Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Öyle bir Hayat Yaşa ki Müjdelerle ölesin…
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Öyle bir Hayat Yaşa ki Müjdelerle ölesin…
Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: «Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin!» derler.” (Fussilet, 30)
Hendek Gazvesi’nde olduğu gibi tahammülün son raddesine dayandığı ve sabırların zorlandığı anlarda Allah Rasûlü ümmetine, “Esas hayat, âhiret hayatıdır.” buyurarak bu dünyanın musîbet ve imtihanlarının geçici olduğunu ve bunların istikbaldeki mükâfâtların sermayesi hâline dönüşeceğini tebliğ ediyorlardı.
Diğer taraftan Mekke Fethi’nde olduğu gibi büyük bedeller ödenerek ulaşılan muvaffakiyet ve zaferler karşısında da nefsin ve gururun tuzağına düşmemek için yine; “Esas hayat, âhiret hayatıdır.” buyuruyorlardı.
Sefâletini saâdet zanneden gâfiller; “Hayat nedir?” sorusuna, “İşte bu yaşadığımız gündür. O da kabir kapısında bitecektir.” diye cevap verirler.
Toprağın rutûbeti ve mezar taşlarının katılığında tükeneceği düşünülen böyle gâfilâne bir hayattan daha acı ne olabilir ki?!
Yaşanan hastalıklar, beklenmeyen sürprizler, meydana gelen felaketler, nice hayâtî tehlikeler; ölümle insan arasında ne ince bir perde olduğunu göstermeye kâfî değil midir?
Bu kadar îkaz ve alâmetlere rağmen ömür takviminden yaprakların birer ikişer düşüşünü ekseriyetle binbir gaflet içinde ve hissiz bir şekilde seyretmek ne acı!..
Tıpkı üzerinden akıp giden yağmur damlalarından nasip almayan kayalar gibi…
Aslında bizler, doğduğumuz günden itibaren her geçen gün bir parça daha ölüyor ve farkında olmadan kesintisiz bir şekilde ölüme doğru yol alıyoruz.
O hâlde, gerçek sonsuz hayat, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî ve ebedî bir hakikattir.
Böylesine sonsuz bir hayat karşısında dünya hayatı, deryadaki katre kabîlinden değil midir?
Bu yüzden asıl hayat, Kur’ân ve sünnet hakikatlerini rûhâniyet cenneti içinde yaşayarak ebedî saadete nâil olabilmektir.
Bunun yolu da dünya hayatını, musîbetleri ile de, ziynetleri ile de ebedî hayatın ilk merhalesini teşkil eden bir imtihan safhası olarak görmekten geçer.
Şâir, yaratılış gâyesine uygun, huzur dolu, şerefli ve haysiyetli bir hayatı şöyle ifadelendirir:
Seni annen doğurup attığı gün ağlıyordun,
Bütün âlem gülüyordu bir yanda,
Şimdi öyle bir ömür sür ki, ölürken gülesin;
Çağlasın gözyaşı hâlinde cihân arkanda
Son nefes; buğusuz, berrak bir ayna gibidir.
Dünyaya vedâ hâlindeki her insan, bu aynada güzellikleri ve çirkinlikleri ile geride bıraktığı bütün bir ömrünü yeniden seyreder.
Son nefesimizin pişmanlıkla seyrettiğimiz bir ayna olmaması için Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’nin feyizli ikliminde hayır-hasenât ve sâlih amellerle müzeyyen bir kulluk hayatı yaşamamız zarûrîdir.
Zira hadîs-i şerifte; “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür, öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, V, 663) buyrulmaktadır.
Başka bir ifadeyle son nefes, acı-tatlı hâtıralarıyla yaşanmış olan fânî hayat sahnesinin son perdesidir.
İşte ebedî âhiret yolculuğuna çıkarken, dünya hayatına bakıp söylenen bu “son elvedâ”nın mâhiyeti çok mânidardır.
Necip Fâzıl’ın dediği gibi:
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrâil’e “Hoş geldin” diyebilmekte hüner…
Unutmamalıdır ki, ârif ve âşık gönüllü Hak dostlarının dünyadaki huzurlu hayatı, kabir âlemlerinde de aynı huzur ikliminde devam etmektedir.
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kabir âleminin, onlar için bir cennet bahçesi hâlinde olduğunu müjdelemektedir.
Aşağıdaki mısralar, âdeta böyle bir huzuru terennüm etmektedir:
Ölüm, âsûde bahar ülkesidir bir rinde
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
Ve serin selviler altında yatan kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece bülbül öter.
Hendek Gazvesi’nde olduğu gibi tahammülün son raddesine dayandığı ve sabırların zorlandığı anlarda Allah Rasûlü ümmetine, “Esas hayat, âhiret hayatıdır.” buyurarak bu dünyanın musîbet ve imtihanlarının geçici olduğunu ve bunların istikbaldeki mükâfâtların sermayesi hâline dönüşeceğini tebliğ ediyorlardı.
Diğer taraftan Mekke Fethi’nde olduğu gibi büyük bedeller ödenerek ulaşılan muvaffakiyet ve zaferler karşısında da nefsin ve gururun tuzağına düşmemek için yine; “Esas hayat, âhiret hayatıdır.” buyuruyorlardı.
Sefâletini saâdet zanneden gâfiller; “Hayat nedir?” sorusuna, “İşte bu yaşadığımız gündür. O da kabir kapısında bitecektir.” diye cevap verirler.
Toprağın rutûbeti ve mezar taşlarının katılığında tükeneceği düşünülen böyle gâfilâne bir hayattan daha acı ne olabilir ki?!
Yaşanan hastalıklar, beklenmeyen sürprizler, meydana gelen felaketler, nice hayâtî tehlikeler; ölümle insan arasında ne ince bir perde olduğunu göstermeye kâfî değil midir?
Bu kadar îkaz ve alâmetlere rağmen ömür takviminden yaprakların birer ikişer düşüşünü ekseriyetle binbir gaflet içinde ve hissiz bir şekilde seyretmek ne acı!..
Tıpkı üzerinden akıp giden yağmur damlalarından nasip almayan kayalar gibi…
Aslında bizler, doğduğumuz günden itibaren her geçen gün bir parça daha ölüyor ve farkında olmadan kesintisiz bir şekilde ölüme doğru yol alıyoruz.
O hâlde, gerçek sonsuz hayat, beşikle tabut arasındaki mesafeye sığmayacak kadar ulvî ve ebedî bir hakikattir.
Böylesine sonsuz bir hayat karşısında dünya hayatı, deryadaki katre kabîlinden değil midir?
Bu yüzden asıl hayat, Kur’ân ve sünnet hakikatlerini rûhâniyet cenneti içinde yaşayarak ebedî saadete nâil olabilmektir.
Bunun yolu da dünya hayatını, musîbetleri ile de, ziynetleri ile de ebedî hayatın ilk merhalesini teşkil eden bir imtihan safhası olarak görmekten geçer.
Şâir, yaratılış gâyesine uygun, huzur dolu, şerefli ve haysiyetli bir hayatı şöyle ifadelendirir:
Seni annen doğurup attığı gün ağlıyordun,
Bütün âlem gülüyordu bir yanda,
Şimdi öyle bir ömür sür ki, ölürken gülesin;
Çağlasın gözyaşı hâlinde cihân arkanda
Son nefes; buğusuz, berrak bir ayna gibidir.
Dünyaya vedâ hâlindeki her insan, bu aynada güzellikleri ve çirkinlikleri ile geride bıraktığı bütün bir ömrünü yeniden seyreder.
Son nefesimizin pişmanlıkla seyrettiğimiz bir ayna olmaması için Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyye’nin feyizli ikliminde hayır-hasenât ve sâlih amellerle müzeyyen bir kulluk hayatı yaşamamız zarûrîdir.
Zira hadîs-i şerifte; “Kişi yaşadığı hâl üzere ölür, öldüğü hâl üzere haşrolunur.” (Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, V, 663) buyrulmaktadır.
Başka bir ifadeyle son nefes, acı-tatlı hâtıralarıyla yaşanmış olan fânî hayat sahnesinin son perdesidir.
İşte ebedî âhiret yolculuğuna çıkarken, dünya hayatına bakıp söylenen bu “son elvedâ”nın mâhiyeti çok mânidardır.
Necip Fâzıl’ın dediği gibi:
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrâil’e “Hoş geldin” diyebilmekte hüner…
Unutmamalıdır ki, ârif ve âşık gönüllü Hak dostlarının dünyadaki huzurlu hayatı, kabir âlemlerinde de aynı huzur ikliminde devam etmektedir.
Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- kabir âleminin, onlar için bir cennet bahçesi hâlinde olduğunu müjdelemektedir.
Aşağıdaki mısralar, âdeta böyle bir huzuru terennüm etmektedir:
Ölüm, âsûde bahar ülkesidir bir rinde
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter
Ve serin selviler altında yatan kabrinde
Her seher bir gül açar, her gece bülbül öter.
MINE- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 344
Puanı : 276
Teşekkür : 36
Kayıt tarihi : 02/11/10
Yaş : 49
Nerden : GREECE
Geri: Öyle bir Hayat Yaşa ki Müjdelerle ölesin…
kabirlerimizi cennet bahçesinden bir bahçe yapsın Yüce Rabbim (c.c.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur