Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Mevlâna’da Ölümün Güzelliği
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Mevlâna’da Ölümün Güzelliği
Hazret-i Mevlana, Sevgililer Sevgilisi Hz. Muhammed’in(s.a.v.) gittiği diyarı, o ebedler ülkesini öyle özlerdi ki, O’na kavuşmak için can atardı. Çünkü O’na göre ölüm “şeb-i arus”tur, sevgiliyle buluşma, sevgiliye kavuşmadır. Ruhun beden elbisesinden soyunması, rahata, huzura, özgürlüğe ermesidir.
“Âşıkla maşuk arasında ancak zar gibi incecik bir gömlek kaldı. Bunu da çıkarıp Hak vuslatına kavuşmamı istemez misiniz? Nurun nura kavuşması istenmez mi?”
Hazret-i Mevlânâ bu sözleri, son günlerinde ziyaretine gelen ünlü bilgin Sadreddin Konevî’ye söylemişti.
Kişi sevdiğine canını feda etmez mi? Hatta bir can değil, bin canı da olsa vermede tereddüt eder mi?
Çünkü bu “feda” işlemi “fâilsiz bir in’idam değil”, yani kendi kendine bir yok oluş değil, rastgele bir bitiş değil, bir tesadüf işi hiç değil.
Canı veren, tekrar alıyorsa, ne gâm! Bu âlemde heder olmaması için yanına alıyor.
Ne güzel söyler Mevlânâ:
“Canı sen aldıktan sonra ölüm şeker gibi tatlıdır. Seninle olduktan sonra, ölüm tatlı candan daha tatlıdır.”
Ondandır ki, bu işle görevli olan melek Mevlânâ’nın gözünde bir “can” dostudur, güvenli bir “el”dir, bir müjdeci ve bir habercidir. Azrail’i çağırırken der ki:
“Yakına gel, yakına gel! Ey benim canım! Ey benim sultanımın habercisi! Emredileni yap! Allah isterse, ‘Sen bizi sabredenlerden bulacaksın.”
Said Nursî de aynı gerçeği farklı bir üslupla dile getirir:
“Herkesi titreten ve dehşet veren ‘Azrail’ nâmını zikrettiğim vakit gayet tatlı ve tesellidâr ve sevimli bir hâlet hissettim. Elhamdülillah dedim, Azrail’i cidden sevmeye başladım.” (Onbirinci Şua, Onbirinci Mesele)
Bu bir ayrılık, bir gayrılık değil. Bir kayboluş, bir yok oluş, bir bitiş ve bir tükeniş hiç değildir.
Bu sonsuzlukta var oluştur, taze bir başlangıçtır ve ebedi olarak kalıştır. Sonsuz bir hayata ermek için bu “son”lu hayattan vazgeçmek gerektir.
Gerçek anlamda kalıcı olan beden değil, ruhtur. Çünkü beden yıpranır, ruh sürekli taze ve yeni kalır. Beden yaşlanır, ruh hep genç ve dinç olarak durur.
Ruh, hayat boyu bedeni taşır, gün gelir, taşıyamaz olur, olduğu yerde bırakır ve sonsuza uçar. Çünkü beden artık ruha arkadaş olma özelliğini kaybetmiş, görevini yapmış, “kenara” çekilmiştir. Zaten bu ruh bu bedende hapisti, esirdi, tutukluydu.
Mevlânâ’nın anlatımıyla:
“Dünya zindanında ve tabiatın kuyusunda hapis kalıp, beden sandığının esiri olan ruh, birden bire Allah’ın lütfu ile kurtulup kendi aslına ulaşır.”
“Bu âlem, sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın o tarafa gidin. Zira o taraf sizin sahranız, mesire yerinizdir.”
Onun âleminde ölüm bir batış değil, bir doğuştur, bir tazelenmektir. Tohumu toprağa niçin atarız? Çürüsün, yok olsun, kaybolsun diye değil. Çiçek olarak boy atsın diye toprağın bağrına düşer. İnsan da böyle işte…
Hazret-ı Mevlânâ’nın gözünde olayın şekli-şemâili şöyle:
“Mezar cennet kapısının perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşle Aya, batmakdan ne ziyan gelir!”
“Sana batma görünür, ama o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmaktır. Mezar ise hapishane gibi görünür, ama aslında canın hapisten kurtuluşudur.”
“Yere hangi tohum atıldı da bitmedi? Neden insan tohumuna gelince bitmeyecek zannına düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu olarak çıkmadı? Can Yusuf’u kuyuya düşünce niçin ağlarsın?”
Artık düğün gecesi yaklaşmış, vâde dolmuş, sefer başlamıştır...
Mehmet Paksu
“Âşıkla maşuk arasında ancak zar gibi incecik bir gömlek kaldı. Bunu da çıkarıp Hak vuslatına kavuşmamı istemez misiniz? Nurun nura kavuşması istenmez mi?”
Hazret-i Mevlânâ bu sözleri, son günlerinde ziyaretine gelen ünlü bilgin Sadreddin Konevî’ye söylemişti.
Kişi sevdiğine canını feda etmez mi? Hatta bir can değil, bin canı da olsa vermede tereddüt eder mi?
Çünkü bu “feda” işlemi “fâilsiz bir in’idam değil”, yani kendi kendine bir yok oluş değil, rastgele bir bitiş değil, bir tesadüf işi hiç değil.
Canı veren, tekrar alıyorsa, ne gâm! Bu âlemde heder olmaması için yanına alıyor.
Ne güzel söyler Mevlânâ:
“Canı sen aldıktan sonra ölüm şeker gibi tatlıdır. Seninle olduktan sonra, ölüm tatlı candan daha tatlıdır.”
Ondandır ki, bu işle görevli olan melek Mevlânâ’nın gözünde bir “can” dostudur, güvenli bir “el”dir, bir müjdeci ve bir habercidir. Azrail’i çağırırken der ki:
“Yakına gel, yakına gel! Ey benim canım! Ey benim sultanımın habercisi! Emredileni yap! Allah isterse, ‘Sen bizi sabredenlerden bulacaksın.”
Said Nursî de aynı gerçeği farklı bir üslupla dile getirir:
“Herkesi titreten ve dehşet veren ‘Azrail’ nâmını zikrettiğim vakit gayet tatlı ve tesellidâr ve sevimli bir hâlet hissettim. Elhamdülillah dedim, Azrail’i cidden sevmeye başladım.” (Onbirinci Şua, Onbirinci Mesele)
Bu bir ayrılık, bir gayrılık değil. Bir kayboluş, bir yok oluş, bir bitiş ve bir tükeniş hiç değildir.
Bu sonsuzlukta var oluştur, taze bir başlangıçtır ve ebedi olarak kalıştır. Sonsuz bir hayata ermek için bu “son”lu hayattan vazgeçmek gerektir.
Gerçek anlamda kalıcı olan beden değil, ruhtur. Çünkü beden yıpranır, ruh sürekli taze ve yeni kalır. Beden yaşlanır, ruh hep genç ve dinç olarak durur.
Ruh, hayat boyu bedeni taşır, gün gelir, taşıyamaz olur, olduğu yerde bırakır ve sonsuza uçar. Çünkü beden artık ruha arkadaş olma özelliğini kaybetmiş, görevini yapmış, “kenara” çekilmiştir. Zaten bu ruh bu bedende hapisti, esirdi, tutukluydu.
Mevlânâ’nın anlatımıyla:
“Dünya zindanında ve tabiatın kuyusunda hapis kalıp, beden sandığının esiri olan ruh, birden bire Allah’ın lütfu ile kurtulup kendi aslına ulaşır.”
“Bu âlem, sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın o tarafa gidin. Zira o taraf sizin sahranız, mesire yerinizdir.”
Onun âleminde ölüm bir batış değil, bir doğuştur, bir tazelenmektir. Tohumu toprağa niçin atarız? Çürüsün, yok olsun, kaybolsun diye değil. Çiçek olarak boy atsın diye toprağın bağrına düşer. İnsan da böyle işte…
Hazret-ı Mevlânâ’nın gözünde olayın şekli-şemâili şöyle:
“Mezar cennet kapısının perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşle Aya, batmakdan ne ziyan gelir!”
“Sana batma görünür, ama o aslında doğmaya hazırlıktır, yeniden doğmaktır. Mezar ise hapishane gibi görünür, ama aslında canın hapisten kurtuluşudur.”
“Yere hangi tohum atıldı da bitmedi? Neden insan tohumuna gelince bitmeyecek zannına düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu olarak çıkmadı? Can Yusuf’u kuyuya düşünce niçin ağlarsın?”
Artık düğün gecesi yaklaşmış, vâde dolmuş, sefer başlamıştır...
Mehmet Paksu
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Mevlâna’da Ölümün Güzelliği
“Canı sen aldıktan sonra ölüm şeker gibi tatlıdır. Seninle olduktan sonra, ölüm tatlı candan daha tatlıdır.”
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur