Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!
3 posters
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!
Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!
Ahmet Faruk NİZAMOĞLU
Dünya Hayatının Karmaşası ve İnsanoğlunun Bunalımı
İnsanoğlu, dünya denizinin dev dalgaları arasında savrulan, batmakla çıkmak arasında çırpınıp duran çaresiz bir gemi gibidir. Geçim telaşı, çolukçocuk derdi, gelecek endişesi; mal-mülk, makam-mevki, şöhret hırsı; hastalıklar, musibetler, husumetler; karşılanamamış ihtiyaçlar, bastırılamamış arzu ve duygular; sorunlar, sıkıntı, stres, bunalım; meyhaneler, hapishaneler, hastane- ler vs. derken rahata ve huzura eremeden; daha henüz işlerini bitiremeden, sorunlarını çözemeden gözleri açık bir halde göçüp gidiyor dünya misafirhanesinden.
İnsanın telaştan kendini bile unutup; dünya meşguliyetleri arasında kaybolduğu bir anda bir sela veriliyor ve “falanca oğlu/kızı filanca hakkın- da rahmetine kavuşmuştur” deniyor. Artık uğrunda ömür sermayesi tüketilen dünya hayatı bitmiştir. Mal-mülk, makam-mevki, eşdost, çolukçocuk kabir kapısında terk ediyor insanı. Ve insan birkaç metre kefen bezine bürünüp, bütün dünyevi değerleri geride bırakarak giriyor mezara.
Kabir, son durak değil, asıl sonsuz hayatın başlangıç noktasıdır. Fani dünya hayatının bittiği yerde, sonsuz ahiret hayatı başlamıştır. Artık görev ve hizmetler bitmiş, ücret dönemi başlamıştır. İnsan ne ekmiş ise onu biçecektir. Kurulan büyük bir mahkemede, dünya hayatındaki kazanç veya kayıplarına göre ebedi bir cennet saadetini veya cehennem azabını hak edecektir.
Çağımız insanı, dünya denizinde her zamankinden daha büyük fırtınalara maruz ve daha büyük dalgalarla boğuşmak zorundadır. 21. yüzyılda insanoğlunun terakki ederek geldiği nokta, hayret ve hayranlık oluşturacak düzeyde- dir. Çağımızda, insanın fıtri istidatları inkişaf ederek olgunlaşmış; insan beyni ve diğer kabiliyetleri en verimli ve en üretken seviyeye yükselmiştir. Harika icatlar ile bilim ve teknoloji- ki hızlı gelişmeler, insanın gururunu, kendine olan güvenini artırmış ve “ben”lik duygularını kuvvetlendirmiştir. İnsanoğlu her geçen gün kendisini daha büyük, daha güçlü, daha ulaşılmaz ve daha yenilmez olarak görmeye başlamıştır. “Ben” merkezli hayat anlayışı her geçen gün daha fazla yayılmakta; kendi menfaatinden başka değer tanımayan ve kendisinden başka kimseyi sevme- yen insanların sayısı hızla çoğalmaktadır.
Yeni icatlar ve buluşlar, insan yaşamını kolay- laştırmakla birlikte; aynı oranda hayatımızdaki sorunları da çoğaltmaktadır. İleri teknoloji ürünü vasıta ve cihazların hayatımıza girmesi, insanın kendi hayatına olan müdahalesini ve mücadelesini azaltmıştır.
Ekonomik hayatta üretim ve tüketim sistemleri nin yapısal özellikleri, insanı her geçen gün daha fazla monotonlaştırmakta ve insanoğlunu hızla makineleştirmektedir. Bir taraftan üretim ve tüketim sürekli artarken; diğer taraftan bireyin sosyo-ekonomik hayatta tutunabilme, ayakta kalıp geçinebilme ve daha rahat bir hayat sürebilme şartları da ağırlaşmakta ve geçim sıkıntısı şiddetlenmektedir.
Çağımız insanına mutluluk reçetesi olarak takdim edilen “dünyevileşme/sekülerizm” akımı, insani değer yargılarını alt-üst ederek “çıkar ve menfaat sağlamaya endeksli” bir hayat anlayışını insanlığın başına bela etmiştir. Nazarını sadece dünyevi değerlere yönelten insanlar, hayatın asıl gayesini ve dünyaya gönderiliş nedenlerini unuta- rak; dünyanın maddi ve geçici yüzünde boğulmuş- lardır. Dünya pastasından daha fazla pay alabilmek; dünya zevklerinden ve nimetlerinden daha fazla faydalanabilmek; daha meşhur, şan-şöhret, makam-mevki sahibi olabilmek; daha rahat ve konforlu bir hayat yaşayabilmek vs. hayatın asıl gayesi olarak algılandı ve bütün dikkatler, meraklar, himmet ve gayretler bu anlayışla harcanır oldu. Bugün artan maddi imkânlarla fiziki yaşam kolaylaştırılsa da; insani değerler aşınmak- ta, manevi bağlar çözülmekte ve artan nüfusa karşın; insanoğlu, hızla yalnızlaşmaktadır. İnanç ve ahlaki değerlerdeki aşınma, insan ruhunun manevi tatminsizliğini en üst düzeye çıkarmıştır. Günümüz insanının yaşadığı hayattan aldığı zevk ve lezzet azalmakta; sıkıntı, stres, bunalım, depres- yon vs. her türlü psikolojik rahatsızlıklar hızla çoğalmaktadır. İnsanın maddi varlığını esas alıp, maneviyatını ve ruh dünyasını ihmal eden materya list hayat anlayışı, insanın sadece maddi varlığını yani cesedini nazara alıp; kalbin ve ruhun manevi ihtiyaçlarını görmezden geldiği için; insanı, tatminsizlik uçurumundan iterek ruhsal sorunlar bataklığına düşürmüştür.
Makro düzeyde ise; üretim ve tüketimdeki hızlı artış, hammadde, doğal kaynak, enerji vb. üretim girdilerine olan talebi çok büyük boyutlara ulaştırmış; hem de yeni pazarlar ve yeni tüketici kitleleri bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bu iki faktör, kuvveti esas alan küresel güç odaklarının yaşadığımız dünyayı savaşlar, zulümler, zorbalık- lar, tecavüzler, ateş, kan ve gözyaşı alnına çevirme- lerine yol açmıştır.
Bugün insanoğlu mutsuzdur, huzursuzdur ve kendini güvende hissetmemektedir. Bütün mevcudiyeti ile dünyaya yöneldiği halde; dünya saadetinden mahrumdur. Dünya saadetini kazana- bilmek uğruna feda ettiği ebedi ahiret saadetinden ise zaten vazgeçmişti. Artık insan, hem dünya saadetinden mahrum; hem de ebedi ahiret saadeti tehlikeye girmiş olan acınacak bir haldedir.
Ahmet Faruk NİZAMOĞLU
Dünya Hayatının Karmaşası ve İnsanoğlunun Bunalımı
İnsanoğlu, dünya denizinin dev dalgaları arasında savrulan, batmakla çıkmak arasında çırpınıp duran çaresiz bir gemi gibidir. Geçim telaşı, çolukçocuk derdi, gelecek endişesi; mal-mülk, makam-mevki, şöhret hırsı; hastalıklar, musibetler, husumetler; karşılanamamış ihtiyaçlar, bastırılamamış arzu ve duygular; sorunlar, sıkıntı, stres, bunalım; meyhaneler, hapishaneler, hastane- ler vs. derken rahata ve huzura eremeden; daha henüz işlerini bitiremeden, sorunlarını çözemeden gözleri açık bir halde göçüp gidiyor dünya misafirhanesinden.
İnsanın telaştan kendini bile unutup; dünya meşguliyetleri arasında kaybolduğu bir anda bir sela veriliyor ve “falanca oğlu/kızı filanca hakkın- da rahmetine kavuşmuştur” deniyor. Artık uğrunda ömür sermayesi tüketilen dünya hayatı bitmiştir. Mal-mülk, makam-mevki, eşdost, çolukçocuk kabir kapısında terk ediyor insanı. Ve insan birkaç metre kefen bezine bürünüp, bütün dünyevi değerleri geride bırakarak giriyor mezara.
Kabir, son durak değil, asıl sonsuz hayatın başlangıç noktasıdır. Fani dünya hayatının bittiği yerde, sonsuz ahiret hayatı başlamıştır. Artık görev ve hizmetler bitmiş, ücret dönemi başlamıştır. İnsan ne ekmiş ise onu biçecektir. Kurulan büyük bir mahkemede, dünya hayatındaki kazanç veya kayıplarına göre ebedi bir cennet saadetini veya cehennem azabını hak edecektir.
Çağımız insanı, dünya denizinde her zamankinden daha büyük fırtınalara maruz ve daha büyük dalgalarla boğuşmak zorundadır. 21. yüzyılda insanoğlunun terakki ederek geldiği nokta, hayret ve hayranlık oluşturacak düzeyde- dir. Çağımızda, insanın fıtri istidatları inkişaf ederek olgunlaşmış; insan beyni ve diğer kabiliyetleri en verimli ve en üretken seviyeye yükselmiştir. Harika icatlar ile bilim ve teknoloji- ki hızlı gelişmeler, insanın gururunu, kendine olan güvenini artırmış ve “ben”lik duygularını kuvvetlendirmiştir. İnsanoğlu her geçen gün kendisini daha büyük, daha güçlü, daha ulaşılmaz ve daha yenilmez olarak görmeye başlamıştır. “Ben” merkezli hayat anlayışı her geçen gün daha fazla yayılmakta; kendi menfaatinden başka değer tanımayan ve kendisinden başka kimseyi sevme- yen insanların sayısı hızla çoğalmaktadır.
Yeni icatlar ve buluşlar, insan yaşamını kolay- laştırmakla birlikte; aynı oranda hayatımızdaki sorunları da çoğaltmaktadır. İleri teknoloji ürünü vasıta ve cihazların hayatımıza girmesi, insanın kendi hayatına olan müdahalesini ve mücadelesini azaltmıştır.
Ekonomik hayatta üretim ve tüketim sistemleri nin yapısal özellikleri, insanı her geçen gün daha fazla monotonlaştırmakta ve insanoğlunu hızla makineleştirmektedir. Bir taraftan üretim ve tüketim sürekli artarken; diğer taraftan bireyin sosyo-ekonomik hayatta tutunabilme, ayakta kalıp geçinebilme ve daha rahat bir hayat sürebilme şartları da ağırlaşmakta ve geçim sıkıntısı şiddetlenmektedir.
Çağımız insanına mutluluk reçetesi olarak takdim edilen “dünyevileşme/sekülerizm” akımı, insani değer yargılarını alt-üst ederek “çıkar ve menfaat sağlamaya endeksli” bir hayat anlayışını insanlığın başına bela etmiştir. Nazarını sadece dünyevi değerlere yönelten insanlar, hayatın asıl gayesini ve dünyaya gönderiliş nedenlerini unuta- rak; dünyanın maddi ve geçici yüzünde boğulmuş- lardır. Dünya pastasından daha fazla pay alabilmek; dünya zevklerinden ve nimetlerinden daha fazla faydalanabilmek; daha meşhur, şan-şöhret, makam-mevki sahibi olabilmek; daha rahat ve konforlu bir hayat yaşayabilmek vs. hayatın asıl gayesi olarak algılandı ve bütün dikkatler, meraklar, himmet ve gayretler bu anlayışla harcanır oldu. Bugün artan maddi imkânlarla fiziki yaşam kolaylaştırılsa da; insani değerler aşınmak- ta, manevi bağlar çözülmekte ve artan nüfusa karşın; insanoğlu, hızla yalnızlaşmaktadır. İnanç ve ahlaki değerlerdeki aşınma, insan ruhunun manevi tatminsizliğini en üst düzeye çıkarmıştır. Günümüz insanının yaşadığı hayattan aldığı zevk ve lezzet azalmakta; sıkıntı, stres, bunalım, depres- yon vs. her türlü psikolojik rahatsızlıklar hızla çoğalmaktadır. İnsanın maddi varlığını esas alıp, maneviyatını ve ruh dünyasını ihmal eden materya list hayat anlayışı, insanın sadece maddi varlığını yani cesedini nazara alıp; kalbin ve ruhun manevi ihtiyaçlarını görmezden geldiği için; insanı, tatminsizlik uçurumundan iterek ruhsal sorunlar bataklığına düşürmüştür.
Makro düzeyde ise; üretim ve tüketimdeki hızlı artış, hammadde, doğal kaynak, enerji vb. üretim girdilerine olan talebi çok büyük boyutlara ulaştırmış; hem de yeni pazarlar ve yeni tüketici kitleleri bulunmasını zorunlu kılmıştır. Bu iki faktör, kuvveti esas alan küresel güç odaklarının yaşadığımız dünyayı savaşlar, zulümler, zorbalık- lar, tecavüzler, ateş, kan ve gözyaşı alnına çevirme- lerine yol açmıştır.
Bugün insanoğlu mutsuzdur, huzursuzdur ve kendini güvende hissetmemektedir. Bütün mevcudiyeti ile dünyaya yöneldiği halde; dünya saadetinden mahrumdur. Dünya saadetini kazana- bilmek uğruna feda ettiği ebedi ahiret saadetinden ise zaten vazgeçmişti. Artık insan, hem dünya saadetinden mahrum; hem de ebedi ahiret saadeti tehlikeye girmiş olan acınacak bir haldedir.
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!
Yazıklar olsun dünyaya aldanıpta dünyanın nimetlerinden bile haz almayı unutturan nefse..!!!!!
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: Bizi de Nefis Balığı Yutmasın!
Artık uğrunda ömür sermayesi tüketilen dünya hayatı bitmiştir. Mal-mülk, makam-mevki, eşdost, çolukçocuk kabir kapısında terk ediyor insanı. Ve insan birkaç metre kefen bezine bürünüp, bütün dünyevi değerleri geride bırakarak giriyor mezara.
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur