Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Kültürümüzde Lâle
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kültürümüzde Lâle
Çiçek her dönemde sevginin , temizliğin ve güzelliğin sembolü olmuş, Allahın insanların hizmetine verdiği, ama insanların yeterince fark edemediği pek çok unsurları üzerinde taşıyan bir bitkidir.Sınırsız renkleriyle göze hitap ederken, hoş kokularıyla bizleri ferahlatır rahatlatır..
Türkler ve özellikle Osmanlılar, yaşadıkları çevreyi güzelleştirmeye azami gayret göstermişler.Bunun için de ağaç ve çiçeğe büyük önem vermişlerdir. Bu çiçeklerden biri, belki de en çok değer verileni “Lâle” olmuştur Fethi'nden sonra İstanbul,Fatih'in emri ile bahçeler, başta lâle olmak üzere, gül,karanfil ve zerrin gibi çiçeklerle yeniden tanzim edilmiştir. Kanuni devrinde de, lâle türleri geliştirilip çoğaltılmıştır.Üçüncü Ahmed dönemi olan Lâle devrinde ise özellikle İstanbulda, lâleye ilgi zirveye çıkmıştır
Lâlenin Rusya ile Çin arasında yer alan Tien Şan dağları ile Pamir dağları arasında ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalan Transkafkasya bölgesinde ortaya çıktığı kabul ediliyor.
Lâle ve lâle kültürü Anadolu'ya Türklerle birlikte gelmiştir . İran Selçukluları ve Büyük Selçukluların sanat eserlerinde, lâle motiflerinin görülmesi, Anadolu'da 13. yüzyıldan itibaren tezyinatta kullanılmaya başlanması ve bu dönemde Roma, Bizans süslemelerinde ise bu motiflere hiç rastlanılmaması bunu doğrulamaktadır. 11. yüzyıldan beri Türkler tarafından yetiştirilen lâlelerin, Avrupa ya geçişi ise, batılı seyyahların Osmanlı İmparatorluğuna yaptıkları ziyaretler sonucunda yaklaşık 16. yüzyılda başlamış.
Osmanlı döneminde,bilhassa 16.-17. yüz yıllar arasında süs ve süsleme motifi olarak kullanılmış olan ve Sultan Üçüncü Ahmet döneminde “Lâle devri” olarak bir devre isim olan bu güzel çiçek günümüzde özellikle İstanbulda belediye eliyle tekrar hayat bulmuş ve şehir yeniden lâle bahçesine dönmüştür.
Bu arada lâle devri adının Meşrutiyetten sonra Yahya Kemal Beyatlı tarafından verildiği ve Ahmet Refik Altınay tarafından bu isimle yazılan bir kitapla da, tarih ve batı literatüründe yerini almış olduğunu belirtmek gerekir Avrupa ülkelerinde lâle için kullanılan Tûlip veya Tulipe kelimesi, bir yanlış tercüme sonucunda batı dillerine Türkçedeki, başa örtülen ya da sarılan “tülbent” sözcüğünden geçmiştir.
Lâlenin Osmanlılar tarafından bu kadar kabul görmesinin önemli bir nedeni ise, güzelliğinin yanında ona atfedilen mübarekliğinden, Arap harfleri ile yazılan “Allah” lafzı ve “hilal” sözcüğünün aynı harflerden oluşmasındandır.
“Allah” ( ? ? ) ismi , elif, lâm ve he harfleri ile yazılmaktadır.Bu harflerin Osmanlıda kullanılmış olan ebced (*) hesabı ile sayı değeri 66 ya tekabül etmektedir. Lâlenin de, lâm ,elif ve he harfleri ile ( ? áå ) ile şeklinde yazılmasında, aynı sayıya ulaşılmaktadır.
Bu, yaradanın yarattığında tecellisi şeklinde ifade edilmektedir. Edebiyatımızda tasavvufta ve İslam inancında Peygamber efendimiz Hz.Muhammed (a.s.) , gül ile ve Allah (c.c.) , da Lâle ile sembolize edilmektedir. Lâledeki bu üç harf, aynı şekilde “hilâl” ( á å? ) kelimesinde de vardır ve yine ebced hesabında 66 sayısına tekabül etmektedir. Hilâl yani “ay” Osmanlı Devleti'nin amblemidir. Bu nedenle kültürümüzde, Allah, lâle ve hilâl kelimeleri arasında manevi bir rabıta olduğuna inanılmıştır .Halk arasında “işi 66 ya bağlamak” sözü de, bir işi Allah’a havale etmek anlamındadır. Ama bu söz günümüzde gerçek manasından ziyade, bir işi oldu bittiye getirmek anlamında kullanılmaktadır.
Lâle devrinde İstanbulda 2000 çeşit lâle yetiştirilmiştir. Bunlara verilmiş olan güzel isimler, o dönemin edebiyatının tabiatla bütünleşen bir güzellik olduğunu bizlere yüzyıllar ötesinden hoş bir rayiha olarak ulaştırır adeta.
Şevk-bahş(Neşe veren), Halet-efza(Keyif arttıran), Nur-i cenan( kalbin aydınlığı) ,Gül-rîz (Gül saçan) , Ferah-feza (Sevinç arttıran) ,Gül-Ruhsar (Gül yanaklı) ,Zîşan (Şanlı) , İşve-baz (Nazlı), Subh-u bahar (Bahar sabahı) , Dil-sûz (Yürek yakan).... ve daha nice hoş isimli İstanbul lâleleri.
Edebiyatımızda lâle, pek çok şair ve yazara ilham kaynağı olmuştur.Lâleyi şiirlerinde ilk olarak Mevlâna kullanmıştır. Fatih, Kanûni ve Üçüncü Ahmet ve daha pek çok padişahın, lâle ile ilgili şiir ve sözleri vardır. Sanatımızda lâle, her alanda süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Taş, metal, ahşap, cam, kumaş, kilim, halı, deri, kalem işi, tezhip, ,minyatür, ebru gibi klâsik ve geleneksel sanatlarımızda ,stilize edilerek ya da tabi haliyle, yüzlerce farklı şekilde güzide bir yer tutmuştur lâle.
Çini sanatında Çiçekler ve Lâle
Güzel yurdumuzun bir ucundaki , Edirne Selimiye Camiinde aykırılığın simgesi olduğu ifade edilen bir ters lâle motifinden, yurdumuzun diğer bir ucunda Hakkâri ve Şemdinliye uzanarak sadece burada yetişen , geçmişte bu bölgede yaşayan Asuri'lerin, her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lâle' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı, çiçekleri aşağı doğru sarkarak açan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca Koruma altına alınmış olan dünyaca meşhur, "Ters Lâle"ile yazımıza son veriyoruz
Hakkâri ve Şemdinlide yetişen ters lâle
(*) Ebced Arap alfabesinde harflere 1'den 1000'e kadar sayısal değerler verilerek, oluşturulan cümle, mısra yada beyitler içerisinde geçen harflerin sayı değerleri ile bir takım olaylarda, tarih düşürme, tasavvuf, astronomi , astroloji, edebiyat, mimarlık gibi alanlarda Osmanlılarda kullanılan bir sistem .
Türkler ve özellikle Osmanlılar, yaşadıkları çevreyi güzelleştirmeye azami gayret göstermişler.Bunun için de ağaç ve çiçeğe büyük önem vermişlerdir. Bu çiçeklerden biri, belki de en çok değer verileni “Lâle” olmuştur Fethi'nden sonra İstanbul,Fatih'in emri ile bahçeler, başta lâle olmak üzere, gül,karanfil ve zerrin gibi çiçeklerle yeniden tanzim edilmiştir. Kanuni devrinde de, lâle türleri geliştirilip çoğaltılmıştır.Üçüncü Ahmed dönemi olan Lâle devrinde ise özellikle İstanbulda, lâleye ilgi zirveye çıkmıştır
Lâlenin Rusya ile Çin arasında yer alan Tien Şan dağları ile Pamir dağları arasında ve Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalan Transkafkasya bölgesinde ortaya çıktığı kabul ediliyor.
Lâle ve lâle kültürü Anadolu'ya Türklerle birlikte gelmiştir . İran Selçukluları ve Büyük Selçukluların sanat eserlerinde, lâle motiflerinin görülmesi, Anadolu'da 13. yüzyıldan itibaren tezyinatta kullanılmaya başlanması ve bu dönemde Roma, Bizans süslemelerinde ise bu motiflere hiç rastlanılmaması bunu doğrulamaktadır. 11. yüzyıldan beri Türkler tarafından yetiştirilen lâlelerin, Avrupa ya geçişi ise, batılı seyyahların Osmanlı İmparatorluğuna yaptıkları ziyaretler sonucunda yaklaşık 16. yüzyılda başlamış.
Osmanlı döneminde,bilhassa 16.-17. yüz yıllar arasında süs ve süsleme motifi olarak kullanılmış olan ve Sultan Üçüncü Ahmet döneminde “Lâle devri” olarak bir devre isim olan bu güzel çiçek günümüzde özellikle İstanbulda belediye eliyle tekrar hayat bulmuş ve şehir yeniden lâle bahçesine dönmüştür.
Bu arada lâle devri adının Meşrutiyetten sonra Yahya Kemal Beyatlı tarafından verildiği ve Ahmet Refik Altınay tarafından bu isimle yazılan bir kitapla da, tarih ve batı literatüründe yerini almış olduğunu belirtmek gerekir Avrupa ülkelerinde lâle için kullanılan Tûlip veya Tulipe kelimesi, bir yanlış tercüme sonucunda batı dillerine Türkçedeki, başa örtülen ya da sarılan “tülbent” sözcüğünden geçmiştir.
Lâlenin Osmanlılar tarafından bu kadar kabul görmesinin önemli bir nedeni ise, güzelliğinin yanında ona atfedilen mübarekliğinden, Arap harfleri ile yazılan “Allah” lafzı ve “hilal” sözcüğünün aynı harflerden oluşmasındandır.
“Allah” ( ? ? ) ismi , elif, lâm ve he harfleri ile yazılmaktadır.Bu harflerin Osmanlıda kullanılmış olan ebced (*) hesabı ile sayı değeri 66 ya tekabül etmektedir. Lâlenin de, lâm ,elif ve he harfleri ile ( ? áå ) ile şeklinde yazılmasında, aynı sayıya ulaşılmaktadır.
Bu, yaradanın yarattığında tecellisi şeklinde ifade edilmektedir. Edebiyatımızda tasavvufta ve İslam inancında Peygamber efendimiz Hz.Muhammed (a.s.) , gül ile ve Allah (c.c.) , da Lâle ile sembolize edilmektedir. Lâledeki bu üç harf, aynı şekilde “hilâl” ( á å? ) kelimesinde de vardır ve yine ebced hesabında 66 sayısına tekabül etmektedir. Hilâl yani “ay” Osmanlı Devleti'nin amblemidir. Bu nedenle kültürümüzde, Allah, lâle ve hilâl kelimeleri arasında manevi bir rabıta olduğuna inanılmıştır .Halk arasında “işi 66 ya bağlamak” sözü de, bir işi Allah’a havale etmek anlamındadır. Ama bu söz günümüzde gerçek manasından ziyade, bir işi oldu bittiye getirmek anlamında kullanılmaktadır.
Lâle devrinde İstanbulda 2000 çeşit lâle yetiştirilmiştir. Bunlara verilmiş olan güzel isimler, o dönemin edebiyatının tabiatla bütünleşen bir güzellik olduğunu bizlere yüzyıllar ötesinden hoş bir rayiha olarak ulaştırır adeta.
Şevk-bahş(Neşe veren), Halet-efza(Keyif arttıran), Nur-i cenan( kalbin aydınlığı) ,Gül-rîz (Gül saçan) , Ferah-feza (Sevinç arttıran) ,Gül-Ruhsar (Gül yanaklı) ,Zîşan (Şanlı) , İşve-baz (Nazlı), Subh-u bahar (Bahar sabahı) , Dil-sûz (Yürek yakan).... ve daha nice hoş isimli İstanbul lâleleri.
Edebiyatımızda lâle, pek çok şair ve yazara ilham kaynağı olmuştur.Lâleyi şiirlerinde ilk olarak Mevlâna kullanmıştır. Fatih, Kanûni ve Üçüncü Ahmet ve daha pek çok padişahın, lâle ile ilgili şiir ve sözleri vardır. Sanatımızda lâle, her alanda süsleme unsuru olarak kullanılmıştır. Taş, metal, ahşap, cam, kumaş, kilim, halı, deri, kalem işi, tezhip, ,minyatür, ebru gibi klâsik ve geleneksel sanatlarımızda ,stilize edilerek ya da tabi haliyle, yüzlerce farklı şekilde güzide bir yer tutmuştur lâle.
Çini sanatında Çiçekler ve Lâle
Güzel yurdumuzun bir ucundaki , Edirne Selimiye Camiinde aykırılığın simgesi olduğu ifade edilen bir ters lâle motifinden, yurdumuzun diğer bir ucunda Hakkâri ve Şemdinliye uzanarak sadece burada yetişen , geçmişte bu bölgede yaşayan Asuri'lerin, her sabah göbeğinden su yaydığı için 'Ağlayan lâle' adını verdiği ve bu yüzden kutsal saydığı, çiçekleri aşağı doğru sarkarak açan, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca Koruma altına alınmış olan dünyaca meşhur, "Ters Lâle"ile yazımıza son veriyoruz
Hakkâri ve Şemdinlide yetişen ters lâle
(*) Ebced Arap alfabesinde harflere 1'den 1000'e kadar sayısal değerler verilerek, oluşturulan cümle, mısra yada beyitler içerisinde geçen harflerin sayı değerleri ile bir takım olaylarda, tarih düşürme, tasavvuf, astronomi , astroloji, edebiyat, mimarlık gibi alanlarda Osmanlılarda kullanılan bir sistem .
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: Kültürümüzde Lâle
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
MINE- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 344
Puanı : 276
Teşekkür : 36
Kayıt tarihi : 02/11/10
Yaş : 49
Nerden : GREECE
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur