Saat
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Allahumme entesselam ve minkesselam
1 sayfadaki 1 sayfası
Allahumme entesselam ve minkesselam
Allahumme entesselam ve minkesselam
Ne çok kavga gürültü var! İçimizde dışımızda, altımızda üstümüzde, sağımızda solumuzda, altı cihetimizde de bir savaş hali bulunuyor. Kimi zaman insan bu mücadeleden çok yoruluyor, ama düşman pes etmek bilmiyor, nefsi susturmak insanın elinde değil. Elinde bir meleğin verdiği gümüş bir kılıç da olsa, kollarını savurmaktan yorgun düşüyorsun. Sen acizsin, melekler gibi güçlü değilsin, daha ne kadar dayanabilirsin.
Ne kadar daha nefsine dur diyebilir, sükuneti muhafaza edebilir, elindeki kılıcı atıp er meydanından kaçmadan, topukların üzere gerisin geri dönmeden, sabit kadem kalabilirsin? “Pes et” diyor şeytan, “üflediğim yere, rüzgarımın savurduğu yere git, bir yaprak gibi, bak yerde sürünen yapraklar bile senden kıymetli!”
Akıl ve kalp, nefis ve vicdan, hissiyat ve mantık, gurur ve acz, öfke ve merhamet, şehvet ve iffet daimi bir çatışmada. Hatta nasıl semada meleklerle şeytanların kavgası varsa, insanın ruhu da bir sema ve orada da lümme-i şeytaniyenin üfürdüğü hava ile ruh-ül kudüs’ün sesi ve ışığı çarpışmada. Yalnız gökte mi, bilakis en çok içimizde hakikat yıldızlarını ellerine almış melekler şeytanları taşlamakta. Şeytanlarımızı ardımıza sakladıkça taşlar bizim kafamızı yarmakta. Sığınacak bir siper de mi yok, Allahım? Tam bitti derken bir darbe daha geliyor, kalkanı tutmak için tüm kuvvetini o noktaya sarf etmek lazım geliyor.
Bunca çatışma, kavga, savaş varken nasıl huzura erer insan?
Allahumme entesselam ve minkesselam
Ruh bir öğretmen olmuş, sınıfını idareye çalışıyor. Hayal pencereden dışarı dalmış gitmiş, nefis elinde sapan taşı sınıf arkadaşları latifeleri tazip ediyor, akıl hırsla çözemediği problemlere ağlıyor, kalp uzaklardaki sevgiliye hasret türküleri söylüyor, elinde okumaktan yıpranmış parşömenlerdeki mısraları bir evrad titizliğiyle okuyor, aşkına ağıtlar yakıyor, akıl ona bakıp “aptal mısın sen yırt at şunları!” diye kalbe söyleniyor, tüm nedensellikleri delil diye sıralıyor, heva “bir an önce zil çalsa da oyun ve eğlence başlasa” diye kıpır kıpır yerinde duramıyor, dakikaları sayıyor. Bu kargaşada ruh hiç birisine laf anlatamıyor. Bağırmaktan sesi kısılıyor. Pes edip masasına oturuyor. Elleri başının arasında bir medet, bir kurtarıcı bekliyor.
Bu sınıfta nasıl idareyi ele alır insan? Nasıl huzuru sağlar, nasıl bir şey öğrenir, öğretir, nasıl bir bilgelik devşirir? Nasıl mezun olunur bu okuldan? İmdat yâ Rabbi!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Ne çok kavga gürültü var! İçimizde dışımızda, altımızda üstümüzde, sağımızda solumuzda, altı cihetimizde de bir savaş hali bulunuyor. Kimi zaman insan bu mücadeleden çok yoruluyor, ama düşman pes etmek bilmiyor, nefsi susturmak insanın elinde değil. Elinde bir meleğin verdiği gümüş bir kılıç da olsa, kollarını savurmaktan yorgun düşüyorsun. Sen acizsin, melekler gibi güçlü değilsin, daha ne kadar dayanabilirsin.
Ne kadar daha nefsine dur diyebilir, sükuneti muhafaza edebilir, elindeki kılıcı atıp er meydanından kaçmadan, topukların üzere gerisin geri dönmeden, sabit kadem kalabilirsin? “Pes et” diyor şeytan, “üflediğim yere, rüzgarımın savurduğu yere git, bir yaprak gibi, bak yerde sürünen yapraklar bile senden kıymetli!”
Akıl ve kalp, nefis ve vicdan, hissiyat ve mantık, gurur ve acz, öfke ve merhamet, şehvet ve iffet daimi bir çatışmada. Hatta nasıl semada meleklerle şeytanların kavgası varsa, insanın ruhu da bir sema ve orada da lümme-i şeytaniyenin üfürdüğü hava ile ruh-ül kudüs’ün sesi ve ışığı çarpışmada. Yalnız gökte mi, bilakis en çok içimizde hakikat yıldızlarını ellerine almış melekler şeytanları taşlamakta. Şeytanlarımızı ardımıza sakladıkça taşlar bizim kafamızı yarmakta. Sığınacak bir siper de mi yok, Allahım? Tam bitti derken bir darbe daha geliyor, kalkanı tutmak için tüm kuvvetini o noktaya sarf etmek lazım geliyor.
Bunca çatışma, kavga, savaş varken nasıl huzura erer insan?
Allahumme entesselam ve minkesselam
Ruh bir öğretmen olmuş, sınıfını idareye çalışıyor. Hayal pencereden dışarı dalmış gitmiş, nefis elinde sapan taşı sınıf arkadaşları latifeleri tazip ediyor, akıl hırsla çözemediği problemlere ağlıyor, kalp uzaklardaki sevgiliye hasret türküleri söylüyor, elinde okumaktan yıpranmış parşömenlerdeki mısraları bir evrad titizliğiyle okuyor, aşkına ağıtlar yakıyor, akıl ona bakıp “aptal mısın sen yırt at şunları!” diye kalbe söyleniyor, tüm nedensellikleri delil diye sıralıyor, heva “bir an önce zil çalsa da oyun ve eğlence başlasa” diye kıpır kıpır yerinde duramıyor, dakikaları sayıyor. Bu kargaşada ruh hiç birisine laf anlatamıyor. Bağırmaktan sesi kısılıyor. Pes edip masasına oturuyor. Elleri başının arasında bir medet, bir kurtarıcı bekliyor.
Bu sınıfta nasıl idareyi ele alır insan? Nasıl huzuru sağlar, nasıl bir şey öğrenir, öğretir, nasıl bir bilgelik devşirir? Nasıl mezun olunur bu okuldan? İmdat yâ Rabbi!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Misafir- Misafir
Allahumme entesselam ve minkesselam
Kadın ve erkek arasında da bitmez bir savaş bitmez bir rekabet, bir boğuşma, bir didişme, bir laf sokma, bir can yakma, bir üste çıkma, bir çatışma sürgit devam ediyor. Her iki taraf da hakikate kendi nokta-i nazarından baktıkça ve ötekini eğri telakki ettikçe hakikatin aslî suretine bir türlü ulaşılamıyor. Oysa ikisi bir çift göz gibi çalışsalar, hem sureti hem hakikati doğru ele alabilir, hadd-i vasatı tutturabilir ve dosdoğru olabilirler. Oysa onlar bir tek nefisten yaratıldıklarını unutmuş gibi birbirini ötekileştirmekle, ve ötekine kılıç çekmekle meşgul hayatlarını geçiriyorlar. Halbuki yanılgıları o ki, bir tek hayatları var ve onu beraber kat etmek durumundalar. Azalar kavga edince nasıl sistem çöker, vücut mevte yokuş aşağı koşarsa, onlar da her bir çatışmada “ortak ve bir” hayatlarına öyle ölümcül darbeler vuruyorlar.
Şeyh-i Ekber şöyle diyor:
“Allah Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yarattı. Havva’nın kendisinden çıktığı Âdem’deki yeri boş kalamazdı, çünkü varlık ta boşluk kalmaz. Allah o boşluğu Havva’ya karşı arzu ile doldurdu. Ve Âdem Havva’ya kendisine özlem duyar gibi özlem duydu. Çünkü o kendinden bir parçaydı. Havva da kendisinden geldiği vatanı olduğu için Âdem’e sevgi duydu. Şu halde Havva’nın sevgisi vatan sevgisi, Âdem’in sevgisi kendini sevmesidir.”
“Kadınlar sizin için, siz de onlar için bir elbisesiniz” (Bakara 2-187)
İnsan evini ateşe vermekten, vatanına ihanet etmekten, kendinden bir parçayı terk etmekten, onu yok saymak ya da zulmetmekten nasıl kurtulur? Hiç elbisesini yırtana akıllı denilebilir mi? Yahut güpegündüz soyunana, “ben böyle de mutluyum” diyene? Akıl fikir ver ya Rabbi!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Şeyh-i Ekber şöyle diyor:
“Allah Âdem’in kaburga kemiğinden Havva’yı yarattı. Havva’nın kendisinden çıktığı Âdem’deki yeri boş kalamazdı, çünkü varlık ta boşluk kalmaz. Allah o boşluğu Havva’ya karşı arzu ile doldurdu. Ve Âdem Havva’ya kendisine özlem duyar gibi özlem duydu. Çünkü o kendinden bir parçaydı. Havva da kendisinden geldiği vatanı olduğu için Âdem’e sevgi duydu. Şu halde Havva’nın sevgisi vatan sevgisi, Âdem’in sevgisi kendini sevmesidir.”
“Kadınlar sizin için, siz de onlar için bir elbisesiniz” (Bakara 2-187)
İnsan evini ateşe vermekten, vatanına ihanet etmekten, kendinden bir parçayı terk etmekten, onu yok saymak ya da zulmetmekten nasıl kurtulur? Hiç elbisesini yırtana akıllı denilebilir mi? Yahut güpegündüz soyunana, “ben böyle de mutluyum” diyene? Akıl fikir ver ya Rabbi!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Misafir- Misafir
Allahumme entesselam ve minkesselam
Mü’minler birbirlerinin kardeşidirler. Kardeşlerimizi severiz. Dostlarımızla iyilik üzere beraber oluruz. Birbirimizi tamamlar, eksiklerimizi tekmil eder, her bir karakterin bilgeliğinden istifade eder, her bir rengin katılımıyla hayat tuvalini daha da şenlikli hale getiririz. Resim hepimizin, övünç hepimizin, cennet hepimizin. Şirket-i maneviyede paylaşmak yok, kavga da olmamalı. Burada herkes kazancın tamamını alıyor.
Oysa her zaman öyle olmuyor. İnsanlar önce can-ciğer, sonra can düşmanı oluveriyorlar. Birbirlerinin evinden çıkmayanlar birbirlerine selam vermiyorlar. Düğün gibi, cenaze gibi zamanlarda dahi küslüklerini bitirmeyenler, bayram-seyran dinlemeyenler, kini kalplerinde titizlikle büyütenler başkasından çok kendilerine zarar verdiklerini unutuyorlar. Daha düne kadar birbirine tebessüm eden dudaklardan çirkin iftiralar dökülüyor. Bu dudaklar bu ağırlığa nasıl dayanıyor? İnsan evvelce canı gibi sevdiğini nasıl sonradan sevmez oluyor? Anlamak mümkün değil. Ama aynı necaset herkesin üstünde olduğu için pis koku kimseyi rahatsız etmiyor.
Peki nasıl barış ve uyum içinde sürdürürüz dostluklarımızı, nasıl affedebiliriz kardeşlerimizin hatalarını, nasıl korunuruz çirkinliğin her türlüsünden? Nasıl incinsek de incitmeyiz, nasıl bir göz hatırına bin göz severiz? Nasıl muhafaza edilir kalpler. Yol göster ya Hüda!
Allahumme entesselam ve minkesselam
İnsan küçük âlem, adeta âlemin bir damıtılmış hali. Bünyesinde bütün hakikatleri toplayan, cami. Melek, felek, ruh, cisim, doğa, canlı, cansız, hepsi onun içinde. “Allah insan sayesinde gökleri yok olmaktan korur. Bu nedenle insan direk diye ifade edilir. Bu insan sureti yok olup yeryüzünde nefes alan insan kalmadığında ‘gök parçalanır, o artık yok olmuştur’. Çünkü direk yok olmuştur, direk insandır.”*(Fütuhat)
“İnsanla birlikte hayat ahirete göç ettiği gibi dünya da insanın ayrılmasıyla yok olur. Gök ve yer insan için ebeveyn gibidir, çünkü insan gök ve yerden meydana gelmiştir.”**(Fütuhat)
Yer ve gök evladının ölümüne dayanamayan yaslı anne baba gibi “Onun ardından daha fazla yaşamak haram bize!” derler ve evlatlarının peşinden berzaha giderler. Oysa insan yer ve göğe anne ve babası gibi mi davranır? Onlara hürmet mi eder? Şefkatle kol kanat mı gerer? Vaktiyle kendisini besleyip büyüttükleri gibi onlara emeğiyle geri döner, güzelce inşa ve mamur mu eder? Bilakis insan yerde ve gökte denizde ve karada fesat çıkarır. Hırsı ve israfı, kendi içindeki karmaşası, öfkesi ve nefreti onu ana babasına düşman kılar. Adeta onların sonunu (elbette kendinin de) çabuklaştırmak için elinden geleni yapar. Bu sayede ganimet alacağını, yerin ve göğün mirasının ona kalacağını, zengin olacağını sanır. Oysa böyle anasız babasız kalan insanların en fakiridir, hayırsız evlat anne babasından zırnık alamayacak, hayır dua da duyamayacaktır.
İnsan en çok “anasına, anasına, anasına” iyilik etmelidir; yani arza, toprağa ve suya. Sonra “babasına” iyilik etme durumundadır; yani semaya, havaya, bulutlara, rüzgarlara, yıldızlara. Nasıl anlaşır insan arz ve sema ile, nasıl barışır? Bunun bir yolu yordamı var mıdır? Âlemde barışın imkanı bulunur mu? Bulutlarla, yıldızlarla konuşulur mu? Onların kalbine bir yol bulunur mu? Elleri öpülür mü? Basiret ver ya Basir!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Oysa her zaman öyle olmuyor. İnsanlar önce can-ciğer, sonra can düşmanı oluveriyorlar. Birbirlerinin evinden çıkmayanlar birbirlerine selam vermiyorlar. Düğün gibi, cenaze gibi zamanlarda dahi küslüklerini bitirmeyenler, bayram-seyran dinlemeyenler, kini kalplerinde titizlikle büyütenler başkasından çok kendilerine zarar verdiklerini unutuyorlar. Daha düne kadar birbirine tebessüm eden dudaklardan çirkin iftiralar dökülüyor. Bu dudaklar bu ağırlığa nasıl dayanıyor? İnsan evvelce canı gibi sevdiğini nasıl sonradan sevmez oluyor? Anlamak mümkün değil. Ama aynı necaset herkesin üstünde olduğu için pis koku kimseyi rahatsız etmiyor.
Peki nasıl barış ve uyum içinde sürdürürüz dostluklarımızı, nasıl affedebiliriz kardeşlerimizin hatalarını, nasıl korunuruz çirkinliğin her türlüsünden? Nasıl incinsek de incitmeyiz, nasıl bir göz hatırına bin göz severiz? Nasıl muhafaza edilir kalpler. Yol göster ya Hüda!
Allahumme entesselam ve minkesselam
İnsan küçük âlem, adeta âlemin bir damıtılmış hali. Bünyesinde bütün hakikatleri toplayan, cami. Melek, felek, ruh, cisim, doğa, canlı, cansız, hepsi onun içinde. “Allah insan sayesinde gökleri yok olmaktan korur. Bu nedenle insan direk diye ifade edilir. Bu insan sureti yok olup yeryüzünde nefes alan insan kalmadığında ‘gök parçalanır, o artık yok olmuştur’. Çünkü direk yok olmuştur, direk insandır.”*(Fütuhat)
“İnsanla birlikte hayat ahirete göç ettiği gibi dünya da insanın ayrılmasıyla yok olur. Gök ve yer insan için ebeveyn gibidir, çünkü insan gök ve yerden meydana gelmiştir.”**(Fütuhat)
Yer ve gök evladının ölümüne dayanamayan yaslı anne baba gibi “Onun ardından daha fazla yaşamak haram bize!” derler ve evlatlarının peşinden berzaha giderler. Oysa insan yer ve göğe anne ve babası gibi mi davranır? Onlara hürmet mi eder? Şefkatle kol kanat mı gerer? Vaktiyle kendisini besleyip büyüttükleri gibi onlara emeğiyle geri döner, güzelce inşa ve mamur mu eder? Bilakis insan yerde ve gökte denizde ve karada fesat çıkarır. Hırsı ve israfı, kendi içindeki karmaşası, öfkesi ve nefreti onu ana babasına düşman kılar. Adeta onların sonunu (elbette kendinin de) çabuklaştırmak için elinden geleni yapar. Bu sayede ganimet alacağını, yerin ve göğün mirasının ona kalacağını, zengin olacağını sanır. Oysa böyle anasız babasız kalan insanların en fakiridir, hayırsız evlat anne babasından zırnık alamayacak, hayır dua da duyamayacaktır.
İnsan en çok “anasına, anasına, anasına” iyilik etmelidir; yani arza, toprağa ve suya. Sonra “babasına” iyilik etme durumundadır; yani semaya, havaya, bulutlara, rüzgarlara, yıldızlara. Nasıl anlaşır insan arz ve sema ile, nasıl barışır? Bunun bir yolu yordamı var mıdır? Âlemde barışın imkanı bulunur mu? Bulutlarla, yıldızlarla konuşulur mu? Onların kalbine bir yol bulunur mu? Elleri öpülür mü? Basiret ver ya Basir!
Allahumme entesselam ve minkesselam
Misafir- Misafir
Allahumme entesselam ve minkesselam
Selam sensin Allahım, biz barışı ne enfüste ne afakta sağlayamayız, zıtların uyumunu ve dengesini kuramayız, biz mizanı koruyamayız, ifrat ve tefritten kurtulamaz, nefs sarkacının salınımını durduramayız. Denge Sensin, Sende kahır ve lütuf çatışmaz, Celal ve Cemal savaşmaz, şer hayrına gölge düşürmez, barış Sendendir. Tüm çatışmaların devası Selam ismindedir. Bizi bu isimle zakirin eyle. Bizi hem zakir, hem zikir, hem mezkur eyle. Biz Seni anarken Sen de bizi an, öyle ki anan biz miyiz Sen misin bilmeyelim. Zikri, zakiri ve mezkuru tevhid eyle. Sen de bize Selam ver ya Rahim! “Selamun kavlen mirrabbirrahiym.” Bizi çatışmaların içinde huzura, savaşın içinde barışa, mücahedenin içinde sekinete erdir.
Biz ancak sevdiğimiz herşeye senin adınla Selam veririz. Onlar için ancak o zaman zalim ve cahil değil, aziz ve rahim oluruz. Biz aslında her dostta Sana selam veririz, zira onların yüzünde gördüğümüz dost yüz Sensin. Ağzımızdan dökülen selam da Senindir, Sendendir, dostlara hakikatte bizim ağzımızdan selam veren Sensin. Aramıza tebessüm içine sonsuz merhamet koyan da Sen. Biz Seninle kavga etmekten, sana savaş açmaktan Senin Selam ismine ve ondaki esenlik rüzgarına, merhamet ışığına sığınırız. Bizi bu dünyadan mağlub çıkarma, zira Senin hasmın galipken dahi mağlubdur. Hizbin ise surette ne görünürse görünsün, daimi galip olur.
Ben barışı bu zikirde buldum, dileyen benimle beraber çokça zikretsin. Zira bana barışı temin için sadece namazın ahirinde söylemek yetmiyor. “Fezkurullahe zikran kesiyran.”
Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zelcelali vel ikram
Biz ancak sevdiğimiz herşeye senin adınla Selam veririz. Onlar için ancak o zaman zalim ve cahil değil, aziz ve rahim oluruz. Biz aslında her dostta Sana selam veririz, zira onların yüzünde gördüğümüz dost yüz Sensin. Ağzımızdan dökülen selam da Senindir, Sendendir, dostlara hakikatte bizim ağzımızdan selam veren Sensin. Aramıza tebessüm içine sonsuz merhamet koyan da Sen. Biz Seninle kavga etmekten, sana savaş açmaktan Senin Selam ismine ve ondaki esenlik rüzgarına, merhamet ışığına sığınırız. Bizi bu dünyadan mağlub çıkarma, zira Senin hasmın galipken dahi mağlubdur. Hizbin ise surette ne görünürse görünsün, daimi galip olur.
Ben barışı bu zikirde buldum, dileyen benimle beraber çokça zikretsin. Zira bana barışı temin için sadece namazın ahirinde söylemek yetmiyor. “Fezkurullahe zikran kesiyran.”
Allahümme entesselam ve minkesselam tebarekte ya zelcelali vel ikram
Misafir- Misafir
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur