb bin Adiy gâyet sâkin, şunları söyledi:
- Yaşatan ve öldüren ve öldükten sonra gene diriltecek olan, yalnız Cenâb-ı Allahtır.. O'na binlerce hamd olsun.
Darağacında namaz
Müşrikler hayretle tekrar sordular:
- Ölmeden önce son bir arzun yok mudur?
- Beni bırakınız iki rekât namaz kılayım...
- Kıl orada.
Elleri ve ayakları çözülen Hz. Hubeyb, hemen namaza durup, büyük bir sükûnet içinde huşû' ile iki rekât namaz kıldı. Cenâbı Hakka son duâlarını yaptı.
Toplanan müşrikler, kadınlar, çocuklar heyecanla onu seyrediyorlardı. Namazını bitirdikten sonra
- Vallahi eğer ölümden korkarak namazı uzattığımı zannetmeyecek olsaydınız, namazı uzatırdım ve daha çok kılardım, dedi.
Böylece idam edilirken iki rekât namazı ilk kılan, âdet ve sünnet olmasına sebep olan Hubeyb bin Adiy'dir. Peygamber efendimiz, onun idam edilirken iki rekât namaz kıldığını işitince bu hareketini yerinde ve uygun bulmuştur.
şahmaran- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 302
Puanı : 377
Teşekkür : 31
Kayıt tarihi : 17/03/10
Yaş : 60
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur