Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Hazret-i Ebu Bekir (R.A.) menkıbeler
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Ashab-ı Kiram ve Allah (c.c.) Dostları
1 sayfadaki 1 sayfası
Hazret-i Ebu Bekir (R.A.) menkıbeler
Bayram günü idi. Ebu Bekri Sıddık kıymetli ve gösterişli elbise giymiş ve otuz altınlık bir şal omzuna almış idi. Cebrail aleyhisselam a’ma suretinde gelip, yol üzerinde oturdu. Ebu Bekri Sıddık Bilalle beraber oradan geçiyordu. Cebrail dedi ki, Allahü teâlâ, Muhammed Mustafa dostluğuna [Onun hatırına] bana bir şey vereni affetsin. Ebu Bekri Sıddık bu sözü işitince, omzundan şalını çıkarıp, ona verdi ve bir daha söyle buyurdu. Bir daha söyleyince kaftanını çıkarıp, ona verdi. Bir daha, bir daha diye söyletip, nalınlarını dahi çıkarıp verdi. Sonunda artık verecek bir şeyi kalmadı. Bilale dönüp, Âişe’nin evine var, bir şey getir buyurdu.
Bilal giderken, Resulullah ile karşılaştı. (Nereye gidersin ya Bilal, sen mi söylersin, ben mi söyleyeyim?) Siz buyurun ya Resulallah dedi. Buyurdu ki: (Ya Bilal, bil ki, o a’ma, Cebraili emindir. Allahü teâlâ onu bu şekilde gönderdi ki, Ebu Bekri Sıddıkın bana muhabbeti ne kadardır [insanlar] anlasın.)
Hazret-i Ebu Bekir Bilalin getirdiği elbiseyi giydi. Cebrail aleyhisselam da Resulullahın yanına gelip elbiseleri verdi ve (Ya Resulallah bunlar benim işime yaramaz) dedi. Resulullah Cebrail’in verdiği elbiseleri Ebu Bekri Sıddıka getirdi. Hazret-i Ebu Bekir, Ya Resulallah dedi, senin dostluğun uğruna vermiş olduğum şey, artık bana gerekmez. Nereye uygun bulursanız, oraya tasarruf ediniz. (M.Ç.Güzin)
Bilali kâfir elinden sen kurtarırsın
Bilal-i Habeşi Müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin etmişlerdi. Bir gün Bilal, o kiliseyi tenha buldu. İçeri girip, putların yüzlerini kirletti. Acele ile dışarı çıkarken o hizmetçi köylü, Bilal ile karşılaşıp, içeri girdi. Putları bu halde görünce, feryat ederek, kâfirlerin oturdukları yere doğru varıp, Bilali şikayet etti. Putlarına yapılan durumu bunlara bildirince, kâfirler Bilalin efendisi üzerine gittiler. Bir kölenin, bizim putlarımıza böyle ihanet etmesi uygun mudur, elbette bu kölenin hakkından gelmek gerektir dediler. Efendisi de, madem ki benim kölem böyle küstahlık yaptı, size verdim. Ne yapmak isterseniz, öyle yapın dedi.
Onlar da Bilali aldılar. Sıcak kum üzerine çıplak olarak koyup, mübarek karnı üzerine taş koydular. Sonra iki ellerini ve iki ayağını bağladılar. Dediler ki, Muhammedin dininden dönmeyince seni bundan kurtarmayız. Bunun altında kalırsın.
Bilal-i Habeşi hazretleri bu taşın altında Ya Ehad ism-i şerifini söylerdi. Allahü teâlânın hikmeti,
Server-i Enbiya yoldan geçerken, Bilali bu azabda hem de Ya Ehad ism-i şerifini söyler gördü. Resulullah efendimiz, (Ya Ehad ism-i şerifi seni kurtarır) buyurdu. Ondan sonra, çok üzülmüş olarak eve gitti. Hazret-i Ebu Bekir Resulullahın yanına gelmişti. Resulullah, Bilalin ahvalini anlatıp, (Ya Eba Bekir, Bilali kâfir elinden, sen kurtarırsın) buyurdu.
Zira Hazret-i Ebu Bekir daima kâfirlerin arasında yürür, Müslüman esir varsa, hesapsız para verip, satın alırdı. Aldığı gibi, Hak teâlâ yoluna ve Habib-i Ekrem aşkına azat ederdi.
Yine âdet-i şerifine binaen kâfirler arasına gitti. Konuşma esnasında, onlara dedi ki, Bilale böyle azap etmekten size ne fayda vardır. Gelin bana satın. Dediler ki, biz Bilali ağırlığınca akça da versen satmayız. Eğer Amir adındaki kölen ile değiştirirsen olur.
Amir, Hazret-i Ebu Bekir sebebiyle çok mal edinmişti. Metaından, davarından gayri nakit onbin akçası vardı. Hazret-i Ebu Bekir derdi ki, ya Amir! Müslüman ol, bütün mal ile azat ol. Yanımda, kardeşim olasın. Melun razı olmayıp, İslam dinini kabul etmezdi. Müslüman olmadığı için, Hazret-i Ebu Bekir de, huzursuz olup, azat etmezdi.
Kâfirler dediler ki, kölen Amir ile Bilali değişiriz. Hazret-i Ebu Bekir’e gayet hoş gelip, sevindiğinden, Amiri, bütün malı ve davarı ile, Bilal için size verdim, deyince, kâfirler de, Ebu Bekir’i aldattık. Bu kadar mal ve Amir gibi köle aldık diye sevindiler.
Bilal için olanlardan melunların haberleri yoktu. Yoksa Hazret-i Ebu Bekir’in bütün malını isterlerdi. O da Allah hakkı için acımayıp, sadece Resulullahın emri yerine gelsin diye, verirdi. Ondan sonra Hazret-i Ebu Bekir, Bilal hazretlerini, evvela taşın altından kurtardı, elini eline alıp, Resulullahın huzuruna getirip buyurdu ki, ya Resulallah, Bilali Allahü teâlâ aşkına bugün azat ettim. Resulullah efendimiz çok sevinip, Hazret-i Ebu Bekir’e dua etti. (M.Ç.Güzin)
Damarlarımda bir şey kaldı ise af et!
Ebu Bekri Sıddıkın bir kölesi vardı. Ömrünün sonlarında her akşam iftar vaktinde yemek getirirdi.
Ebu Bekri Sıddıkın âdet-i şerifi öyle idi ki, nereden ve nasıl aldığını sormayınca o yemekten bir lokma ağzına koymazdı.
Bu köle bir gece yine yemek getirdi. Ebu Bekri Sıddık sual etmeden, mübarek elini uzatıp, bir lokma yemekten aldı. Köle dedi ki: Ey Efendi! Ne oldu ki, bu akşam sormadan yemeğe el uzattınız. Ebu Bekri Sıddıkın mübarek gözleri yaş ile dolup, buyurdu ki: Açlık bana sıkıntı verip, sabırsızlandırdı. Böylece bu hâl başıma geldi. Şimdi söyle, bu yemeği nereden getirdin? Köle dedi ki: Cahiliye vaktinde, raks ve oyun oynardım. Bir gruba raks etmiştim, çok hoşlarına gitmişti, şimdi bir nesnemiz yoktur, elimize bir şey geçtiğinde sana iyilik ederiz diye vaat etmişlerdi. Bugün gördüm ki, elleri doludur, vaatlerini hatırlattım. Yiyeceği bana verdiler.
Ebu Bekri Sıddık bunu işitince çok üzüldü, ağladı. Yemeği önünden attı. Parmağını boğazına o kadar soktu ki, istifra etti. O lokma karnından dışarı geldi. Kendine eziyet verdi. Mübarek yüzü göğerdi. Bir miktar su içmesini söylediler. Sıcak su getirtip içti, bir kere daha kay etti. Rahatsız oldu. Karnında bir şey kalmadığına kanaat getirdi.
Ya Sıddık dediler, bu kadar kendinize sıkıntı ve zahmet, bir lokmadan dolayı mıdır? Evet dedi, Resulullahtan işittim, buyurdu ki: (Allahü teâlâ, yediği haram olan kimselere Cenneti haram etmiştir.) Sonra ellerini açıp, Ya Rabbi! Yediğim lokma için elimden geleni yaptım. O lokmadan damarlarımda bir şey kaldı ise af et diye dua etti. (Tenbih-ül gafilin)
Resulullah fazla verseydi
Enes bin Malik hazretleri anlatır:
Resulullahtan, Ebu Bekri Sıddıkın o kadar üstünlüğünü işittim ki, hayrette kaldım. Server-i âlemin vefatından sonra bir gece Onu rüyada gördüm. Önüne bir tabak hurma koymuşlar. (Ya Resulallah! Hak teâlânın sana verdiği o nesneden bana da ver!) dedim. Bana bir hurma verdi. Dedim (Ya Resulallah, ihsanınızı arttırınız.) Böyle böyle dokuz hurma verdi. Yine ya Resulallah, tekrar ver dedim. Bilalin ezan sesiyle uykudan uyandım.
Abdest alıp, mescide geldim. Sabah namazını Ebu Bekri Sıddıkın arkasında kıldım. Namazdan sonra bir saat başımı önüme salıp, tesbih çektim. Başımı kaldırdım. Sıddıkı gördüm. Mübarek arkasını mihraba vermiş oturuyor, rüyada Resulullahın önünde gördüğüm hurma tabağının aynısı ise şimdi, Sıddıkın önünde duruyordu. Dedim ki: Ya halife-i Resulullah, Allahü teâlânın sana verdiği nimetlerden bana da ver. Bana bir hurma verdi. Dedim, arttır. Bir hurma daha verdi. Dokuz hurmaya dek bana verdi. Ya halife-i Resulullah, arttır dedim. Buyurdu ki: Ya Enes! Eğer gece Resulullah efendimiz fazla verseydi, ben de fazla verirdim. (M.Ç.Güzin)
Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?
Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım. Din olarak size İslam dinini beğendim) olan, Maide suresi, 3. âyet-i kerimesi nazil oldu. Herkes sevindi, fakat Ebu Bekri Sıddık ağladı. Dediler ki, ya Eba Bekir, bugün sevinmek günüdür. Bu sevinmek icap eden hâle niçin ağlarsın ki, İslam dini kemal buldu. Allahü teâlâ müminler üzerine nimetini tamamladı.
Ebu Bekri Sıddık ârif ve gayet akıllı bir sultan idi. Resulullaha çok fazla muhabbeti olduğundan, daima ahvali şeriflerine dikkatli idi. Buyurdu ki: (Her kemalin zevali vardır. Bu âyet-i kerimede size dinin kemali göründü. Ve lakin bana Resulullahın zevali [ayrılışı, vefatı] göründü. Bir yapıcı, bir padişah için, saray yapıp, dört duvarını tamam eylese ve üstünü örtse, kapılarını assa, o yapıcıya destur verirler. Resulullah yapıcı idi. Din sarayını yapmaya gelmiş idi.
O saray din sarayıdır ki, beştir. Birinci duvarı namazdır. İkinci duvarı zekattır. Üçüncü duvarı oruçtur. Dördüncü duvarı hacdır. Kapısı gusüldür. Aslı imandır. Tavanı ihlasdır. Aşağı eşiği tevazudur. Üst eşiği yavaşlıktır. Sağ kanadı tevekküldür. Sol kanadı temelluktur. Kilidi küfürdür. Anahtarı şehadettir. Derecesi rifattır. İçi saadettir. Dışarısı şekavettir. Her kim ki şehadet anahtarı ile İslam sarayı kapısından küfür kilidini kırarak, içeri girdi ise, saadet onundur. Her kim, Allahü teâlâ korusun, küfür kilidini bu saray kapısına vurup, dışarıda kaldı ise, şekavet onundur.
Resul-i ekrem ne zaman ki bu İslam sarayını yapıp, kemaline yetiştirdi, bu âyet-i kerime nazil oldu. Dolayısıyla, Resulullahın aramızdan ayrılık vakti geldi diye ağladım.)
Resulullah veda haccı yapıp, Medine’ye geldikten seksenüç gün sonra vefat etti. (M.Ç.Güzin)
Kavme imamet eylesin
Hazret-i Âişe validemiz anlatır:
Resulullahın son hastalığında ağrısı arttı. Buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olup, namaz kıldırsın.) Dedim ki, ya Resulallah, babam sizin makamınıza geçince, ağlamasından sesini kimse işitmez. Ömer bin Hattabı emretseniz. Resulullah yine (Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin) buyurdu. Anam babam size feda olsun ya Resulallah, babam sizin makamınızda durmaya takat getiremez dedim. Yine buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin.)
Ben Hafsa’ya varıp, dedim ki, sen Resulullaha söyle ki, babam Ebu Bekir imamet makamında durursa, ağlamaktan kimse sesini işitmez. Hafsa da söyledi. Resulullah buyurdu ki: (Ben Ebu Bekir diyorum. Siz Ömer diyorsunuz. Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin.) Hafsa üzülüp, bana, beni mahzun ettin diyerek gitti. (M.Ç.Güzin)
Bilal giderken, Resulullah ile karşılaştı. (Nereye gidersin ya Bilal, sen mi söylersin, ben mi söyleyeyim?) Siz buyurun ya Resulallah dedi. Buyurdu ki: (Ya Bilal, bil ki, o a’ma, Cebraili emindir. Allahü teâlâ onu bu şekilde gönderdi ki, Ebu Bekri Sıddıkın bana muhabbeti ne kadardır [insanlar] anlasın.)
Hazret-i Ebu Bekir Bilalin getirdiği elbiseyi giydi. Cebrail aleyhisselam da Resulullahın yanına gelip elbiseleri verdi ve (Ya Resulallah bunlar benim işime yaramaz) dedi. Resulullah Cebrail’in verdiği elbiseleri Ebu Bekri Sıddıka getirdi. Hazret-i Ebu Bekir, Ya Resulallah dedi, senin dostluğun uğruna vermiş olduğum şey, artık bana gerekmez. Nereye uygun bulursanız, oraya tasarruf ediniz. (M.Ç.Güzin)
Bilali kâfir elinden sen kurtarırsın
Bilal-i Habeşi Müslüman olmuştu, lakin o zaman bir kâfirin kölesi idi. Bir büyük kilise vardı. İçindeki putlara hizmet için, kâfirler bir köylü tayin etmişlerdi. Bir gün Bilal, o kiliseyi tenha buldu. İçeri girip, putların yüzlerini kirletti. Acele ile dışarı çıkarken o hizmetçi köylü, Bilal ile karşılaşıp, içeri girdi. Putları bu halde görünce, feryat ederek, kâfirlerin oturdukları yere doğru varıp, Bilali şikayet etti. Putlarına yapılan durumu bunlara bildirince, kâfirler Bilalin efendisi üzerine gittiler. Bir kölenin, bizim putlarımıza böyle ihanet etmesi uygun mudur, elbette bu kölenin hakkından gelmek gerektir dediler. Efendisi de, madem ki benim kölem böyle küstahlık yaptı, size verdim. Ne yapmak isterseniz, öyle yapın dedi.
Onlar da Bilali aldılar. Sıcak kum üzerine çıplak olarak koyup, mübarek karnı üzerine taş koydular. Sonra iki ellerini ve iki ayağını bağladılar. Dediler ki, Muhammedin dininden dönmeyince seni bundan kurtarmayız. Bunun altında kalırsın.
Bilal-i Habeşi hazretleri bu taşın altında Ya Ehad ism-i şerifini söylerdi. Allahü teâlânın hikmeti,
Server-i Enbiya yoldan geçerken, Bilali bu azabda hem de Ya Ehad ism-i şerifini söyler gördü. Resulullah efendimiz, (Ya Ehad ism-i şerifi seni kurtarır) buyurdu. Ondan sonra, çok üzülmüş olarak eve gitti. Hazret-i Ebu Bekir Resulullahın yanına gelmişti. Resulullah, Bilalin ahvalini anlatıp, (Ya Eba Bekir, Bilali kâfir elinden, sen kurtarırsın) buyurdu.
Zira Hazret-i Ebu Bekir daima kâfirlerin arasında yürür, Müslüman esir varsa, hesapsız para verip, satın alırdı. Aldığı gibi, Hak teâlâ yoluna ve Habib-i Ekrem aşkına azat ederdi.
Yine âdet-i şerifine binaen kâfirler arasına gitti. Konuşma esnasında, onlara dedi ki, Bilale böyle azap etmekten size ne fayda vardır. Gelin bana satın. Dediler ki, biz Bilali ağırlığınca akça da versen satmayız. Eğer Amir adındaki kölen ile değiştirirsen olur.
Amir, Hazret-i Ebu Bekir sebebiyle çok mal edinmişti. Metaından, davarından gayri nakit onbin akçası vardı. Hazret-i Ebu Bekir derdi ki, ya Amir! Müslüman ol, bütün mal ile azat ol. Yanımda, kardeşim olasın. Melun razı olmayıp, İslam dinini kabul etmezdi. Müslüman olmadığı için, Hazret-i Ebu Bekir de, huzursuz olup, azat etmezdi.
Kâfirler dediler ki, kölen Amir ile Bilali değişiriz. Hazret-i Ebu Bekir’e gayet hoş gelip, sevindiğinden, Amiri, bütün malı ve davarı ile, Bilal için size verdim, deyince, kâfirler de, Ebu Bekir’i aldattık. Bu kadar mal ve Amir gibi köle aldık diye sevindiler.
Bilal için olanlardan melunların haberleri yoktu. Yoksa Hazret-i Ebu Bekir’in bütün malını isterlerdi. O da Allah hakkı için acımayıp, sadece Resulullahın emri yerine gelsin diye, verirdi. Ondan sonra Hazret-i Ebu Bekir, Bilal hazretlerini, evvela taşın altından kurtardı, elini eline alıp, Resulullahın huzuruna getirip buyurdu ki, ya Resulallah, Bilali Allahü teâlâ aşkına bugün azat ettim. Resulullah efendimiz çok sevinip, Hazret-i Ebu Bekir’e dua etti. (M.Ç.Güzin)
Damarlarımda bir şey kaldı ise af et!
Ebu Bekri Sıddıkın bir kölesi vardı. Ömrünün sonlarında her akşam iftar vaktinde yemek getirirdi.
Ebu Bekri Sıddıkın âdet-i şerifi öyle idi ki, nereden ve nasıl aldığını sormayınca o yemekten bir lokma ağzına koymazdı.
Bu köle bir gece yine yemek getirdi. Ebu Bekri Sıddık sual etmeden, mübarek elini uzatıp, bir lokma yemekten aldı. Köle dedi ki: Ey Efendi! Ne oldu ki, bu akşam sormadan yemeğe el uzattınız. Ebu Bekri Sıddıkın mübarek gözleri yaş ile dolup, buyurdu ki: Açlık bana sıkıntı verip, sabırsızlandırdı. Böylece bu hâl başıma geldi. Şimdi söyle, bu yemeği nereden getirdin? Köle dedi ki: Cahiliye vaktinde, raks ve oyun oynardım. Bir gruba raks etmiştim, çok hoşlarına gitmişti, şimdi bir nesnemiz yoktur, elimize bir şey geçtiğinde sana iyilik ederiz diye vaat etmişlerdi. Bugün gördüm ki, elleri doludur, vaatlerini hatırlattım. Yiyeceği bana verdiler.
Ebu Bekri Sıddık bunu işitince çok üzüldü, ağladı. Yemeği önünden attı. Parmağını boğazına o kadar soktu ki, istifra etti. O lokma karnından dışarı geldi. Kendine eziyet verdi. Mübarek yüzü göğerdi. Bir miktar su içmesini söylediler. Sıcak su getirtip içti, bir kere daha kay etti. Rahatsız oldu. Karnında bir şey kalmadığına kanaat getirdi.
Ya Sıddık dediler, bu kadar kendinize sıkıntı ve zahmet, bir lokmadan dolayı mıdır? Evet dedi, Resulullahtan işittim, buyurdu ki: (Allahü teâlâ, yediği haram olan kimselere Cenneti haram etmiştir.) Sonra ellerini açıp, Ya Rabbi! Yediğim lokma için elimden geleni yaptım. O lokmadan damarlarımda bir şey kaldı ise af et diye dua etti. (Tenbih-ül gafilin)
Resulullah fazla verseydi
Enes bin Malik hazretleri anlatır:
Resulullahtan, Ebu Bekri Sıddıkın o kadar üstünlüğünü işittim ki, hayrette kaldım. Server-i âlemin vefatından sonra bir gece Onu rüyada gördüm. Önüne bir tabak hurma koymuşlar. (Ya Resulallah! Hak teâlânın sana verdiği o nesneden bana da ver!) dedim. Bana bir hurma verdi. Dedim (Ya Resulallah, ihsanınızı arttırınız.) Böyle böyle dokuz hurma verdi. Yine ya Resulallah, tekrar ver dedim. Bilalin ezan sesiyle uykudan uyandım.
Abdest alıp, mescide geldim. Sabah namazını Ebu Bekri Sıddıkın arkasında kıldım. Namazdan sonra bir saat başımı önüme salıp, tesbih çektim. Başımı kaldırdım. Sıddıkı gördüm. Mübarek arkasını mihraba vermiş oturuyor, rüyada Resulullahın önünde gördüğüm hurma tabağının aynısı ise şimdi, Sıddıkın önünde duruyordu. Dedim ki: Ya halife-i Resulullah, Allahü teâlânın sana verdiği nimetlerden bana da ver. Bana bir hurma verdi. Dedim, arttır. Bir hurma daha verdi. Dokuz hurmaya dek bana verdi. Ya halife-i Resulullah, arttır dedim. Buyurdu ki: Ya Enes! Eğer gece Resulullah efendimiz fazla verseydi, ben de fazla verirdim. (M.Ç.Güzin)
Sevinmek lazımken niçin ağlarsın?
Resulullah efendimiz Arafat dağında, Kusva adlı devesine binmiş halde dururken, meal-i şerifi (Bugün dininizi ikmal ettim. Size verdiğim nimetleri tamamladım. Din olarak size İslam dinini beğendim) olan, Maide suresi, 3. âyet-i kerimesi nazil oldu. Herkes sevindi, fakat Ebu Bekri Sıddık ağladı. Dediler ki, ya Eba Bekir, bugün sevinmek günüdür. Bu sevinmek icap eden hâle niçin ağlarsın ki, İslam dini kemal buldu. Allahü teâlâ müminler üzerine nimetini tamamladı.
Ebu Bekri Sıddık ârif ve gayet akıllı bir sultan idi. Resulullaha çok fazla muhabbeti olduğundan, daima ahvali şeriflerine dikkatli idi. Buyurdu ki: (Her kemalin zevali vardır. Bu âyet-i kerimede size dinin kemali göründü. Ve lakin bana Resulullahın zevali [ayrılışı, vefatı] göründü. Bir yapıcı, bir padişah için, saray yapıp, dört duvarını tamam eylese ve üstünü örtse, kapılarını assa, o yapıcıya destur verirler. Resulullah yapıcı idi. Din sarayını yapmaya gelmiş idi.
O saray din sarayıdır ki, beştir. Birinci duvarı namazdır. İkinci duvarı zekattır. Üçüncü duvarı oruçtur. Dördüncü duvarı hacdır. Kapısı gusüldür. Aslı imandır. Tavanı ihlasdır. Aşağı eşiği tevazudur. Üst eşiği yavaşlıktır. Sağ kanadı tevekküldür. Sol kanadı temelluktur. Kilidi küfürdür. Anahtarı şehadettir. Derecesi rifattır. İçi saadettir. Dışarısı şekavettir. Her kim ki şehadet anahtarı ile İslam sarayı kapısından küfür kilidini kırarak, içeri girdi ise, saadet onundur. Her kim, Allahü teâlâ korusun, küfür kilidini bu saray kapısına vurup, dışarıda kaldı ise, şekavet onundur.
Resul-i ekrem ne zaman ki bu İslam sarayını yapıp, kemaline yetiştirdi, bu âyet-i kerime nazil oldu. Dolayısıyla, Resulullahın aramızdan ayrılık vakti geldi diye ağladım.)
Resulullah veda haccı yapıp, Medine’ye geldikten seksenüç gün sonra vefat etti. (M.Ç.Güzin)
Kavme imamet eylesin
Hazret-i Âişe validemiz anlatır:
Resulullahın son hastalığında ağrısı arttı. Buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, nasa imam olup, namaz kıldırsın.) Dedim ki, ya Resulallah, babam sizin makamınıza geçince, ağlamasından sesini kimse işitmez. Ömer bin Hattabı emretseniz. Resulullah yine (Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin) buyurdu. Anam babam size feda olsun ya Resulallah, babam sizin makamınızda durmaya takat getiremez dedim. Yine buyurdu ki: (Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin.)
Ben Hafsa’ya varıp, dedim ki, sen Resulullaha söyle ki, babam Ebu Bekir imamet makamında durursa, ağlamaktan kimse sesini işitmez. Hafsa da söyledi. Resulullah buyurdu ki: (Ben Ebu Bekir diyorum. Siz Ömer diyorsunuz. Ebu Bekir’e söyleyin, kavme imamet eylesin.) Hafsa üzülüp, bana, beni mahzun ettin diyerek gitti. (M.Ç.Güzin)
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Ashab-ı Kiram ve Allah (c.c.) Dostları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur