Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
İLLEDE ANNE KOKUSU
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
İLLEDE ANNE KOKUSU
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Battaniyede sallanan bebek bir türlü uyumuyordu. Üzerine annenin eşarbı örtülünce aniden sustu. Eşarbı iki eliyle yakalayıp burnuna getirdi. Kokusunu birkaç kez içine çekti. Gözlerini kapattı, başını hafifçe yana döndürdü, sessizce uyumaya başladı. Onun için en güvenli ve huzurlu yer, kokusunu doya doya içine çektiği anne kucağıydı. Battaniye mesafesinde de olsa anne kokusunu duymadan uyumak güç oluyordu.
Anadolu’nun pek çok yöresinde annenin bir eşyası bebeğin beşiğine asılır yahut uzun süre boynuna taktığı bir kolye bebeğin yanı başına iliştirilirdi. Anne kokusunu yanında duyan bebek anne tarlada olsa da yanındaymış gibi beşiğinde mışıl mışıl uyumaya devam ederdi. Anne kokusuyla özdeşleşen kolyeler bölgelere göre değişirdi. Ege taraflarında karanfil, toy otu ve çeşitli baharat kokularından kolyeler yapılır, çocuk büyüdükten sonra da muhafaza edilir, askere giderken boynuna takılırdı. Anne kokusuyla memleket hasreti, gurbetin yalnızlığı, güvensizliği azalırdı. Uzaklardaki evlat kolyeyle hayata daha sıkı tutunurken annesi eşyalarını askıdan alıp koklar, öper, ağlar ve tekrar yerine asardı.
Anne ve çocuk arasında bilinmeyen güçlü bağ, ana rahmine düştüğü anda başlar, bebeklikten itibaren güçlenerek devam eder, biri çok uzaklarda olsa, belki hiç dönmese de aynı sıcaklığıyla yaşanır. Hayatın her safhasında anne kokusu evlat için başkadır. Çocuğun kokusu da anneye özeldir ve her iki koku da cennete özgüdür.
“Sen anne kokusu nedir bilir misin?” diye soran şair anne hayatta olmasa da kokusunun yaşadığına vurgu yapar. “Sesini duyduğunda yaşadığın sevinci; odasına girdiğinde kokusunu duydun mu? Peki ya boş dolabını gördüğünde ağladın mı hiç? Rüyalarında sarılırsın, öpersin, koklarsın onu; uyandığında yine özlersin…”
BEBEK DÜNYASININ TAMAMI ANNE
Hayatın her evresinde anne çocuk bağlılığı dönüşüm yaşayarak devam eder. Bebeklikte neredeyse dünyanın tamamı anneden ibarettir. Anne karnında 3 evre geçiren bebeğin doğduktan sonra da 3 aya kadar anne karnında yaşıyormuş gibi hissettiğine dair görüşlerden bahsedilir. Bazı uzmanlar bu döneme 4. evre der. Bebek ve yeni doğan kavramı bu nedenle birbirinden ayrılır.
Bebeklik dönemi 1 yaşa kadarki evreleri kapsar. Yeni doğan ise özellikle ilk 3 aya işaret eder. Yeni doğan ilk 3 ay zarfında kendisini annesinin bir uzantısı gibi görür. Nedensiz ağlaması, annenin kucağına alındığında susması uzmanlara göre anneyi daha yakından hissetme ihtiyacından kaynaklanır. Anneden süt emme gereksinimi kadar onun teninin sıcaklığını hissetmeye, kokusunu, sesini duymaya da gereksinim duyar.
Annenin varlığı, sevgisi, sıcaklığı, pek çok yönüyle her şeyden önce psikolojik açılardan bebeğin gıda kaynağıdır. İhtiyaçlarına annesi gecikmeden cevap verdiğinde fiziksel ve zihinsel gelişimi daha hızlı yaşanır. Çocuk gelişimi terminolojisinde ilk 3 yılı içeren evrelere “temel güven” ve “temel güvensizlik” dönemi denir. Bu açıdan ilk 2 yıl bebeğin bakımıyla bire bir annenin ilgilenmesi istenir. Bu dönemlerde beslenme, bakım ve sevilme, ilgi gösterilme, kucağa alınma, sıcaklık ve dokunulma gibi ihtiyaçlarının karşılanması bebeğin özgüven gelişimine olumlu katkılar sağlar. Tüm bunlar yetersiz olduğunda yahut annenin kaybı yaşandığında temel güvensizlik sorunları uç gösterir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ANNEYE AİT KOKUYU YÜZLERCESİ ARASINDAN TANIR
Bakımını kim yapıyorsa bebek ona bağlanır. Bu kişinin anne olması bebeğin de istediği kişidir. Onu çok önceden, anne karnından tanımaktadır. 3 aylık bebeğin anne karnından koku ve tat aldığına dair deney sonuçları vardır. Bebeğin içinde bulunduğu amnios sıvısına değişik tatlar ilave edilerek bebeğin bu sıvıyı yutma hareketlerindeki değişimler gözlemleniyor. Sıvının içine acı ve asit içerikli maddeler verildiğinde yutma hareketleri azalırken, tatlandırıcı maddeler zerk edildiğinde yutmasında artış görülüyor. Bebeğin tat alma duyusunun da kokuyla paralel zamanlarda geliştiği varsayılıyor. Zira bebek doğduğunda koku hafızasının son derece geliştiğinden anneye ait kokuyu yüzlercesi arasından hemen tanıyabiliyor. Suni bir meme ucuna bebeğin kendi amnios sıvısından sürüldüğünde o memeyi daha güçlü emdiği gözleniyor.
Bebeğin işitme duyusunun da anne karnında 10. haftadan itibaren gelişmekte olduğu 32. haftada tamamlandığı belirtiliyor. Yeni doğduğunda annesinin sesini tanıması, anne karnında aşina olduğu şarkı, sevgi sözcükleri gibi pek çok şeyi doğduktan sonra duyduğunda dikkat kesilmesi, eğer ağlıyorsa sakinleşmesi gibi pek çok belirtiler işitme yeteneğinin doğmadan önce geliştiğine işaret ediyor. Ses, koku, tat gibi çeşitli duyu yollarıyla anneye ait pek çok şeyi tanıyan bebek doğumdan itibaren onu yanında görmek istiyor.
EMZİRMEYLE GÜÇLENEN BAĞLILIK
Çocuğa sormuşlar, “Anne sıcaklığı ile kalorifer sıcaklığını anlatabilir misin?” Kaloriferin sıcaklığını yanına gidince anlarsın, annenin sıcaklığını anne evde olmasa da anlayabilirsin” demiş. Çocuk yeni doğduğu anda dahi onlarca kişi arasından annesini sıcaklığı ve kokusuyla tanıyabildiğine göre anne ve bebek arasındaki bu bilinmeyen gizli bağ emzirme ve bakımla daha da kuvvetleniyor.
Annenin bebeğe alışması da benzer şekilde doğumdan önce başlayıp doğum ile zirveye ulaşıyor. Anne sütü ve emzirme işlemi anne ve bebek arasındaki psikolojik bağı güçlendiriyor. Hiçbir besin maddesi anne sütü kadar besleyici olmazken, huzur ve mutluluk hissini de veremiyor. Annenin kucağında sevgiyle sarmalanmış bebek anne şefkatiyle de besleniyor aynı zamanda. Kalbinin ritmi, teninin kokusu ve sıcaklığı bebeğin yatışmasını, kendisini huzurlu hissetmesini sağlıyor. Anadolu’da kadınlarının baharat kokulu kolyeleri bebeğin başucuna koyması annenin gün boyu tarlada ter ve bitki kokusuyla harmanlanmış kokusuna işaret etmesi ve bebeğin bu kokuyla mışıl mışıl uyuması, o kokunun bebek için dünyanın en güzel kokusu olması annenin varlığından duyulan huzur ve güvene işaret ediyor.
ANNELİK DUYGUSU ANNEYE BAĞLAR
Sonradan kazanılamayan, tamamen Allah’ın (c.c) bahşettiği annelik duygusu bebeğin anneye bağlılığını pekiştiren önemli bir etken. Annesinin yüzünü 3. aydan itibaren tamamen tanıyan bebek için annenin varlığı güven duygusunu yerleştiriyor. Annenin hem besleyen hem şefkat ve ilgi gösteren yapısı aralarındaki bu gizemli bağlılığı güçlendiriyor. Kısa süre bile olsa ayrı kalmak karşılıklı özlem çekmeye dönüşüyor. Anneden ayrılmanın korkuya dönüşmesi ise 8. aydan itibaren güçlü bir şekilde ortaya çıkıyor. İlkokul dönemine kadar çocuk annesine bir şey olacağı endişesini zihninde daima güçlü tutuyor. 8 aylık bir bebek anne odadan çıkmak için sırtını dönüp ilk adımını attığında yaygarayı koparabiliyor. Annenin gideceği ve bir daha geri dönmeyeceğini düşünerek kaygılanıyor. Ev içerisinde hala, teyze, büyük anne gibi diğer aile bireylerinin olması onu kısmen rahatlatıyor. Anne odadan çıksa da diğerlerinin orada olması kendisini güvende hissetmesini sağlıyor. Ancak anneden belirli aralıklarla ayrı kalıyorsa diğer aile bireylerine rağmen annenin kucağında durmayı, isteklerine onun tarafından karşılık bulmayı istiyor.
ANNE SEVGİSİYLE GELİŞEN GÜVEN
Anne ve bebek arasında süreklilik arz ederek gelişen bir iletişim, etkileşim vardır. Kimi kez anne bebekle konuşarak sosyal gelişimi için ilk adımı atar, kimi zaman bebek anneyle iletişimi başlatır. Annenin gözüne bakar, çeşitli sesler çıkarır, gülümser… Ağlayarak, değişik sesler çıkararak anneden gecikmeden cevap almayı umar. Annenin harekete geçtiğini görünce rahatlar, kendini güvende hisseder. İlk aylardan itibaren anneye her seslenişinde cevap alan bebeğin isteklerini belirtme tutumu ve kişiliği ilk yıl içinde şekillenmeye başlar. İlk aylarda daha çok aynı tonlarda ağlayarak derdini ifade eden bebek 4. aydan itibaren ne istediği daha net ifade eder. Acıktım ağlaması, sıkıldım ağlaması, uykum geldi ağlaması farklı farklıdır.
Bebeğin ne istediğini iyi anlayabilen ve doğru cevap veren anneye karşı bebekte “güvenli bağlılık” gelişir. Buradaki ince nokta şudur: Güvenli bağlanmayı başaran anne, kendisini bebekle oynamaya hazır hissettiğinde değil de bebek oyun istediğinde ona cevap verendir. Tam tersi davrananlar da olabilir. Kimi anneler bebeğin bazı ağlamalarına cevap verirken kimisini görmezden gelir. Kendisi hazır olduğunda onunla oynar. Bebek oyun istediğinde başka bir işi varsa bebeğin isteklerini göz ardı edebilir. Annenin isteklerinin baskın olduğu iletişim şekli bebekte “güvensiz bağlanma”ya yol açar. Bu tür bağlılıkların etkileri ileriki dönemlerde daha açık ortaya çıkar.
Güvensiz bağlılık geliştiren çocuklar sosyal ortamlara girdiklerinde hırçınlık, saldırganlık, nedensiz ağlama, hoşnutsuzluk gibi iletişim ve davranış bozukluğu yaşarlar. Anneden uzun süre ayrıldıklarında anneyi görmezden gelebilir ve iletişim kurmak istemeyebilirler. Güvenli bağlanan çocuklar okul ortamında lider ve daha başarılı davranışlar gösterirler. Sağlıklı bir çocuk yetiştirmede ilk yıl ve akabindeki iki yıl büyük önem arz eder. İlk yılda çocuğun kişilik gelişimi açısından annesiyle kurduğu sevgi bağı önemlidir. Anne ile etkileşim biçimleri çocuğun dünyasında çok farklı izler bırakır. Anne çocuğun dünyasında hayata açılan ilk pencere olur ve çocuk bu pencereden daima iyi şeyler görebilmelidir.
HEP ANNE İLLE DE ANNE
Anneye bağlılık genetik mi? Çukurova Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirhan, anne sevgisinin yeryüzündeki hiçbir sevgiyle boy ölçüşemeyecek kadar güçlü olmasının altında genetik faktörlerin yattığını düşündüklerini söylüyor. Buna gerekçe olarak şunları kaydediyor: Kök hücreler noktasında bebek anne ve de babadan 23 kromozom alıyor. Ancak hücre çekirdeğinin dışındaki DNA yalnızca anneden alınan genetik bilgileri kapsıyor.
Gerçek şu ki anne ve çocuğun bağlılıkları bilimsel sınırları da aşan Allah vergisi bir gizeme işaret ediyor. Bu yüzden değil midir ayağımız taşa takılsa “anne” deriz? Sevinsek “anne”, ağlasak “anne”. Hep anne, ille de anne. En iyisi şaire kulak vermek:
“Bu kutsal sevgi hiç bitmeyecek /Gözüm hep onu görmek isteyecek/Şunu iyi biliyorum/Ben annemle, annem de benimle ölecek.”
ANNENİN SARILMASI BEBEĞİN ACISINI AZALTIYOR
İngiltere’de erken doğmuş bebekler üzerinde yapılan bir araştırma ağlayan bebeklerin anne kucağında hemencecik susuverdiklerini daha iyi izah ediyor. Bilim adamları yeni doğan bebeklerin topuklarından kan alırken bir araştırma yapıyorlar. Topuğundan kan alınan 61 yeni doğmuş bebeğin yüz ifadesini, kalp atışını ve kandaki oksijen seviyesini inceliyorlar. İşlem sırasında annelerinin kucağında olan bebeklerde acı işaretlerinin yarı yarıya düştüğünü gözlemliyorlar. Ayrıca bu bebeklerin kan alma esnasında ağlamaları ve tepkileri üç dakikada azalırken annelerinin kucağında olmayan bebekler ağlamaya devam ediyor.
SEMERKAND AİLE Aylık Aile Dergisi
Selam ve Dua ile..
Battaniyede sallanan bebek bir türlü uyumuyordu. Üzerine annenin eşarbı örtülünce aniden sustu. Eşarbı iki eliyle yakalayıp burnuna getirdi. Kokusunu birkaç kez içine çekti. Gözlerini kapattı, başını hafifçe yana döndürdü, sessizce uyumaya başladı. Onun için en güvenli ve huzurlu yer, kokusunu doya doya içine çektiği anne kucağıydı. Battaniye mesafesinde de olsa anne kokusunu duymadan uyumak güç oluyordu.
Anadolu’nun pek çok yöresinde annenin bir eşyası bebeğin beşiğine asılır yahut uzun süre boynuna taktığı bir kolye bebeğin yanı başına iliştirilirdi. Anne kokusunu yanında duyan bebek anne tarlada olsa da yanındaymış gibi beşiğinde mışıl mışıl uyumaya devam ederdi. Anne kokusuyla özdeşleşen kolyeler bölgelere göre değişirdi. Ege taraflarında karanfil, toy otu ve çeşitli baharat kokularından kolyeler yapılır, çocuk büyüdükten sonra da muhafaza edilir, askere giderken boynuna takılırdı. Anne kokusuyla memleket hasreti, gurbetin yalnızlığı, güvensizliği azalırdı. Uzaklardaki evlat kolyeyle hayata daha sıkı tutunurken annesi eşyalarını askıdan alıp koklar, öper, ağlar ve tekrar yerine asardı.
Anne ve çocuk arasında bilinmeyen güçlü bağ, ana rahmine düştüğü anda başlar, bebeklikten itibaren güçlenerek devam eder, biri çok uzaklarda olsa, belki hiç dönmese de aynı sıcaklığıyla yaşanır. Hayatın her safhasında anne kokusu evlat için başkadır. Çocuğun kokusu da anneye özeldir ve her iki koku da cennete özgüdür.
“Sen anne kokusu nedir bilir misin?” diye soran şair anne hayatta olmasa da kokusunun yaşadığına vurgu yapar. “Sesini duyduğunda yaşadığın sevinci; odasına girdiğinde kokusunu duydun mu? Peki ya boş dolabını gördüğünde ağladın mı hiç? Rüyalarında sarılırsın, öpersin, koklarsın onu; uyandığında yine özlersin…”
BEBEK DÜNYASININ TAMAMI ANNE
Hayatın her evresinde anne çocuk bağlılığı dönüşüm yaşayarak devam eder. Bebeklikte neredeyse dünyanın tamamı anneden ibarettir. Anne karnında 3 evre geçiren bebeğin doğduktan sonra da 3 aya kadar anne karnında yaşıyormuş gibi hissettiğine dair görüşlerden bahsedilir. Bazı uzmanlar bu döneme 4. evre der. Bebek ve yeni doğan kavramı bu nedenle birbirinden ayrılır.
Bebeklik dönemi 1 yaşa kadarki evreleri kapsar. Yeni doğan ise özellikle ilk 3 aya işaret eder. Yeni doğan ilk 3 ay zarfında kendisini annesinin bir uzantısı gibi görür. Nedensiz ağlaması, annenin kucağına alındığında susması uzmanlara göre anneyi daha yakından hissetme ihtiyacından kaynaklanır. Anneden süt emme gereksinimi kadar onun teninin sıcaklığını hissetmeye, kokusunu, sesini duymaya da gereksinim duyar.
Annenin varlığı, sevgisi, sıcaklığı, pek çok yönüyle her şeyden önce psikolojik açılardan bebeğin gıda kaynağıdır. İhtiyaçlarına annesi gecikmeden cevap verdiğinde fiziksel ve zihinsel gelişimi daha hızlı yaşanır. Çocuk gelişimi terminolojisinde ilk 3 yılı içeren evrelere “temel güven” ve “temel güvensizlik” dönemi denir. Bu açıdan ilk 2 yıl bebeğin bakımıyla bire bir annenin ilgilenmesi istenir. Bu dönemlerde beslenme, bakım ve sevilme, ilgi gösterilme, kucağa alınma, sıcaklık ve dokunulma gibi ihtiyaçlarının karşılanması bebeğin özgüven gelişimine olumlu katkılar sağlar. Tüm bunlar yetersiz olduğunda yahut annenin kaybı yaşandığında temel güvensizlik sorunları uç gösterir.
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ANNEYE AİT KOKUYU YÜZLERCESİ ARASINDAN TANIR
Bakımını kim yapıyorsa bebek ona bağlanır. Bu kişinin anne olması bebeğin de istediği kişidir. Onu çok önceden, anne karnından tanımaktadır. 3 aylık bebeğin anne karnından koku ve tat aldığına dair deney sonuçları vardır. Bebeğin içinde bulunduğu amnios sıvısına değişik tatlar ilave edilerek bebeğin bu sıvıyı yutma hareketlerindeki değişimler gözlemleniyor. Sıvının içine acı ve asit içerikli maddeler verildiğinde yutma hareketleri azalırken, tatlandırıcı maddeler zerk edildiğinde yutmasında artış görülüyor. Bebeğin tat alma duyusunun da kokuyla paralel zamanlarda geliştiği varsayılıyor. Zira bebek doğduğunda koku hafızasının son derece geliştiğinden anneye ait kokuyu yüzlercesi arasından hemen tanıyabiliyor. Suni bir meme ucuna bebeğin kendi amnios sıvısından sürüldüğünde o memeyi daha güçlü emdiği gözleniyor.
Bebeğin işitme duyusunun da anne karnında 10. haftadan itibaren gelişmekte olduğu 32. haftada tamamlandığı belirtiliyor. Yeni doğduğunda annesinin sesini tanıması, anne karnında aşina olduğu şarkı, sevgi sözcükleri gibi pek çok şeyi doğduktan sonra duyduğunda dikkat kesilmesi, eğer ağlıyorsa sakinleşmesi gibi pek çok belirtiler işitme yeteneğinin doğmadan önce geliştiğine işaret ediyor. Ses, koku, tat gibi çeşitli duyu yollarıyla anneye ait pek çok şeyi tanıyan bebek doğumdan itibaren onu yanında görmek istiyor.
EMZİRMEYLE GÜÇLENEN BAĞLILIK
Çocuğa sormuşlar, “Anne sıcaklığı ile kalorifer sıcaklığını anlatabilir misin?” Kaloriferin sıcaklığını yanına gidince anlarsın, annenin sıcaklığını anne evde olmasa da anlayabilirsin” demiş. Çocuk yeni doğduğu anda dahi onlarca kişi arasından annesini sıcaklığı ve kokusuyla tanıyabildiğine göre anne ve bebek arasındaki bu bilinmeyen gizli bağ emzirme ve bakımla daha da kuvvetleniyor.
Annenin bebeğe alışması da benzer şekilde doğumdan önce başlayıp doğum ile zirveye ulaşıyor. Anne sütü ve emzirme işlemi anne ve bebek arasındaki psikolojik bağı güçlendiriyor. Hiçbir besin maddesi anne sütü kadar besleyici olmazken, huzur ve mutluluk hissini de veremiyor. Annenin kucağında sevgiyle sarmalanmış bebek anne şefkatiyle de besleniyor aynı zamanda. Kalbinin ritmi, teninin kokusu ve sıcaklığı bebeğin yatışmasını, kendisini huzurlu hissetmesini sağlıyor. Anadolu’da kadınlarının baharat kokulu kolyeleri bebeğin başucuna koyması annenin gün boyu tarlada ter ve bitki kokusuyla harmanlanmış kokusuna işaret etmesi ve bebeğin bu kokuyla mışıl mışıl uyuması, o kokunun bebek için dünyanın en güzel kokusu olması annenin varlığından duyulan huzur ve güvene işaret ediyor.
ANNELİK DUYGUSU ANNEYE BAĞLAR
Sonradan kazanılamayan, tamamen Allah’ın (c.c) bahşettiği annelik duygusu bebeğin anneye bağlılığını pekiştiren önemli bir etken. Annesinin yüzünü 3. aydan itibaren tamamen tanıyan bebek için annenin varlığı güven duygusunu yerleştiriyor. Annenin hem besleyen hem şefkat ve ilgi gösteren yapısı aralarındaki bu gizemli bağlılığı güçlendiriyor. Kısa süre bile olsa ayrı kalmak karşılıklı özlem çekmeye dönüşüyor. Anneden ayrılmanın korkuya dönüşmesi ise 8. aydan itibaren güçlü bir şekilde ortaya çıkıyor. İlkokul dönemine kadar çocuk annesine bir şey olacağı endişesini zihninde daima güçlü tutuyor. 8 aylık bir bebek anne odadan çıkmak için sırtını dönüp ilk adımını attığında yaygarayı koparabiliyor. Annenin gideceği ve bir daha geri dönmeyeceğini düşünerek kaygılanıyor. Ev içerisinde hala, teyze, büyük anne gibi diğer aile bireylerinin olması onu kısmen rahatlatıyor. Anne odadan çıksa da diğerlerinin orada olması kendisini güvende hissetmesini sağlıyor. Ancak anneden belirli aralıklarla ayrı kalıyorsa diğer aile bireylerine rağmen annenin kucağında durmayı, isteklerine onun tarafından karşılık bulmayı istiyor.
ANNE SEVGİSİYLE GELİŞEN GÜVEN
Anne ve bebek arasında süreklilik arz ederek gelişen bir iletişim, etkileşim vardır. Kimi kez anne bebekle konuşarak sosyal gelişimi için ilk adımı atar, kimi zaman bebek anneyle iletişimi başlatır. Annenin gözüne bakar, çeşitli sesler çıkarır, gülümser… Ağlayarak, değişik sesler çıkararak anneden gecikmeden cevap almayı umar. Annenin harekete geçtiğini görünce rahatlar, kendini güvende hisseder. İlk aylardan itibaren anneye her seslenişinde cevap alan bebeğin isteklerini belirtme tutumu ve kişiliği ilk yıl içinde şekillenmeye başlar. İlk aylarda daha çok aynı tonlarda ağlayarak derdini ifade eden bebek 4. aydan itibaren ne istediği daha net ifade eder. Acıktım ağlaması, sıkıldım ağlaması, uykum geldi ağlaması farklı farklıdır.
Bebeğin ne istediğini iyi anlayabilen ve doğru cevap veren anneye karşı bebekte “güvenli bağlılık” gelişir. Buradaki ince nokta şudur: Güvenli bağlanmayı başaran anne, kendisini bebekle oynamaya hazır hissettiğinde değil de bebek oyun istediğinde ona cevap verendir. Tam tersi davrananlar da olabilir. Kimi anneler bebeğin bazı ağlamalarına cevap verirken kimisini görmezden gelir. Kendisi hazır olduğunda onunla oynar. Bebek oyun istediğinde başka bir işi varsa bebeğin isteklerini göz ardı edebilir. Annenin isteklerinin baskın olduğu iletişim şekli bebekte “güvensiz bağlanma”ya yol açar. Bu tür bağlılıkların etkileri ileriki dönemlerde daha açık ortaya çıkar.
Güvensiz bağlılık geliştiren çocuklar sosyal ortamlara girdiklerinde hırçınlık, saldırganlık, nedensiz ağlama, hoşnutsuzluk gibi iletişim ve davranış bozukluğu yaşarlar. Anneden uzun süre ayrıldıklarında anneyi görmezden gelebilir ve iletişim kurmak istemeyebilirler. Güvenli bağlanan çocuklar okul ortamında lider ve daha başarılı davranışlar gösterirler. Sağlıklı bir çocuk yetiştirmede ilk yıl ve akabindeki iki yıl büyük önem arz eder. İlk yılda çocuğun kişilik gelişimi açısından annesiyle kurduğu sevgi bağı önemlidir. Anne ile etkileşim biçimleri çocuğun dünyasında çok farklı izler bırakır. Anne çocuğun dünyasında hayata açılan ilk pencere olur ve çocuk bu pencereden daima iyi şeyler görebilmelidir.
HEP ANNE İLLE DE ANNE
Anneye bağlılık genetik mi? Çukurova Üniversitesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Demirhan, anne sevgisinin yeryüzündeki hiçbir sevgiyle boy ölçüşemeyecek kadar güçlü olmasının altında genetik faktörlerin yattığını düşündüklerini söylüyor. Buna gerekçe olarak şunları kaydediyor: Kök hücreler noktasında bebek anne ve de babadan 23 kromozom alıyor. Ancak hücre çekirdeğinin dışındaki DNA yalnızca anneden alınan genetik bilgileri kapsıyor.
Gerçek şu ki anne ve çocuğun bağlılıkları bilimsel sınırları da aşan Allah vergisi bir gizeme işaret ediyor. Bu yüzden değil midir ayağımız taşa takılsa “anne” deriz? Sevinsek “anne”, ağlasak “anne”. Hep anne, ille de anne. En iyisi şaire kulak vermek:
“Bu kutsal sevgi hiç bitmeyecek /Gözüm hep onu görmek isteyecek/Şunu iyi biliyorum/Ben annemle, annem de benimle ölecek.”
ANNENİN SARILMASI BEBEĞİN ACISINI AZALTIYOR
İngiltere’de erken doğmuş bebekler üzerinde yapılan bir araştırma ağlayan bebeklerin anne kucağında hemencecik susuverdiklerini daha iyi izah ediyor. Bilim adamları yeni doğan bebeklerin topuklarından kan alırken bir araştırma yapıyorlar. Topuğundan kan alınan 61 yeni doğmuş bebeğin yüz ifadesini, kalp atışını ve kandaki oksijen seviyesini inceliyorlar. İşlem sırasında annelerinin kucağında olan bebeklerde acı işaretlerinin yarı yarıya düştüğünü gözlemliyorlar. Ayrıca bu bebeklerin kan alma esnasında ağlamaları ve tepkileri üç dakikada azalırken annelerinin kucağında olmayan bebekler ağlamaya devam ediyor.
SEMERKAND AİLE Aylık Aile Dergisi
Selam ve Dua ile..
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: İLLEDE ANNE KOKUSU
Annelerimize uzun, sağlıklı ömürler versin Rabbim (c.c.) çok güzel bir paylaşımdı..
En son İslamcokguzel tarafından C.tesi Ara. 18, 2010 4:47 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: İLLEDE ANNE KOKUSU
ayten kardeşim paylaşıma ortak olduğun için
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur