Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
4 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
“Allah benim cennete veya cehenneme gideceğimi biliyor. Ve bunu kader defterimde yazmış. O halde beni bu dünyaya niçin gönderiyor?”
“Eğer Sen bizi imtihan etseydin, biz cehenneme gitmeyecektik.”
Cennete, cehenneme gideceğimiz belli seçim benim elimde değil neden yaratıldım?
Bu soru son derece mantıksız bir sorudur. Zira bizim yaratılışımızın gayesi ve bu dünyaya gönderilişimizin hikmeti ile Allah’ın akıbetimizi bilmesi arasında hiçbir münasebet yoktur. Başka bir ifade ile bu dünyaya gönderilişimizin hikmeti, Allah’ın cennete veya cehenneme gideceğimizi bilmesiyle yok olmamaktadır.Bu sorunun sahibi, kainatın ve kendisinin yaratılış sebebini bilmemektedir. Yaratılış maksadından habersiz olması, bu soruyu sormasına sebep olmuştur. Ona göre, bu dünyaya sadece “Cennete mi yoksa cehenneme mi gidecek?” bu sırrın belli olması için gelmiştir. Ve madem Allah da onun nereye gideceğini ve akıbetini ezelî ilmi ile bilmektedir, o hâlde bu dünyaya gönderilmesi ona göre abestir. Demek soru sahibi, yaratılışın hikmetinden gafildir. O hâlde bu sorunun cevabını, alemin ve insanın yaratılış hikmetinde aramalıyız. Bu hikmet anlaşıldığında, sorumuz cevabını bulacaktır Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, insanının yaratılış sebebini şu ayetiyle bildirmektedir:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat:56)
Demek insanın yaratılışının gayesi, Allah’a ibadet etmek ve ona kul olmaktır. Kulluğun ve ibadetin esası da şu sayacağımız emirlerdir:
1- Allah-u Teala şu alemdeki sanat eserleriyle kendini tanıttırmak ve bildirmek istemektedir. İşte insanın yaratılış vazifesi; kendi sanatının mucizeleriyle kendini tanıttırmak ve bildirmek isteyen yaratıcısına iman edip onu mevcudat aynalarında tecelli eden kutsi isimleri ile tanımaktır.
2- Allah-u Teala şu alemdeki rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek istemektedir. İnsanın vazifesi ise; rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek isteyen Rabbi Rahim’ine itaat edip ibadet ile kendini ona sevdirmektir.
3- Allah-u Teala şu alemde insana maddi ve manevi nimetlerinin lezzetleriyle ikram etmektedir. Buna karşı insanın vazifesi; maddi ve manevi nimetlerin lezzetleriyle kendine ikramda bulunan ve onu besleyen Allah’a karşı fiiliyle, haliyle, diliyle, hatta elinden gelse bütün duygu ve azalarıyla şükür ve hamd-ü sena etmektir.
4- Allah-u Teala şu alemde yarattığı varlıklar ile azametini ve kemalini göstermektedir. Her bir mevcut o azamet ve kemale, boyu nisbetinde bir aynadır. İşte insanın vazifesi; mevcudat aynalarında azametini ve kemalini gösteren Rabb’ine karşı tam bir mahviyet içinde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
5- Allah-u Teala şu alemde nihayetsiz servet ve hazinelerini sergilemektedir. Bu servete seyircilik yapan insanın vazifesi ise; sonsuz cömertliğini nihayetsiz servet ve hazineleriyle gösteren Rabb’ine karşı fakirliğini hissedip yalnız ondan istemektir.
6- Allah-u Teala şu alemi bir sergi hükmünde yaratmış ve o sergide sanatını teşhir etmiştir. Buna karşı insanın vazifesi; yeryüzünü bir sergi hükmünde yaratıp bütün sanat eserlerini o sergide teşhir eden sanatkârına karşı ‘maşaallah, barekallah’ diyerek takdir edip ‘Sübhanallah , Allah-u Ekber’ diyerek, hayret ile mukabele etmektir.
7- Allah-u Teala şu aleme birliğinin nihayetsiz damgalarını vurmuştur. İnsanın vazifesi; kainat sarayında, taklit edilmeyen mühürler ile ve kendine has turralar ile her şeye birliğinin damgasını vuran Allah’ı bir olarak bilmek ve öyle şehadet etmektir.
8- Allah-u Teala şu alemdeki her şeyi kendisine itaat ettirerek saltanatının haşmetini göstermektedir. İnsanın vazifesi; kainatta görülen Allah’ın bu saltanatını, itaat ederek tasdik etmektir. Yani zerrelerden güneşlere kadar her şeyin kendisine boyun eğdiği zata itaat ederek, O’na boyun eğmektir ve O’nun saltanatını tasdik etmektir.
9- Allah-u Teala şu alemin her köşesini isimlerinin nakışları olan sanat eserleriyle süslemiştir. İnsanın vazifesi ise; Allah’ın kutsi isimlerinin nakışlarından olan bu sanat eserlerini diğer insanlara da gösterip dellallık ve ilancılık vazifesini icra etmektir.
10- Allah-u Teala bu alemdeki her mahluku bir kitap hükmünde yaratıp onda güzel isimlerini yazmıştır. İşte insanın vazifesi; kudret kaleminin mektupları hükmünde olan mevcudat sayfalarını, arz ve sema yapraklarını tefekkür etmektir. Ve onlarda yazılan güzel isimleri keşfetmektir.
İşte Cenab-ı Hak, böyle ulvi maksatlar ve yüce gayeler için bu alemi yaratmış ve insanı bu aleme zikredilen maksatlar için göndermiştir. Yani yaratılışımızın ve şu anda bu alemde bulunmamızın sebebi bu vazifeleri icra etmektir. Bu maksatların hiçbirisi bizim cennete veya cehenneme gideceğimizin Allah c.c tarafından bilinmesiyle yok olmamaktadır.
İşte bu yüzden Cenab-ı Hakk’ın ezelî ilmi, akıbetimizi bilmesi bizim bu aleme boşuna geldiğimiz manasına gelmez. O hâlde biz: “Kaderimde cennete veya cehenneme gideceğim belli iken bu dünyaya niçin gönderildik?” diyemeyiz. Zira alemin yaratılmasındaki en yüce gaye, insanların cennete veya cehenneme gitmesi değil, Allah’a iman ve itaattir. Ve az önce saydığımız vazifeleri yapmaktır.
Eğer insan bu âleme niçin geldiğini, bu kainatın niçin böyle muhteşem bir şekilde yaratıldığını ve tüm bunlardaki ilahî maksatları bilseydi, elbette böyle manasız bir soru sormayacak, ilahi kaderin her şeyi bilmesinin bu saydığımız hikmetleri ve gayeleri yok etmeyeceğini anlayacaktı.
Hem insan küçük bir alem olarak yaratılmıştır. Büyük alemde tecelli eden bütün isimler, bir küçük alem olan insanda da tecelli etmektedir. İnsanın yaratılışının bir sebebi de Allah’ın isimlerine yaptığı bu aynadarlıktır. Hatta diyebiliriz ki, şu koca alemde ve meleklerde tecelli edemeyen isimler, şu küçücük insanda tecelli ederler.
Mesela insan günah işler ve af diler. Allah da onu affeder. İşte Allah’ın affetmesiyle insanda; Gafur, Afuv, Tevvab, Gufran gibi isimler tecelli etmektedir ki, bu isimler sadece insanda gözükebilir. Bu isimler dağlarda, denizlerde, güneşlerde, meleklerde tecelli edemez. Çünkü onlar günah işlemez.
Allah’ın böyle cemali isimleri, sadece insanda tecelli edebileceği gibi, celalî bir çok isimde sadece insanda gözükebilir.
Mesela bir kul isyan eder ve Allah onu cezalandırır. İşte bu cezalandırmakta “Muntakim” ismi, onun kaçamayıp yakalanmasında “Vâcid” ismi, Allah’a karşı mağlup olmasında “Aziz” ismi, onu hesaba çekmesiyle “Hasib” ismi, onu alçaltmasıyla “Muzil” ve “Hafid” ismi ve daha birçok isimler o insanda tecelli eder ki, bu isimlere koca âlem aynadarlık yapamaz. Çünkü onlar isyan edemez. Bu isimler ise ancak isyan eden kulda tecelli edebilir.
O halde eğer isyan ederek cehenneme gidecek kullar bu âleme gönderilmeseydi, biraz önce saydığımız isimler ve daha onlar gibi onlarca isim asla tecelli edemeyecekti. Hâlbuki bu isimler de kendini tanıttırmak ve bildirmek istemektedirler. Hatta isyanın bir neticesi olan cehennem de, günahkar kullar olmadığı için yaratılmayacak ve celalî isimler ahiret âleminde de gözükemeyecekti.
Demek cehenneme gideceği bilinen bir kulun bu aleme gelmemesini temenni etmek, bu alemin, celalî isimlerin tecellisinden mahrum olmasını talep etmektir ki, bu talep kainatın yaratılış maksadını bilmemenin bir neticesidir.
Hem bu soru sahibi şu hakikatı da unutmamalıdır. Tecrübeli bir öğretmen sınıfındaki öğrencileri imtihana tabi tutmadan onlara not verip bir kısmını cezalandırıp bir kısmını mükâfatlandırsa, elbette ceza görecek olan öğrenciler öğretmene itiraz edip “Eğer sen bizi imtihan etseydin, biz zayıf not almazdık.” diyerek öğretmeni suçlayacaklardı. Aynen öyle de Cenab-ı Hak bizleri şu dünya imtihanına sokmadan cennete veya cehenneme gönderse, o vakit cehenneme giden insanlar bu karara karşı çıkıp “Eğer sen bizi imtihan etseydin, biz cehenneme gitmeyecektik.” diye itiraz edeceklerdi.
Cenab-ı Hak ezeli ilmi ile bizim akıbetimizi bildiği halde bu neticeyi bizlere de bildirmek ve hesap gününde itiraza mahal bırakmamak için şu dünyayı bir imtihan yurdu olarak yaratmış, bizleri de bu aleme bir memur olarak göndermiştir.
Selam ve Dua ile..
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
“Eğer Sen bizi imtihan etseydin, biz cehenneme gitmeyecektik.”
Cennete, cehenneme gideceğimiz belli seçim benim elimde değil neden yaratıldım?
Bu soru son derece mantıksız bir sorudur. Zira bizim yaratılışımızın gayesi ve bu dünyaya gönderilişimizin hikmeti ile Allah’ın akıbetimizi bilmesi arasında hiçbir münasebet yoktur. Başka bir ifade ile bu dünyaya gönderilişimizin hikmeti, Allah’ın cennete veya cehenneme gideceğimizi bilmesiyle yok olmamaktadır.Bu sorunun sahibi, kainatın ve kendisinin yaratılış sebebini bilmemektedir. Yaratılış maksadından habersiz olması, bu soruyu sormasına sebep olmuştur. Ona göre, bu dünyaya sadece “Cennete mi yoksa cehenneme mi gidecek?” bu sırrın belli olması için gelmiştir. Ve madem Allah da onun nereye gideceğini ve akıbetini ezelî ilmi ile bilmektedir, o hâlde bu dünyaya gönderilmesi ona göre abestir. Demek soru sahibi, yaratılışın hikmetinden gafildir. O hâlde bu sorunun cevabını, alemin ve insanın yaratılış hikmetinde aramalıyız. Bu hikmet anlaşıldığında, sorumuz cevabını bulacaktır Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de, insanının yaratılış sebebini şu ayetiyle bildirmektedir:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.” (Zariyat:56)
Demek insanın yaratılışının gayesi, Allah’a ibadet etmek ve ona kul olmaktır. Kulluğun ve ibadetin esası da şu sayacağımız emirlerdir:
1- Allah-u Teala şu alemdeki sanat eserleriyle kendini tanıttırmak ve bildirmek istemektedir. İşte insanın yaratılış vazifesi; kendi sanatının mucizeleriyle kendini tanıttırmak ve bildirmek isteyen yaratıcısına iman edip onu mevcudat aynalarında tecelli eden kutsi isimleri ile tanımaktır.
2- Allah-u Teala şu alemdeki rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek istemektedir. İnsanın vazifesi ise; rahmetinin güzel meyveleriyle kendini sevdirmek isteyen Rabbi Rahim’ine itaat edip ibadet ile kendini ona sevdirmektir.
3- Allah-u Teala şu alemde insana maddi ve manevi nimetlerinin lezzetleriyle ikram etmektedir. Buna karşı insanın vazifesi; maddi ve manevi nimetlerin lezzetleriyle kendine ikramda bulunan ve onu besleyen Allah’a karşı fiiliyle, haliyle, diliyle, hatta elinden gelse bütün duygu ve azalarıyla şükür ve hamd-ü sena etmektir.
4- Allah-u Teala şu alemde yarattığı varlıklar ile azametini ve kemalini göstermektedir. Her bir mevcut o azamet ve kemale, boyu nisbetinde bir aynadır. İşte insanın vazifesi; mevcudat aynalarında azametini ve kemalini gösteren Rabb’ine karşı tam bir mahviyet içinde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
5- Allah-u Teala şu alemde nihayetsiz servet ve hazinelerini sergilemektedir. Bu servete seyircilik yapan insanın vazifesi ise; sonsuz cömertliğini nihayetsiz servet ve hazineleriyle gösteren Rabb’ine karşı fakirliğini hissedip yalnız ondan istemektir.
6- Allah-u Teala şu alemi bir sergi hükmünde yaratmış ve o sergide sanatını teşhir etmiştir. Buna karşı insanın vazifesi; yeryüzünü bir sergi hükmünde yaratıp bütün sanat eserlerini o sergide teşhir eden sanatkârına karşı ‘maşaallah, barekallah’ diyerek takdir edip ‘Sübhanallah , Allah-u Ekber’ diyerek, hayret ile mukabele etmektir.
7- Allah-u Teala şu aleme birliğinin nihayetsiz damgalarını vurmuştur. İnsanın vazifesi; kainat sarayında, taklit edilmeyen mühürler ile ve kendine has turralar ile her şeye birliğinin damgasını vuran Allah’ı bir olarak bilmek ve öyle şehadet etmektir.
8- Allah-u Teala şu alemdeki her şeyi kendisine itaat ettirerek saltanatının haşmetini göstermektedir. İnsanın vazifesi; kainatta görülen Allah’ın bu saltanatını, itaat ederek tasdik etmektir. Yani zerrelerden güneşlere kadar her şeyin kendisine boyun eğdiği zata itaat ederek, O’na boyun eğmektir ve O’nun saltanatını tasdik etmektir.
9- Allah-u Teala şu alemin her köşesini isimlerinin nakışları olan sanat eserleriyle süslemiştir. İnsanın vazifesi ise; Allah’ın kutsi isimlerinin nakışlarından olan bu sanat eserlerini diğer insanlara da gösterip dellallık ve ilancılık vazifesini icra etmektir.
10- Allah-u Teala bu alemdeki her mahluku bir kitap hükmünde yaratıp onda güzel isimlerini yazmıştır. İşte insanın vazifesi; kudret kaleminin mektupları hükmünde olan mevcudat sayfalarını, arz ve sema yapraklarını tefekkür etmektir. Ve onlarda yazılan güzel isimleri keşfetmektir.
İşte Cenab-ı Hak, böyle ulvi maksatlar ve yüce gayeler için bu alemi yaratmış ve insanı bu aleme zikredilen maksatlar için göndermiştir. Yani yaratılışımızın ve şu anda bu alemde bulunmamızın sebebi bu vazifeleri icra etmektir. Bu maksatların hiçbirisi bizim cennete veya cehenneme gideceğimizin Allah c.c tarafından bilinmesiyle yok olmamaktadır.
İşte bu yüzden Cenab-ı Hakk’ın ezelî ilmi, akıbetimizi bilmesi bizim bu aleme boşuna geldiğimiz manasına gelmez. O hâlde biz: “Kaderimde cennete veya cehenneme gideceğim belli iken bu dünyaya niçin gönderildik?” diyemeyiz. Zira alemin yaratılmasındaki en yüce gaye, insanların cennete veya cehenneme gitmesi değil, Allah’a iman ve itaattir. Ve az önce saydığımız vazifeleri yapmaktır.
Eğer insan bu âleme niçin geldiğini, bu kainatın niçin böyle muhteşem bir şekilde yaratıldığını ve tüm bunlardaki ilahî maksatları bilseydi, elbette böyle manasız bir soru sormayacak, ilahi kaderin her şeyi bilmesinin bu saydığımız hikmetleri ve gayeleri yok etmeyeceğini anlayacaktı.
Hem insan küçük bir alem olarak yaratılmıştır. Büyük alemde tecelli eden bütün isimler, bir küçük alem olan insanda da tecelli etmektedir. İnsanın yaratılışının bir sebebi de Allah’ın isimlerine yaptığı bu aynadarlıktır. Hatta diyebiliriz ki, şu koca alemde ve meleklerde tecelli edemeyen isimler, şu küçücük insanda tecelli ederler.
Mesela insan günah işler ve af diler. Allah da onu affeder. İşte Allah’ın affetmesiyle insanda; Gafur, Afuv, Tevvab, Gufran gibi isimler tecelli etmektedir ki, bu isimler sadece insanda gözükebilir. Bu isimler dağlarda, denizlerde, güneşlerde, meleklerde tecelli edemez. Çünkü onlar günah işlemez.
Allah’ın böyle cemali isimleri, sadece insanda tecelli edebileceği gibi, celalî bir çok isimde sadece insanda gözükebilir.
Mesela bir kul isyan eder ve Allah onu cezalandırır. İşte bu cezalandırmakta “Muntakim” ismi, onun kaçamayıp yakalanmasında “Vâcid” ismi, Allah’a karşı mağlup olmasında “Aziz” ismi, onu hesaba çekmesiyle “Hasib” ismi, onu alçaltmasıyla “Muzil” ve “Hafid” ismi ve daha birçok isimler o insanda tecelli eder ki, bu isimlere koca âlem aynadarlık yapamaz. Çünkü onlar isyan edemez. Bu isimler ise ancak isyan eden kulda tecelli edebilir.
O halde eğer isyan ederek cehenneme gidecek kullar bu âleme gönderilmeseydi, biraz önce saydığımız isimler ve daha onlar gibi onlarca isim asla tecelli edemeyecekti. Hâlbuki bu isimler de kendini tanıttırmak ve bildirmek istemektedirler. Hatta isyanın bir neticesi olan cehennem de, günahkar kullar olmadığı için yaratılmayacak ve celalî isimler ahiret âleminde de gözükemeyecekti.
Demek cehenneme gideceği bilinen bir kulun bu aleme gelmemesini temenni etmek, bu alemin, celalî isimlerin tecellisinden mahrum olmasını talep etmektir ki, bu talep kainatın yaratılış maksadını bilmemenin bir neticesidir.
Hem bu soru sahibi şu hakikatı da unutmamalıdır. Tecrübeli bir öğretmen sınıfındaki öğrencileri imtihana tabi tutmadan onlara not verip bir kısmını cezalandırıp bir kısmını mükâfatlandırsa, elbette ceza görecek olan öğrenciler öğretmene itiraz edip “Eğer sen bizi imtihan etseydin, biz zayıf not almazdık.” diyerek öğretmeni suçlayacaklardı. Aynen öyle de Cenab-ı Hak bizleri şu dünya imtihanına sokmadan cennete veya cehenneme gönderse, o vakit cehenneme giden insanlar bu karara karşı çıkıp “Eğer sen bizi imtihan etseydin, biz cehenneme gitmeyecektik.” diye itiraz edeceklerdi.
Cenab-ı Hak ezeli ilmi ile bizim akıbetimizi bildiği halde bu neticeyi bizlere de bildirmek ve hesap gününde itiraza mahal bırakmamak için şu dünyayı bir imtihan yurdu olarak yaratmış, bizleri de bu aleme bir memur olarak göndermiştir.
Selam ve Dua ile..
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
benim kafana takilan sorularin hepsinin cevabini yazmissiniz, kafamda daki kurtlarin hepsini döktüm, Rabbim sizlerin ilmini arttirsin arttirsin ki biz acizler ögrensin. inan en icten dilekklerimle tesekküer ederim.
mahser- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 542
Puanı : 281
Teşekkür : 42
Kayıt tarihi : 24/10/10
Geri: O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
mahser demiş ki:benim kafana takilan sorularin hepsinin cevabini yazmissiniz, kafamda daki kurtlarin hepsini döktüm, Rabbim sizlerin ilmini arttirsin arttirsin ki biz acizler ögrensin. inan en icten dilekklerimle tesekküer ederim.
Estağfirullah ilmi yazana değil yazdırtan mevlama bakmak lazım.Rabbim hepimizin ilmini artırsın
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
Rabbim hepimizin ilmini artırsın
MINE- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 344
Puanı : 276
Teşekkür : 36
Kayıt tarihi : 02/11/10
Yaş : 49
Nerden : GREECE
Geri: O Halde Beni Bu Dünyaya Niçin Gönderiyor?”
AMIN cümlemizin
mahser- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 542
Puanı : 281
Teşekkür : 42
Kayıt tarihi : 24/10/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur