Saat
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Biliyorum Sen de Anneni Özlüyorsun...
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Biliyorum Sen de Anneni Özlüyorsun...
Dünyaya geleli yıllar oldu. Kimisi külüstür bir minibüste, kimisi bir bostanda, kimisi hiç tanımadığı, yabancı ve soğuk sesler arasında, bir hastanede geldi dünyaya. Sahi, sen nerede doğmuştun, bilmiyorum. Ama adım gibi biliyorum ki, bazen, hastane havasından bile soğuk bu dünyada yaşamaktan bıkınca, anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, sığınaktır. Kedi gibi büzüşüp sokulacağın kucaktır ana…
Sahiller dertleri almaz. Denize atmayı çok istersin ya, içinde, iliklerinde yaşamaya devam eder bazı sızılar. İşte o vakit, yani acın dayanılmaz gibi olduğu zamanlar, kızgın tavada canıyla uğraşan bir balık gibi, kaçamadığın bir ateşin tam üzerinde, can havliyle hop oturup hop kalkarken, evet, en çok da o dem, biliyorum, anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, tesellîdir. Canını kim, ne kadar yakmış olursa olsun, seyredip ferahlayacağın gökyüzüdür ana…
Zaman geçtikçe kirlenip duran varlığını, bir çocuğun yüzündeki saflıkta unutmaya çalışır insan. Küçükken yapılmış çocuksu hataların yerini daha büyükleri aldıkça, affı zor, bedeli ağır yanlışlar yaptıkça, akla hayale geldiğinde bile ürküten nice tecrübeyi bizzat yaşadıkça, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, şefkattir. Ne yaparsan yap, pişmanlıkla eteğine sokulduğun her defasında, merhametle karşılayacak bir rahmet kapısıdır ana…
Etrafa bakıp da, hayra dair ümitlerini yitirdiğin, yaptığın ve yapacağın her işin boş olduğunu hissettiğin, bu vaziyetinden istifade edercesine, şeytanın etrafında cirit attığı ve seni ümitsizlik girdabında boğmaya çalıştığı demlerde… Her fitnesiyle karşı karşıya kaldığın, sadece seyretmeyip, üstelik bizzat rol aldığın, “âhir zaman” adlı trajik komedide payına hüzün düşünce, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Besmeleyle çorba kaynatmasını, elleriyle pazen pijama dikmesini, gizli gizli ağlayıp, yakalanınca gülümsemesini… Çünkü anne, tebessümdür. Yüreği kan ağlasa da, sırf sen umutlan diye tebessüm edebilecek, belki tek çehredir ana…
Nihayet aklın başına gelip de, “Nasıl yaptım?!” sorusunu sorduğun, cinnetten sukûnete çıkıp, “neydi o Allah’ım!?” diye tekrarlayıp durduğun vakitlerde… Hani, doluya koyup taşırdığın, boşa koyup dolduramadığın yerlerde. Evdeki hesabının çarşıya uymadığı, feryatlarını kimselerin duymadığı, üstelik -olacak iş mi?!- Hak’tan bile ayrı kaldığını hissettiğin o en gariban saatlerde, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Hani özlüyor da, kabrinin başına bile varamıyorsun. Öyle uzaktan uzağa, “anne!” diye seslenirken, aslında tirtir titreyen bir çocuk gibi, kış akşamlarındaki “o soba arkası huzûru” nu çağırıyorsun. Çünkü anne, sıcaklıktır. Dondurucu soğuklara benzeyen ihânetlerin öldürücü tesirinden koruyan, soluğuna soluk katan, nefesini açan, ıhlamur kokulu bir buğudur ana…
Saçına sakalına ak düştü, koca adam oldun diye, herkesin senden bir şeyler beklediği zamanlarda, cüssene bakıp büyüdüğünü düşünerek, omzuna hep yeni yükler bindirdiklerinde, taşımakta zorlandığın nice ağırlığın altında biraz yorgun, biraz da usanmış halde ilerlemeye çalışırken, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, “hep senden büyük olan” dır. Kaç yaşına gelirsen gel, karşısında küçücük bir çocuk, hatta mâsum bir bebekçik olabileceğin yegâne kimsedir ana…
Azarlaması, dövmesi, sevmesi, kucaklaması bir… Zira ne yaparsa yapsın, gönlünde hep koca bir sevgi ve şefkat dipdiridir! Eli şefkatle vurur, kalbi sevgiyle çarpar, dili rahmetle anar. Kaşlarını çatışı, yüzüne bakmayışı da aynı sebepten. Şimdi sen, Allah rızası için gözlerini çevirip, başka yerlere bakıyormuş gibi yaparken ve zorlu imtihanını başarıyla atlatmaya azmettiğin bu günlerde, bazen gücünün tükendiğini hissederken, işte o zamanlarda biliyorum, anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, diğergamlıktır. Nefsini, sevdiğinin nefsinden hep geride ve sevdiğini, kendinden hep önde ve ötede bilendir ana…
Sana su börekleri açmasını, ne istersen iste, hizmet ehli âşıklar gibi hemen yapmasını, geceler boyunca yanı başında oturarak sabahlamasını, kokusunu, sesini, sarıp sarmalamasını… Her üşüdüğünde tekrar tekrar ısıtmasını, her ağladığında gelip gözyaşlarını kurulamasını, üzgün olduğun zamanlarda, komiklikler yapmasını, düştüğünde, kendisi düşmüş gibi canı yanarak, ellerinden tutup kaldırmasını, sırf sana dua etmek için abdest almasını… Biliyorum, adım gibi biliyorum hem de, çok özlüyorsun! Çünkü anne, fedâkârlıktır. Yârândır, yârdır ana…
Madem bu kadar özlüyorsun, git de öp ellerinden. Tesbihi düşmüş, yüzüğü çıkmış, toprak altında kalmışsa da, yine de durma, öp! Fatihalarla, Yasinlerle… Sadaka-i câriye olacak amellerle, hayırlarla öp! Şerden kaçarak, hak yemeyerek, hatalarına Nasuh tevbeleri ederek öp! Özlem, kalbe doğuveren bir güneş gibidir. Sen, o güneşin önünü kesmeye çalışan nefsini, Hak yolunda kurban etmekle öp annenin ellerini! Kemiklerini sızlatacak yanlışlar yapmaktan kaçarak ve her daim hayır yolunda bir çığır açarak öp!
Sonra, her bir bûsenin hakkı için, şükre dur da de ki:
-Allah’ım! Bana, annem gibi sevecek hakikatli dostlar nasip eyle!
Duânın kabul edilip edilmediğini anlamak istersen, bir mürşidin bendesi olup olmadığına bak. Eğer sana, bir velînin elinden tutmak bahşedilmişse, bil ki annen gibi engin gönüllü bir dost lûtfedilmiştir. Çünkü mürşid-i kâmil, ümmetine karşı şefkati pek yüce olan bir peygamberin, Hazreti Muhammed Mustafa, sallallâhu aleyhi vesellemin vârisidir.
Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. Çünkü o size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir. (Tevbe, 128)
Biliyorum! Ne vakit kederden sızlasa kemiklerin, ne vakit başını düzeltme çabasıyla, arşı inletse duâların ve ne vakit, minicik kovasıyla koca bir yangını söndürmeye uğraşırken, kolu bacağı tutuşmuş bir karıncaya benzesen, mürşidini özlüyorsun! Çünkü mürşid, anadan da öte olan demektir. Kalbi kalbinle atan, canına lazım her ilmi, biiznillah okutandır. Hem tabib, hem mürebbî, hem kana can, hem câna teselli bir âlemdir mürşid. Toplayıp getirdiğimiz odunlar eğri büğrü olduğu halde, şefkat ve sevgisi gâlip gelerek, bize yine de “Bizim Yunus” diye seslenendir…
Şimdi durma da aklın varsa, mürşidinin dizinin dibinde güzelleşmeye bak. Zira dünyaya gelip annenin sıcaklığına kavuşman, nasıl dokuz aylık bir bebek olmanla mümkün idiyse, cennete girip cemâl ile huzura ermen de, nefsini kirlerinden arındırıp, kemâl bulmanla mümkündür. “Saf ve tertemiz bir bebek” olarak doğdun! “İmanlı ve ihlaslı bir insan” olarak öl!
Ve hiç durma! Fâsılasız dua et! De ki: Rabbim! Beni ve annemi, mürşîdime mâkes eyle! Lûtuf buyur da, günah kirine bulanmış uzuvlarım temizlensin! Anamın gül yanakları ve çilekeş elleri, himmet bûsesinden nasiplensin. Öpemeyeceğim, tutamayacağım bir yerde, kabrinde olsa bile Rabbim….. Amin.
Neslihan Nur Türk
Sahiller dertleri almaz. Denize atmayı çok istersin ya, içinde, iliklerinde yaşamaya devam eder bazı sızılar. İşte o vakit, yani acın dayanılmaz gibi olduğu zamanlar, kızgın tavada canıyla uğraşan bir balık gibi, kaçamadığın bir ateşin tam üzerinde, can havliyle hop oturup hop kalkarken, evet, en çok da o dem, biliyorum, anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, tesellîdir. Canını kim, ne kadar yakmış olursa olsun, seyredip ferahlayacağın gökyüzüdür ana…
Zaman geçtikçe kirlenip duran varlığını, bir çocuğun yüzündeki saflıkta unutmaya çalışır insan. Küçükken yapılmış çocuksu hataların yerini daha büyükleri aldıkça, affı zor, bedeli ağır yanlışlar yaptıkça, akla hayale geldiğinde bile ürküten nice tecrübeyi bizzat yaşadıkça, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, şefkattir. Ne yaparsan yap, pişmanlıkla eteğine sokulduğun her defasında, merhametle karşılayacak bir rahmet kapısıdır ana…
Etrafa bakıp da, hayra dair ümitlerini yitirdiğin, yaptığın ve yapacağın her işin boş olduğunu hissettiğin, bu vaziyetinden istifade edercesine, şeytanın etrafında cirit attığı ve seni ümitsizlik girdabında boğmaya çalıştığı demlerde… Her fitnesiyle karşı karşıya kaldığın, sadece seyretmeyip, üstelik bizzat rol aldığın, “âhir zaman” adlı trajik komedide payına hüzün düşünce, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Besmeleyle çorba kaynatmasını, elleriyle pazen pijama dikmesini, gizli gizli ağlayıp, yakalanınca gülümsemesini… Çünkü anne, tebessümdür. Yüreği kan ağlasa da, sırf sen umutlan diye tebessüm edebilecek, belki tek çehredir ana…
Nihayet aklın başına gelip de, “Nasıl yaptım?!” sorusunu sorduğun, cinnetten sukûnete çıkıp, “neydi o Allah’ım!?” diye tekrarlayıp durduğun vakitlerde… Hani, doluya koyup taşırdığın, boşa koyup dolduramadığın yerlerde. Evdeki hesabının çarşıya uymadığı, feryatlarını kimselerin duymadığı, üstelik -olacak iş mi?!- Hak’tan bile ayrı kaldığını hissettiğin o en gariban saatlerde, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Hani özlüyor da, kabrinin başına bile varamıyorsun. Öyle uzaktan uzağa, “anne!” diye seslenirken, aslında tirtir titreyen bir çocuk gibi, kış akşamlarındaki “o soba arkası huzûru” nu çağırıyorsun. Çünkü anne, sıcaklıktır. Dondurucu soğuklara benzeyen ihânetlerin öldürücü tesirinden koruyan, soluğuna soluk katan, nefesini açan, ıhlamur kokulu bir buğudur ana…
Saçına sakalına ak düştü, koca adam oldun diye, herkesin senden bir şeyler beklediği zamanlarda, cüssene bakıp büyüdüğünü düşünerek, omzuna hep yeni yükler bindirdiklerinde, taşımakta zorlandığın nice ağırlığın altında biraz yorgun, biraz da usanmış halde ilerlemeye çalışırken, biliyorum, sen de anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, “hep senden büyük olan” dır. Kaç yaşına gelirsen gel, karşısında küçücük bir çocuk, hatta mâsum bir bebekçik olabileceğin yegâne kimsedir ana…
Azarlaması, dövmesi, sevmesi, kucaklaması bir… Zira ne yaparsa yapsın, gönlünde hep koca bir sevgi ve şefkat dipdiridir! Eli şefkatle vurur, kalbi sevgiyle çarpar, dili rahmetle anar. Kaşlarını çatışı, yüzüne bakmayışı da aynı sebepten. Şimdi sen, Allah rızası için gözlerini çevirip, başka yerlere bakıyormuş gibi yaparken ve zorlu imtihanını başarıyla atlatmaya azmettiğin bu günlerde, bazen gücünün tükendiğini hissederken, işte o zamanlarda biliyorum, anneni çok özlüyorsun! Çünkü anne, diğergamlıktır. Nefsini, sevdiğinin nefsinden hep geride ve sevdiğini, kendinden hep önde ve ötede bilendir ana…
Sana su börekleri açmasını, ne istersen iste, hizmet ehli âşıklar gibi hemen yapmasını, geceler boyunca yanı başında oturarak sabahlamasını, kokusunu, sesini, sarıp sarmalamasını… Her üşüdüğünde tekrar tekrar ısıtmasını, her ağladığında gelip gözyaşlarını kurulamasını, üzgün olduğun zamanlarda, komiklikler yapmasını, düştüğünde, kendisi düşmüş gibi canı yanarak, ellerinden tutup kaldırmasını, sırf sana dua etmek için abdest almasını… Biliyorum, adım gibi biliyorum hem de, çok özlüyorsun! Çünkü anne, fedâkârlıktır. Yârândır, yârdır ana…
Madem bu kadar özlüyorsun, git de öp ellerinden. Tesbihi düşmüş, yüzüğü çıkmış, toprak altında kalmışsa da, yine de durma, öp! Fatihalarla, Yasinlerle… Sadaka-i câriye olacak amellerle, hayırlarla öp! Şerden kaçarak, hak yemeyerek, hatalarına Nasuh tevbeleri ederek öp! Özlem, kalbe doğuveren bir güneş gibidir. Sen, o güneşin önünü kesmeye çalışan nefsini, Hak yolunda kurban etmekle öp annenin ellerini! Kemiklerini sızlatacak yanlışlar yapmaktan kaçarak ve her daim hayır yolunda bir çığır açarak öp!
Sonra, her bir bûsenin hakkı için, şükre dur da de ki:
-Allah’ım! Bana, annem gibi sevecek hakikatli dostlar nasip eyle!
Duânın kabul edilip edilmediğini anlamak istersen, bir mürşidin bendesi olup olmadığına bak. Eğer sana, bir velînin elinden tutmak bahşedilmişse, bil ki annen gibi engin gönüllü bir dost lûtfedilmiştir. Çünkü mürşid-i kâmil, ümmetine karşı şefkati pek yüce olan bir peygamberin, Hazreti Muhammed Mustafa, sallallâhu aleyhi vesellemin vârisidir.
Andolsun size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. Çünkü o size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli ve merhametlidir. (Tevbe, 128)
Biliyorum! Ne vakit kederden sızlasa kemiklerin, ne vakit başını düzeltme çabasıyla, arşı inletse duâların ve ne vakit, minicik kovasıyla koca bir yangını söndürmeye uğraşırken, kolu bacağı tutuşmuş bir karıncaya benzesen, mürşidini özlüyorsun! Çünkü mürşid, anadan da öte olan demektir. Kalbi kalbinle atan, canına lazım her ilmi, biiznillah okutandır. Hem tabib, hem mürebbî, hem kana can, hem câna teselli bir âlemdir mürşid. Toplayıp getirdiğimiz odunlar eğri büğrü olduğu halde, şefkat ve sevgisi gâlip gelerek, bize yine de “Bizim Yunus” diye seslenendir…
Şimdi durma da aklın varsa, mürşidinin dizinin dibinde güzelleşmeye bak. Zira dünyaya gelip annenin sıcaklığına kavuşman, nasıl dokuz aylık bir bebek olmanla mümkün idiyse, cennete girip cemâl ile huzura ermen de, nefsini kirlerinden arındırıp, kemâl bulmanla mümkündür. “Saf ve tertemiz bir bebek” olarak doğdun! “İmanlı ve ihlaslı bir insan” olarak öl!
Ve hiç durma! Fâsılasız dua et! De ki: Rabbim! Beni ve annemi, mürşîdime mâkes eyle! Lûtuf buyur da, günah kirine bulanmış uzuvlarım temizlensin! Anamın gül yanakları ve çilekeş elleri, himmet bûsesinden nasiplensin. Öpemeyeceğim, tutamayacağım bir yerde, kabrinde olsa bile Rabbim….. Amin.
Neslihan Nur Türk
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur