Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
SUDAKİ HAYAT
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
SUDAKİ HAYAT
“Her diri şeyi sudan yarattık.” [1]
Dilbilimcilerden birine "Bize suyu tanımla!" dediklerinde birkaç gün mühlet istemiş. Kitaplar karıştırmış, araştırmalar okumuş, geceler boyunca bin bir türlü tanım yapmış, sonra bozup yeniden tanımlamış ve bir sabah, küçük bir deri parçasının üzerine şunu yazdıktan sonra kimseciklere görünmeden o şehri terk edip gitmiş:
- Su, sudur kardeşim!
Su, Ancak kendi kendisini anlatabilen ezeli bir lutuftur. Rus onu; "su anamdır" diye tanımlar. Latin; " Su meditasyondur" der. Hind'e göre; "Yaratıcıya sudan gelinir, suda gidilir".
İskender Pala suyu şöyle anlatır; “Dikeni de, gülü de besleyen su. Acıyı da tatlıyı da besler. Gülsuyunda ıtır, yemekte lezzet olan. İnen yağmurda ve çıkan buharda... Yürüyen kara bulutta ve dağları bekleyen beyaz örtüde. Balıklara yemeğini sudur pişiren, ağaçlara sudur gıdalarını götüren.
Su, bir yanış ile gözümüzden akıyor, buharlaşıyor, buharlaştıkça arıtıyor, temizliyor ruhumuzu. Tabibin acı suyu şifa oluyor bedene, ama düşmanın verdiği su dert katıyor derde. Nerde bir su varsa denize işaret, nerde bir damla varsa ummana koşar. Küçüklüğünü büyükte tamamlamaya, kesretinden kurtulup vahdete ermeye. Çünkü Allah'ın ilk yarattığı şeylerdendir su; O'nun Cemal ve Celal sıfatlarını temsil eder, yani O’nun sonsuz güzelliğinin ve sonsuz kudretinin simgesidir su. Ayrıca Hayy (diri) ismine işarette bulunur. Her şeyi zapt eden Allah, suyu serbest bırakmıştır. Bu yüzden azizdir su. Uysal, mülayim, mütevazı ve sükun içindedir; bazen bunların tam tersi olabilir, kudreti buradan gelir.
İlmin hemen her dalında su için söylenen ve yazılanların haddi hesabı yoktur. Kimyacılar, fizikçiler, müzikçiler, botanikçiler, mühendisler, filozoflar, biyologlar, teologlar, antropologlar, edibler, şairler... Hepsi de suyu anlamakta zorlandılar. Kimisi suyun görünmediği zaman hava olduğunu; kimisi havanın göründüğü vakit su olduğunu söylediler. Kimisi bunu toprakla kaim zannettiler suya bâtın yani iç, havaya zâhir yani dış dediler. Hakikati bulanlar ve bilenler o zahir ile batın arasında; o hava ve su arasında insanı gördüler. Bu yüzden insan kadar izahtan uzaktır su. İfadeye kalkıştığınızda bozulur ahenk. Çünkü yaratılışın sırrını taşıyan varlıktır, "Ve canlı olan her şeyi sudan yarattık." tebliği haktır.
Her şeyin sudan yaratıldığı bildirilmiştir ama suyun neden yaratıldığı bildirilmemiştir. Tıpkı ruh gibi...”
Evet, hayattır su, hatta Rusların dediği gibi anadır su. Onun için de suyu anlatmak kadına yakışır. Tasavvuf ehli, “Evvelimiz bir damla murdar su, sonumuz leş” derken bizim hiçliğimizde suyun tevazuunu anlatmaktadır. Aziz olan su, tevazuunu, yokluğunu ve hiçliğini toprağa karışmakla öğrenmiş, toprak olan bedene canlılık vermek üzere girerek onu var etmiştir.
Hz. Mevlana Mesnevi’de şöyle der: “Mânâ ve sûret diyelim ki, su ile ağaca benzer. Su ve ağaç hakikatte birbirinden ayrı şeylerdir, aralarında bir benzerlik de yoktur. Fakat ne susuz ağaç olur, ne de su bir ağaca hulûl etmedikçe meyve haline gelir. Demek ki ağaç sûretse su da mânâdır. Mânâ hangi ağaca nüfuz ve hulûl ederse o ağaçta yeşermeler görülür ve meyveler belirir. Suyun ağaçta zuhuru meyve olduğu gibi, mânânın bir vücutta zuhuru da hayat olur, kudret olur, ilim irfan olur ve kişi büyük hakikate bu irfan yoluyla varır.” [2]
Ezelî olan bu su kadîmdir ki daima kendini temizleyebilir. İçersine her türlü kir pas atılsa, bazen tuzlansa, tuzlu su haline dönse ve safiyetini bu dünyada kaybetse, ne zaman ki Allah’ın nuru üzerine vurur ve aşkından buhar haline dönerse kendi göğünde temizlenir ve rahmet olarak dünyaya yağar.
Böylesine akan tertemiz su Allah’ın manasıyla ulaştığı yeri diri ve yeşil olan cennet gibi süslü kılar. Bu yüzden cenneti özleyen suyu arar, su da cennet gibi olanı... Cennet gibi olana özlem, suya özlem gibidir ki Fuzûlî, Su Kasidesinde, Goethe’de Muhammet’in Namesi şiirinde su gibi diriltici olarak gördükleri Peygambere olan aşklarını anlatmaktadır.
Su öyle bir güzelliktir ki, Allah onu renksiz yaratmıştır. Ne enteresandır ki rengi olan herşeyden bıkılır, sudan bıkılmaz. Gene ne enteresandır ki suyun şekli yoktur, girdiği kabın şeklini alır. Yani, çeşitli nefis kalıplarına girer, vücuda can verir ama o kişinin özelliklerine göre diriltir onu. Kimisinde şehvet, istek, arzu, kin, nefret, gıybet, kibir, haset, yalan, hak yemek, kendini herkesten üstün saymak gibi özellikleri canlandırır, bazısında da; sevgi, yardım, tevazu, af, sabır gibi ab-ı hayat olur.
Görülüyor ki suyun her hali başka bir mana içermektedir. Sufiler birlik yani tevhid ehlini yani Allah sevgilisini şöyle anlatırlar:
Su sahibi suyu soğuk bir mekana koyarsa, su donacak ve adı buz olacaktır. Buzun tabiatı, katılık, sertlik ve soğukluktur. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin katı, sert ve soğuk hallerine bir misaldir.
Bu buz, ateşe, güneşe, ya da normal bir eritilişe tabi tutulursa çözülecek, eriyecek ve tekrar su haline dönecektir. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin aşk, şevk ya da normal zevklerle çözülüp rahatlaması, yumuşaması ve ılımlı olmaya başlamasına misaldir.
Bu su ateşe konursa önce ısınacak, sonra kaynayacak, daha sonra da buharlaşıp uçacaktır. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin ibadetler ve çilelerle incelip hafifleyerek, sevgi, aşk, vecd içinde kanatlanarak erenler alemine ulaşmasının misalidir.
Bu buharın da geçireceği pek çok haller vardır. Buhar soğuk bir hava tabakasına girerse, içine girdiği soğukluğun durumuna ve derecesine göre, yağmur da olabilir kar da olabilir dolu da olabilir. Bu durum, halktan Hakka ulaşan velinin tekrar halka dönüp onlara yoldaşlık etmesine misaldir. Bazı veliler yağmur gibi yumuşak, bazıları kar gibi beyaz, bazıları da dolu gibi sert ve hırçındır.
Aynı suyun bir de oksijen ve hidrojene ayrıştığını düşünelim. Bu çok daha çarpıcı ve değişik bir misaldir. Suyun tam tersine dönüşümüdür. Önce -normal halinde- içilecek, hararet giderecek ve ateş söndürecek bir madde iken, sözünü ettiğimiz hal değişimi kademelerinden geçerek katı, sıvı (su), sıvı iken gaz (oksijen ve hidrojen) olacak ve karşımıza yanıcı ve yakıcı iki gaz olarak çıkacaktır. Bu durum sevgili olan velilerin dünya insanı tarafından kolay anlaşılmadığına misaldir.
Buz, buhar, kar, yağmur ve dolu ya da oksijen ve hidrojen; bunların hepsi de suyun halleri oldukları halde, adları da tatları da değişiktir. Nitelikleri ve nicelikleri de değişiktir Tesirleri ve tepkileri de değişiktir.
Her şeyin buz, buhar, kar, yağmur ve doludan ibaret olduğu bir dünya düşünelim. Böyle bir dünyada, tıpkı içinde yaşadığımız dünyada olduğu gibi neyin neden ibaret olduğunu bilenler de olacak bilmeyenler de bulunacaktır. Bilenlerde- sırra erenlerden birisi- “bu dünyada hepimiz ve her şey sudan ibaretiz. Bizim müstakil ve kendimize ait mutlak bir varlığımız yoktur. Biz yokuz, su var. Biz onun hallerinden ibaretiz.” Dese, onu anlayan da olacak anlamayan da.
Böyle bir hal içinde görüyoruz ki suyun başka bir hali olan deniz, egosundan ölmüş, içindeki mana suyuyla dirilmiş kişiyi üstünde taşır, kendini herkesten üstün sanan, arzu ve isteklerinin esiri olmuş kişiyi boğar. Demek ki, kötü huylarıyla mücadele eden kişi, hakikat sırları denizi üzerinde daima yüzer.
Aslında sıkıntı ve belalar, suyun içine atılan çer çöp gibidir, biriktirilirse kokar. Halbuki su onları yok etme çabasındadır. Gök gürlemesi susuzun başını ağrıtır, bilmez ki rahmet gelecek.
Suyun sesi var mı demeyin. Kabın içinde ateşe konan su ne tatlı bir ses verir. Celaleddin Rumi’ye göre bu şu manadadır. Der ki, şu su ateşe galiptir. Yani erkek kadın üstüne tesirlidir. Ama şekilde. Manada ise ateşin suya galipliği gibi kadınlar erkeğe galiptirler. Hakiki akla sahip erkek gariptir ki kadınına mağluptur. Çünkü kadın Allah’ın güzelliğinden bir nur taşır. Kadınlık büyük mertebedir. Ama iş o mertebede kadını bulmakta. Böylesine bir güzellik taşıyan kadın Rumi’ye göre mahluk değildir adeta haliktir.
Sonuçta su insandır. Beşerin varlığı ve yaradılışın kaynağıdır. Suyun hakikati tekliktir, tevhid ve vahdet. Ne mutlu farklılıkları birleyip böylesine bir birliğe erebilene. Zira ayrı görülene hürmet o eserin sahibine hürmettir. İnşallah bu forum da farklılıklardaki tekliği idrak etmek için bir fırsat oluşturur. Amin.
[1] Enbiya Suresi, 30. Ayet
Dilbilimcilerden birine "Bize suyu tanımla!" dediklerinde birkaç gün mühlet istemiş. Kitaplar karıştırmış, araştırmalar okumuş, geceler boyunca bin bir türlü tanım yapmış, sonra bozup yeniden tanımlamış ve bir sabah, küçük bir deri parçasının üzerine şunu yazdıktan sonra kimseciklere görünmeden o şehri terk edip gitmiş:
- Su, sudur kardeşim!
Su, Ancak kendi kendisini anlatabilen ezeli bir lutuftur. Rus onu; "su anamdır" diye tanımlar. Latin; " Su meditasyondur" der. Hind'e göre; "Yaratıcıya sudan gelinir, suda gidilir".
İskender Pala suyu şöyle anlatır; “Dikeni de, gülü de besleyen su. Acıyı da tatlıyı da besler. Gülsuyunda ıtır, yemekte lezzet olan. İnen yağmurda ve çıkan buharda... Yürüyen kara bulutta ve dağları bekleyen beyaz örtüde. Balıklara yemeğini sudur pişiren, ağaçlara sudur gıdalarını götüren.
Su, bir yanış ile gözümüzden akıyor, buharlaşıyor, buharlaştıkça arıtıyor, temizliyor ruhumuzu. Tabibin acı suyu şifa oluyor bedene, ama düşmanın verdiği su dert katıyor derde. Nerde bir su varsa denize işaret, nerde bir damla varsa ummana koşar. Küçüklüğünü büyükte tamamlamaya, kesretinden kurtulup vahdete ermeye. Çünkü Allah'ın ilk yarattığı şeylerdendir su; O'nun Cemal ve Celal sıfatlarını temsil eder, yani O’nun sonsuz güzelliğinin ve sonsuz kudretinin simgesidir su. Ayrıca Hayy (diri) ismine işarette bulunur. Her şeyi zapt eden Allah, suyu serbest bırakmıştır. Bu yüzden azizdir su. Uysal, mülayim, mütevazı ve sükun içindedir; bazen bunların tam tersi olabilir, kudreti buradan gelir.
İlmin hemen her dalında su için söylenen ve yazılanların haddi hesabı yoktur. Kimyacılar, fizikçiler, müzikçiler, botanikçiler, mühendisler, filozoflar, biyologlar, teologlar, antropologlar, edibler, şairler... Hepsi de suyu anlamakta zorlandılar. Kimisi suyun görünmediği zaman hava olduğunu; kimisi havanın göründüğü vakit su olduğunu söylediler. Kimisi bunu toprakla kaim zannettiler suya bâtın yani iç, havaya zâhir yani dış dediler. Hakikati bulanlar ve bilenler o zahir ile batın arasında; o hava ve su arasında insanı gördüler. Bu yüzden insan kadar izahtan uzaktır su. İfadeye kalkıştığınızda bozulur ahenk. Çünkü yaratılışın sırrını taşıyan varlıktır, "Ve canlı olan her şeyi sudan yarattık." tebliği haktır.
Her şeyin sudan yaratıldığı bildirilmiştir ama suyun neden yaratıldığı bildirilmemiştir. Tıpkı ruh gibi...”
Evet, hayattır su, hatta Rusların dediği gibi anadır su. Onun için de suyu anlatmak kadına yakışır. Tasavvuf ehli, “Evvelimiz bir damla murdar su, sonumuz leş” derken bizim hiçliğimizde suyun tevazuunu anlatmaktadır. Aziz olan su, tevazuunu, yokluğunu ve hiçliğini toprağa karışmakla öğrenmiş, toprak olan bedene canlılık vermek üzere girerek onu var etmiştir.
Hz. Mevlana Mesnevi’de şöyle der: “Mânâ ve sûret diyelim ki, su ile ağaca benzer. Su ve ağaç hakikatte birbirinden ayrı şeylerdir, aralarında bir benzerlik de yoktur. Fakat ne susuz ağaç olur, ne de su bir ağaca hulûl etmedikçe meyve haline gelir. Demek ki ağaç sûretse su da mânâdır. Mânâ hangi ağaca nüfuz ve hulûl ederse o ağaçta yeşermeler görülür ve meyveler belirir. Suyun ağaçta zuhuru meyve olduğu gibi, mânânın bir vücutta zuhuru da hayat olur, kudret olur, ilim irfan olur ve kişi büyük hakikate bu irfan yoluyla varır.” [2]
Ezelî olan bu su kadîmdir ki daima kendini temizleyebilir. İçersine her türlü kir pas atılsa, bazen tuzlansa, tuzlu su haline dönse ve safiyetini bu dünyada kaybetse, ne zaman ki Allah’ın nuru üzerine vurur ve aşkından buhar haline dönerse kendi göğünde temizlenir ve rahmet olarak dünyaya yağar.
Böylesine akan tertemiz su Allah’ın manasıyla ulaştığı yeri diri ve yeşil olan cennet gibi süslü kılar. Bu yüzden cenneti özleyen suyu arar, su da cennet gibi olanı... Cennet gibi olana özlem, suya özlem gibidir ki Fuzûlî, Su Kasidesinde, Goethe’de Muhammet’in Namesi şiirinde su gibi diriltici olarak gördükleri Peygambere olan aşklarını anlatmaktadır.
Su öyle bir güzelliktir ki, Allah onu renksiz yaratmıştır. Ne enteresandır ki rengi olan herşeyden bıkılır, sudan bıkılmaz. Gene ne enteresandır ki suyun şekli yoktur, girdiği kabın şeklini alır. Yani, çeşitli nefis kalıplarına girer, vücuda can verir ama o kişinin özelliklerine göre diriltir onu. Kimisinde şehvet, istek, arzu, kin, nefret, gıybet, kibir, haset, yalan, hak yemek, kendini herkesten üstün saymak gibi özellikleri canlandırır, bazısında da; sevgi, yardım, tevazu, af, sabır gibi ab-ı hayat olur.
Görülüyor ki suyun her hali başka bir mana içermektedir. Sufiler birlik yani tevhid ehlini yani Allah sevgilisini şöyle anlatırlar:
Su sahibi suyu soğuk bir mekana koyarsa, su donacak ve adı buz olacaktır. Buzun tabiatı, katılık, sertlik ve soğukluktur. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin katı, sert ve soğuk hallerine bir misaldir.
Bu buz, ateşe, güneşe, ya da normal bir eritilişe tabi tutulursa çözülecek, eriyecek ve tekrar su haline dönecektir. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin aşk, şevk ya da normal zevklerle çözülüp rahatlaması, yumuşaması ve ılımlı olmaya başlamasına misaldir.
Bu su ateşe konursa önce ısınacak, sonra kaynayacak, daha sonra da buharlaşıp uçacaktır. Bu durum birlik (tevhid) ehlinin ibadetler ve çilelerle incelip hafifleyerek, sevgi, aşk, vecd içinde kanatlanarak erenler alemine ulaşmasının misalidir.
Bu buharın da geçireceği pek çok haller vardır. Buhar soğuk bir hava tabakasına girerse, içine girdiği soğukluğun durumuna ve derecesine göre, yağmur da olabilir kar da olabilir dolu da olabilir. Bu durum, halktan Hakka ulaşan velinin tekrar halka dönüp onlara yoldaşlık etmesine misaldir. Bazı veliler yağmur gibi yumuşak, bazıları kar gibi beyaz, bazıları da dolu gibi sert ve hırçındır.
Aynı suyun bir de oksijen ve hidrojene ayrıştığını düşünelim. Bu çok daha çarpıcı ve değişik bir misaldir. Suyun tam tersine dönüşümüdür. Önce -normal halinde- içilecek, hararet giderecek ve ateş söndürecek bir madde iken, sözünü ettiğimiz hal değişimi kademelerinden geçerek katı, sıvı (su), sıvı iken gaz (oksijen ve hidrojen) olacak ve karşımıza yanıcı ve yakıcı iki gaz olarak çıkacaktır. Bu durum sevgili olan velilerin dünya insanı tarafından kolay anlaşılmadığına misaldir.
Buz, buhar, kar, yağmur ve dolu ya da oksijen ve hidrojen; bunların hepsi de suyun halleri oldukları halde, adları da tatları da değişiktir. Nitelikleri ve nicelikleri de değişiktir Tesirleri ve tepkileri de değişiktir.
Her şeyin buz, buhar, kar, yağmur ve doludan ibaret olduğu bir dünya düşünelim. Böyle bir dünyada, tıpkı içinde yaşadığımız dünyada olduğu gibi neyin neden ibaret olduğunu bilenler de olacak bilmeyenler de bulunacaktır. Bilenlerde- sırra erenlerden birisi- “bu dünyada hepimiz ve her şey sudan ibaretiz. Bizim müstakil ve kendimize ait mutlak bir varlığımız yoktur. Biz yokuz, su var. Biz onun hallerinden ibaretiz.” Dese, onu anlayan da olacak anlamayan da.
Böyle bir hal içinde görüyoruz ki suyun başka bir hali olan deniz, egosundan ölmüş, içindeki mana suyuyla dirilmiş kişiyi üstünde taşır, kendini herkesten üstün sanan, arzu ve isteklerinin esiri olmuş kişiyi boğar. Demek ki, kötü huylarıyla mücadele eden kişi, hakikat sırları denizi üzerinde daima yüzer.
Aslında sıkıntı ve belalar, suyun içine atılan çer çöp gibidir, biriktirilirse kokar. Halbuki su onları yok etme çabasındadır. Gök gürlemesi susuzun başını ağrıtır, bilmez ki rahmet gelecek.
Suyun sesi var mı demeyin. Kabın içinde ateşe konan su ne tatlı bir ses verir. Celaleddin Rumi’ye göre bu şu manadadır. Der ki, şu su ateşe galiptir. Yani erkek kadın üstüne tesirlidir. Ama şekilde. Manada ise ateşin suya galipliği gibi kadınlar erkeğe galiptirler. Hakiki akla sahip erkek gariptir ki kadınına mağluptur. Çünkü kadın Allah’ın güzelliğinden bir nur taşır. Kadınlık büyük mertebedir. Ama iş o mertebede kadını bulmakta. Böylesine bir güzellik taşıyan kadın Rumi’ye göre mahluk değildir adeta haliktir.
Sonuçta su insandır. Beşerin varlığı ve yaradılışın kaynağıdır. Suyun hakikati tekliktir, tevhid ve vahdet. Ne mutlu farklılıkları birleyip böylesine bir birliğe erebilene. Zira ayrı görülene hürmet o eserin sahibine hürmettir. İnşallah bu forum da farklılıklardaki tekliği idrak etmek için bir fırsat oluşturur. Amin.
[1] Enbiya Suresi, 30. Ayet
şahmaran- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 302
Puanı : 377
Teşekkür : 31
Kayıt tarihi : 17/03/10
Yaş : 60
Geri: SUDAKİ HAYAT
Her şeyin sudan yaratıldığı bildirilmiştir ama suyun neden yaratıldığı bildirilmemiştir. Tıpkı ruh gibi...” [Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Geri: SUDAKİ HAYAT
ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN , CÜMLE MÜMİN VE MÜMİNE KARDEŞLERİMDEN:VE SELAM...
:243:
:243:
şahmaran- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 302
Puanı : 377
Teşekkür : 31
Kayıt tarihi : 17/03/10
Yaş : 60
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur