Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Tasavvuf Nedir
1 sayfadaki 1 sayfası
Tasavvuf Nedir
TASAVVUF NEDİR?
“Tasavvuf” lûgatte, saf olmak, sof yani yün dokuma elbise giymek, ilk safta bulunmak, suffe ashâbı gibi yaşamak mânâlarına gelmektedir.
Bâtın ehli, mâneviyat erbâbı nazarında ise tasavvuf;
a) Baştanbaşa edebtir.
b) Kötü huyları terk edip güzel huylar edinmektir.
c) Kimseden incinmemek, kimseyi incitmemektir.
d) Nefse karşı girişilen ve barışı olmayan bir savaştır.
e) Herkesin yükünü çekmek, kimseye yük olmamaktır.
f) Bütün mensuplarının birbirini dost ve kardeş tanıdığı bir birliktir.
g) Hak ile birlikte ve onun huzûrunda olma hâlidir.
h) Nefsinde fânî, Hak ile bâkî olmaktır. Bir başka ifadeyle; Hakk’ın seni senden öldürmesi ve kendisiyle yaşatmasıdır.
i) Keşif ve temâşâ hâlidir.
j) Temiz bir kalb, pâk bir gönül sahibi olmaktır.
k) Kâmil insan, velî bir kul olmaktır.
Ebû Sehl Muhammed b. Süleyman (k.s.) hazretlerine,
− Tasavvuf nedir? diye sorulduğunda, şöyle cevap vermişlerdir:
− Rabb’ine (onun kazâ ve kaderine teslim olup) itirazdan yüz çevirmektir.
Ebû’l-Haseni’l-Bûşencî (k.s.) hazretleri de şöyle demiştir:
“Bana göre tasavvuf; Allâh’ın gayri şeylerden kalbi temizlemek, eldekileri dağıtmak, başkalarının değerlendirmelerine fazla ehemmiyet vermemektir.”
Ebu’l-Hüseyin-i Nûrî Hazretleri’ne sormuşlar ki:
Tasavvuf nedir
Biliyorsunuz tasavvuf hakkında çok söz söyleniyor ama tasavvufun ne olduğunu gene de insanlar anlayamıyor. Neden? Laf ilmi olmadığı için. Tasavvuf laf ilmi değildir. Lafla peynir gemisi yürümez. Tasavvuf hal ilmidir. O hale gelip de girmedikçe, zevkleri tatmadıkça tasavvuf tam anlaşılmaz.
Tasavvuf rüsûm ve ulûm değildir.
Rüsûm ne demek?.. Merâsim demek. Efendim işte kapıdan girerken şöyle duracaksın, şöyle temennâ çakacaksın, eşik öpeceksin, eşik ayini yapacaksın, diz üstünde yürüyeceksin, şeyh efendinin eteğini öpeceksin bilmem ne yapacaksın, kavuğun şöyle olacak vs. vs... Bunlar nedir?.. Merasim tarafı işin, şekil tarafı. “Tasavvuf rüsûm, merâsim, şekil değildir. Laf ebeliği de, dil de değildir.” Nedir?..
Tasavvuf ahlâktır (1)
Şimdi dilerseniz, târifte geçen maddeleri teker teker ele alıp açıklamaya çalışalım.
1. Kalbi mâsivâdan temizlemek.
Bu husus, Allah Teâlâ’nın fakir muhâcirler hakkında beyan buyurduğu âyet-i kerimede şöyle geçmektedir: “Yurtlarından ve mallarından (sürülüp) çıkarılmışlardır.”(2) Bununla beraber muhâcirler, zaten mâsivâyı kalblerinden söküp attıkları için, yurtlarından ve mallarından ayrılmaları onları hiçbir şekilde huzûrsuz etmemişti.
2. Eldekileri çıkarmak. Kur’ân-ı Kerim’de, bu haslete sahip olan mü’minler için, “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve âşikâr Allah yolunda infâk ederler” (3) buyurulmaktadır.
Konuya âyette anlatılan bu hususu açıklayan bir hâdiseyle devam edelim...
Bir gün Hz. Ömer (r.a.), 400 dînârı alıp bir keseye koydu ve câriyesine şöyle dedi:
− Bunu Ubeydetü’bnü’l-Cerrâh’a götür teslim et. Ne yapacağını görmek için de, bir müddet evinde kal.
Câriye parayı alıp ona götürdü ve:
− Mü’minlerin emîri, bununla bir takım ihtiyaçlarınızı görmeniz için bunları gönderdi, dedi. Bunun üzerine Ubeyde (r.a.) önce:
− Allah ona lûtfetsin, rahmet etsin, diyerek duâ etti. Sonra da, “Ey Câriye! Buraya gel! Şu 7 dînârı falancaya, şu 5 dînârı filancaya götür...” dedi. Ve böylece dağıta dağıta hepsini bitirdi.
Câriye Hz. Ömer’e gelip olan biteni anlattı. Bu esnada Halîfe’nin, aynı miktarda parayı Muâzü’bnü Cebel (r.a.) için de hazırlamış olduğunu gördü. Hz. Ömer (r.a.) câriyeye, bu parayı da verdi ve dedi ki:
− Bunu da, Muâzü’bnü Cebel’e götür teslim et. Ne yapacağını görmek için de, bir müddet evinde kal.
Köle parayı alıp ona götürdü ve:
− Mü’minlerin emîri, birtakım ihtiyaçlarınızı görmeniz için bunları size gönderdi, dedi...
Bunun üzerine Hz. Muâz radıyallâhü anh da:
− Allah ona lûtfetsin, rahmet etsin, diye duâ etti; ardından da dedi ki: “Ey câriye, gel buraya! Al şu paraları; şu kadarını falancaya götür, filancanın evine şu miktarı bırak, falancanın evine şunu teslim et...” Bu minvâl üzere gelen parayı dağıtmaya devam etti. Son anda duruma muttali‘ olan hanımı, “Vallâhi, dedi, biz de miskiniz; bize de ver.” Lâkin kesede sadece iki dînar kalmıştı. Hz. Muâz (r.a.), bunları da onun önüne attı.
Sonra câriye dönüp olan biteni anlatınca, Hz. Ömer (r.a.) çok sevindi ve şöyle dedi: “Onlar, hakikaten biribirleriyle kardeştirler.” (4)
3. Başkalarının değerlendirmelerine ehemmiyet vermeme hususuna gelince... Bu da âyet-i celilede şöyle beyan buyurulmuştur: “Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar.” (5)
***
Hâsılı tasavvuf erbâbı, mâneviyat ehli olan mü’minler; yukarıda anlatılan bütün târiflere uygun hâl ve tavır içerisindedirler. Kalblerinde Allâh’ın gayri şeylere (mâsivâya) yer vermeyen, her hâlükârda infak-tasadduk ve teberrûdan geri kalmayan, Allah yolunda yürürken başkalarının ayıplamalarına-kınamalarına da aldırmayan kimselerdir.
TARÎKAT OKULDUR, TASAVVUF İSE MÜFREDÂTI (6)
Çocuğunuz veya çocuklarınız okula gidiyorlar mı? Niçin okullar açılmıştır? Siz, çocuklarınızı neden okula gönderiyorsunuz? Okullar niçin ilk, orta, lise, üniversite diye sıralanıyor? Üniversite diplomasını alan çocuğunuz neden bir de ihtisas yapmak ihtiyacını duyuyor? Master, doktora gibi mefhumların ortaya çıkış sebebi nedir?
Eğitim ve öğretim (ta’lim ve terbiye) ile alâkalı bu suallere eminiz hepiniz aynı mânâ içinde cevap veriyorsunuz? Diyorsunuz ki:
“Çocuklarımız canımızdan aziz varlıklardır. Onlar bizim hayat meyvemiz, istikbâlimiz, teminatımız, ümidimiz, saâdet vesîlemizdir. Yaşadığımız dünya mâlum. Akıp gidiyor. Biz, çocuklarını çok seven anne ve babalar olarak, yaşlanmadan çökmeden, gözümüzü bu dünyaya kapatmadan evvel, bunları bilgili, kültürlü, iyi-güzel-doğru düşünen, edep ve irfan sahibi, tecrübeli, kalifiye bir insan olarak yetiştirmek için okullara gönderiyoruz. Okullar, bu ulvî, kudsî maksatla açılmıştır. Çocuğun ilkokula başladığı zamandaki akıl, zekâ, öğrenme, kavrama, idrâk, mukayese ve hâfıza gücü ile daha sonraki yıllarda gelişen kabiliyetleri bir olmadığı için, kolaydan zor olana doğru, geniş, ihâtalı bir merhalede, eğitim ve öğretim müfredâtına geçiliyor. Her ilim dalı, derinlemesine genişletilerek, kuşatıcı bir bilgi kesâfetine erişiyor. İlim, kültür, tecrübe ile çocuklarımız hem dünyanın maddî ve manevî tehlikelerine karşı mukavemet kazanıyorlar, hem de gelecek yıllara ve asırlara bu bilgi müktesebâtı ile hazırlanıp, kendi nesillerine daha güzel bir dünya bırakmak için uğraşıyorlar.”
Bu ifadelerinizin tamamı doğru ve mükemmeldir. Gerçekten her mahallede, her semtte, isimleri, mimâri tarzları, öğretim ve talebe kadrosu farklı okullar olmakla birlikte, hepsinin müfredât planı, dersleri, mevzûları, aynı öğretim sistemi içinde birlik ve bir bütünlük arz eder.
İdarî, iktisadî, ictimâî, tarihî ve kültürel geçmişimizden geleceğe uzanan millî yapımız içinde, sâfiyet ve kalitesini, derinlik ve güzelliğini Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’e uzanan fikir, tefekkür, zikir, edep ve irfan çizgisini koruyarak gelmiş tarikâtlar (yollar, usûller, metodlar) içindeki eğitim müessesesi de aynen çocuklarımızın devam ettiği okullar gibi birer ilim, irfan, edep, kültür müesseseleridir. Hâl böyle iken, maalesef son yıllarda, birakım echel-i cühelâ kişiler öne çıkarılarak, tarikât ve tasavvuf müessesemiz bu lîyâkatsiz gürûh eliyle örselenmek, hırpalanmak istenmiştir.
Nakşî, Kadirî, Çeştî, Yesevî, Rufaî, Kübrevî, Şâzelî... gibi ve daha nice bu ciddiyet ve güzellikte teşekkül etmiş bulunan tarîkat müesseselerini, millet fertlerinin eğitimi, olgunlaşması, edep ve terbiye içerisinde yaşamaları, sosyal yardımlaşma ve dayanışma (ictimâi tesânüt) ve millî birlik zarûretini gerçekleştirmeleri açısından fevkalâde hayırlı, faydalı birer mektep gibi görüyoruz. Bu mekteplerin temel eğitim müfredâtı bizzat Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) tarafından tesbit, tâyin, takdir edilmiş ve –sapıtanlar hâriç– bugüne kadar bu asil yolun bağlıları, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz ve vârislerinin rûhâniyeti ile olan alâka ve râbıtalarını inkitâsız (bağlılık, bîat ve sadâkatlerini kesintisiz) bir şekilde devam ettirmiştir. Bu güzel insanlara minnettarız.
Millet ve ümmet olarak bizim ruh ve mânâ nakışlarımıza, parlak medeniyet ve insanlık anlayışımıza, edebiyat, şiir, hat, mimârî başta olmak üzere bütün san’at ve estetik dallardaki rakipsiz muvaffâkiyetlerimize kaynak teşkil eden tarîkat ve tasavvuf kültürümüzü yıkmak değil, yükseltmek mecburiyetindeyiz.
DİPNOTLAR
(1) Tabakâtü’s-sûfiyye 167/8
(2) Kur’ân-ı Kerim, Haşr sûresi, 59/8.
(3) Kur’ân-ı Kerim, Bakara sûresi, 2/274.
(4) İbn Mübârek, Zühd, s. 178-179.
(5) Kur’ân-ı Kerim, Mâide sûresi, 5/54
“Tasavvuf” lûgatte, saf olmak, sof yani yün dokuma elbise giymek, ilk safta bulunmak, suffe ashâbı gibi yaşamak mânâlarına gelmektedir.
Bâtın ehli, mâneviyat erbâbı nazarında ise tasavvuf;
a) Baştanbaşa edebtir.
b) Kötü huyları terk edip güzel huylar edinmektir.
c) Kimseden incinmemek, kimseyi incitmemektir.
d) Nefse karşı girişilen ve barışı olmayan bir savaştır.
e) Herkesin yükünü çekmek, kimseye yük olmamaktır.
f) Bütün mensuplarının birbirini dost ve kardeş tanıdığı bir birliktir.
g) Hak ile birlikte ve onun huzûrunda olma hâlidir.
h) Nefsinde fânî, Hak ile bâkî olmaktır. Bir başka ifadeyle; Hakk’ın seni senden öldürmesi ve kendisiyle yaşatmasıdır.
i) Keşif ve temâşâ hâlidir.
j) Temiz bir kalb, pâk bir gönül sahibi olmaktır.
k) Kâmil insan, velî bir kul olmaktır.
Ebû Sehl Muhammed b. Süleyman (k.s.) hazretlerine,
− Tasavvuf nedir? diye sorulduğunda, şöyle cevap vermişlerdir:
− Rabb’ine (onun kazâ ve kaderine teslim olup) itirazdan yüz çevirmektir.
Ebû’l-Haseni’l-Bûşencî (k.s.) hazretleri de şöyle demiştir:
“Bana göre tasavvuf; Allâh’ın gayri şeylerden kalbi temizlemek, eldekileri dağıtmak, başkalarının değerlendirmelerine fazla ehemmiyet vermemektir.”
Ebu’l-Hüseyin-i Nûrî Hazretleri’ne sormuşlar ki:
Tasavvuf nedir
Biliyorsunuz tasavvuf hakkında çok söz söyleniyor ama tasavvufun ne olduğunu gene de insanlar anlayamıyor. Neden? Laf ilmi olmadığı için. Tasavvuf laf ilmi değildir. Lafla peynir gemisi yürümez. Tasavvuf hal ilmidir. O hale gelip de girmedikçe, zevkleri tatmadıkça tasavvuf tam anlaşılmaz.
Tasavvuf rüsûm ve ulûm değildir.
Rüsûm ne demek?.. Merâsim demek. Efendim işte kapıdan girerken şöyle duracaksın, şöyle temennâ çakacaksın, eşik öpeceksin, eşik ayini yapacaksın, diz üstünde yürüyeceksin, şeyh efendinin eteğini öpeceksin bilmem ne yapacaksın, kavuğun şöyle olacak vs. vs... Bunlar nedir?.. Merasim tarafı işin, şekil tarafı. “Tasavvuf rüsûm, merâsim, şekil değildir. Laf ebeliği de, dil de değildir.” Nedir?..
Tasavvuf ahlâktır (1)
Şimdi dilerseniz, târifte geçen maddeleri teker teker ele alıp açıklamaya çalışalım.
1. Kalbi mâsivâdan temizlemek.
Bu husus, Allah Teâlâ’nın fakir muhâcirler hakkında beyan buyurduğu âyet-i kerimede şöyle geçmektedir: “Yurtlarından ve mallarından (sürülüp) çıkarılmışlardır.”(2) Bununla beraber muhâcirler, zaten mâsivâyı kalblerinden söküp attıkları için, yurtlarından ve mallarından ayrılmaları onları hiçbir şekilde huzûrsuz etmemişti.
2. Eldekileri çıkarmak. Kur’ân-ı Kerim’de, bu haslete sahip olan mü’minler için, “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve âşikâr Allah yolunda infâk ederler” (3) buyurulmaktadır.
Konuya âyette anlatılan bu hususu açıklayan bir hâdiseyle devam edelim...
Bir gün Hz. Ömer (r.a.), 400 dînârı alıp bir keseye koydu ve câriyesine şöyle dedi:
− Bunu Ubeydetü’bnü’l-Cerrâh’a götür teslim et. Ne yapacağını görmek için de, bir müddet evinde kal.
Câriye parayı alıp ona götürdü ve:
− Mü’minlerin emîri, bununla bir takım ihtiyaçlarınızı görmeniz için bunları gönderdi, dedi. Bunun üzerine Ubeyde (r.a.) önce:
− Allah ona lûtfetsin, rahmet etsin, diyerek duâ etti. Sonra da, “Ey Câriye! Buraya gel! Şu 7 dînârı falancaya, şu 5 dînârı filancaya götür...” dedi. Ve böylece dağıta dağıta hepsini bitirdi.
Câriye Hz. Ömer’e gelip olan biteni anlattı. Bu esnada Halîfe’nin, aynı miktarda parayı Muâzü’bnü Cebel (r.a.) için de hazırlamış olduğunu gördü. Hz. Ömer (r.a.) câriyeye, bu parayı da verdi ve dedi ki:
− Bunu da, Muâzü’bnü Cebel’e götür teslim et. Ne yapacağını görmek için de, bir müddet evinde kal.
Köle parayı alıp ona götürdü ve:
− Mü’minlerin emîri, birtakım ihtiyaçlarınızı görmeniz için bunları size gönderdi, dedi...
Bunun üzerine Hz. Muâz radıyallâhü anh da:
− Allah ona lûtfetsin, rahmet etsin, diye duâ etti; ardından da dedi ki: “Ey câriye, gel buraya! Al şu paraları; şu kadarını falancaya götür, filancanın evine şu miktarı bırak, falancanın evine şunu teslim et...” Bu minvâl üzere gelen parayı dağıtmaya devam etti. Son anda duruma muttali‘ olan hanımı, “Vallâhi, dedi, biz de miskiniz; bize de ver.” Lâkin kesede sadece iki dînar kalmıştı. Hz. Muâz (r.a.), bunları da onun önüne attı.
Sonra câriye dönüp olan biteni anlatınca, Hz. Ömer (r.a.) çok sevindi ve şöyle dedi: “Onlar, hakikaten biribirleriyle kardeştirler.” (4)
3. Başkalarının değerlendirmelerine ehemmiyet vermeme hususuna gelince... Bu da âyet-i celilede şöyle beyan buyurulmuştur: “Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar.” (5)
***
Hâsılı tasavvuf erbâbı, mâneviyat ehli olan mü’minler; yukarıda anlatılan bütün târiflere uygun hâl ve tavır içerisindedirler. Kalblerinde Allâh’ın gayri şeylere (mâsivâya) yer vermeyen, her hâlükârda infak-tasadduk ve teberrûdan geri kalmayan, Allah yolunda yürürken başkalarının ayıplamalarına-kınamalarına da aldırmayan kimselerdir.
TARÎKAT OKULDUR, TASAVVUF İSE MÜFREDÂTI (6)
Çocuğunuz veya çocuklarınız okula gidiyorlar mı? Niçin okullar açılmıştır? Siz, çocuklarınızı neden okula gönderiyorsunuz? Okullar niçin ilk, orta, lise, üniversite diye sıralanıyor? Üniversite diplomasını alan çocuğunuz neden bir de ihtisas yapmak ihtiyacını duyuyor? Master, doktora gibi mefhumların ortaya çıkış sebebi nedir?
Eğitim ve öğretim (ta’lim ve terbiye) ile alâkalı bu suallere eminiz hepiniz aynı mânâ içinde cevap veriyorsunuz? Diyorsunuz ki:
“Çocuklarımız canımızdan aziz varlıklardır. Onlar bizim hayat meyvemiz, istikbâlimiz, teminatımız, ümidimiz, saâdet vesîlemizdir. Yaşadığımız dünya mâlum. Akıp gidiyor. Biz, çocuklarını çok seven anne ve babalar olarak, yaşlanmadan çökmeden, gözümüzü bu dünyaya kapatmadan evvel, bunları bilgili, kültürlü, iyi-güzel-doğru düşünen, edep ve irfan sahibi, tecrübeli, kalifiye bir insan olarak yetiştirmek için okullara gönderiyoruz. Okullar, bu ulvî, kudsî maksatla açılmıştır. Çocuğun ilkokula başladığı zamandaki akıl, zekâ, öğrenme, kavrama, idrâk, mukayese ve hâfıza gücü ile daha sonraki yıllarda gelişen kabiliyetleri bir olmadığı için, kolaydan zor olana doğru, geniş, ihâtalı bir merhalede, eğitim ve öğretim müfredâtına geçiliyor. Her ilim dalı, derinlemesine genişletilerek, kuşatıcı bir bilgi kesâfetine erişiyor. İlim, kültür, tecrübe ile çocuklarımız hem dünyanın maddî ve manevî tehlikelerine karşı mukavemet kazanıyorlar, hem de gelecek yıllara ve asırlara bu bilgi müktesebâtı ile hazırlanıp, kendi nesillerine daha güzel bir dünya bırakmak için uğraşıyorlar.”
Bu ifadelerinizin tamamı doğru ve mükemmeldir. Gerçekten her mahallede, her semtte, isimleri, mimâri tarzları, öğretim ve talebe kadrosu farklı okullar olmakla birlikte, hepsinin müfredât planı, dersleri, mevzûları, aynı öğretim sistemi içinde birlik ve bir bütünlük arz eder.
İdarî, iktisadî, ictimâî, tarihî ve kültürel geçmişimizden geleceğe uzanan millî yapımız içinde, sâfiyet ve kalitesini, derinlik ve güzelliğini Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz’e uzanan fikir, tefekkür, zikir, edep ve irfan çizgisini koruyarak gelmiş tarikâtlar (yollar, usûller, metodlar) içindeki eğitim müessesesi de aynen çocuklarımızın devam ettiği okullar gibi birer ilim, irfan, edep, kültür müesseseleridir. Hâl böyle iken, maalesef son yıllarda, birakım echel-i cühelâ kişiler öne çıkarılarak, tarikât ve tasavvuf müessesemiz bu lîyâkatsiz gürûh eliyle örselenmek, hırpalanmak istenmiştir.
Nakşî, Kadirî, Çeştî, Yesevî, Rufaî, Kübrevî, Şâzelî... gibi ve daha nice bu ciddiyet ve güzellikte teşekkül etmiş bulunan tarîkat müesseselerini, millet fertlerinin eğitimi, olgunlaşması, edep ve terbiye içerisinde yaşamaları, sosyal yardımlaşma ve dayanışma (ictimâi tesânüt) ve millî birlik zarûretini gerçekleştirmeleri açısından fevkalâde hayırlı, faydalı birer mektep gibi görüyoruz. Bu mekteplerin temel eğitim müfredâtı bizzat Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) tarafından tesbit, tâyin, takdir edilmiş ve –sapıtanlar hâriç– bugüne kadar bu asil yolun bağlıları, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz ve vârislerinin rûhâniyeti ile olan alâka ve râbıtalarını inkitâsız (bağlılık, bîat ve sadâkatlerini kesintisiz) bir şekilde devam ettirmiştir. Bu güzel insanlara minnettarız.
Millet ve ümmet olarak bizim ruh ve mânâ nakışlarımıza, parlak medeniyet ve insanlık anlayışımıza, edebiyat, şiir, hat, mimârî başta olmak üzere bütün san’at ve estetik dallardaki rakipsiz muvaffâkiyetlerimize kaynak teşkil eden tarîkat ve tasavvuf kültürümüzü yıkmak değil, yükseltmek mecburiyetindeyiz.
DİPNOTLAR
(1) Tabakâtü’s-sûfiyye 167/8
(2) Kur’ân-ı Kerim, Haşr sûresi, 59/8.
(3) Kur’ân-ı Kerim, Bakara sûresi, 2/274.
(4) İbn Mübârek, Zühd, s. 178-179.
(5) Kur’ân-ı Kerim, Mâide sûresi, 5/54
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur