Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Hz. Peygamber Efendimiz'e (S.A.V.) Hitapta Edeb
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Hz. Peygamber Efendimiz'e (S.A.V.) Hitapta Edeb
"Ey o iman etmiş olanlar, "Râ'inâ" demeyin ve fakat "Unzurnâ" deyin ve işitin (kulak verin, dinleyin). Elbette kafirlere son derecede şiddetli acı veren bir azap vardır." (el-Bakara Sûresi, 104)
Müminler Hz. Peygamber'e nasıl hitap etmeliler? Hz. Peygamber'e seslendiklerinde, O'nunla konuştuklarında, O'ndan bir şey isteyeceklerinde hangi edeb kurallarına riayet etmeliler? İşte bu âyet-i kerime Hz. Peygamber'le ümmeti arasındaki ilişkilerden konuşma ilişkisini düzenleyen ve o zamanda gerek müminlerden, gerek gayr-ı müslimlerden -özellikle de Yahudilerden- vaki olan edebe aykırı muamelelerden sakındırmak üzere inmiş bir âyet-i kerimedir ve İslam Tarihinde Protokol İlmi'nin temellerinden birini teşkil etmektedir.
Rivayete göre Yahudiler, Hz. Peygamber'le karşılaştıklarında "Bizi gözet, bize istifade edeceğimiz bir şeyler söyle" anlamında "Ey Muhammed Râ'inâ" derlermiş. Ancak "Râ'inâ" derken ayn harfinin kesresini uzatarak "Râ'înâ" şeklinde telaffuz ederlermiş. Bir rivayete göre bu kelime onların dilinde sövme (küfür) ifade eden bir kelimeymiş. Kaldı ki küfür anlamı olmasa dahi Arapça'da bu kelimenin bu şekilde telaffuzu onun anlamını "bizim çobanımız" şeklinde değiştirmekte olduğundan yine de hitap edileni bir şekilde aşağılama olmakta, konuşmada edeb sınırları dışına çıkılmaktadır.
İşte bunun için müminler, Hz. Peygamber'e hitap ederken O'nun peygamber, kendilerinin de O'nun tâbîleri ve ümmeti olduğunu göz önünde bulundurmaları ve bu duruma uygun kelime ve vasıflarla O'na hitap etmeleri konusunda uyarılmışlardır. Aslında müminler, Yahudilerden böyle edeb dışı bir hitap vaki olmadan önce Hz. Peygamber'e gayet edeble hitap eder ve kelimeyi eğip bükmeden, yanlış anlaşılmaya sebep olmayacak şekilde "Ya Rasûlallah, râ'inâ sem'ake= Ey Allah'ın Rasûlu, bizi gözet, bize istifade edeceğimiz bir şeyler söyle seni dinleyelim" derlermiş. Ancak Yahudilerden vaki olan o alay ve istihfaf dolu telaffuz şekli, müminlerden özellikle dili iyi bilip doğru telaffuz edemeyenlerinin de benzeri bir telaffuzla Hz. Peygamber'e hitapta edebe uygun olmayacak bir hitap ihtimalini akla getirdiği içindir ki müminler, aynı anlamı ifade edecek başka bir hitap tarzına delalet edilmekte ve gerek telaffuzunda, gerek anlamında herhangi bir karışıklığa sebep olmayacak bir kelime ile "unzurnâ" ile Hz. Peygamber'e hitap etmeleri emrolunmaktadır.
Bu âyet-i kerimenin "Elbette kafirlere son derece elem verici bir azap vardır" cümlesi ve tehdidi ile son bulması da manidardır. Buradan açıkça anlaşılmaktadır ki Hz. Peygamber'e, O'nu aşağılayıcı ifadeler bir yana, O'na hakaret şaibesi olan bir lafızla hitap etmek dahi "bir küfür sebebi"dir ve Hz. Peygamber'e böyle edebe aykırı hitap edeni küfre düşürebilir. Ya da sanki âyet-i kerime müminleri uyarmakla birlikte Hz. Peygamber'e bu şekilde edebe aykırı hitabeden Yahudilerin artık "Ehl-i Kitab" olma ayrıcalığını kaybedip "kafirler" olduklarını tescil etmekte ve bu hitapları sebebiyle kafirlerle aynı akıbete uğrayacakları tehdidini ifade etmektedir.
Bugün ise âyet-i kerimedeki Hz. Peygamber'i, O'nun Allah katından getirmiş ve tebliğ etmiş olduğu Kur'ân-ı Kerim ve O'nun mübarek sözleri ve fiillerinden ibaret olan "Sünnet"i temsil etmektedir. Bu yüzdendir ki gerek Kur'ân-ı Kerim, gerekse hadis-i şeriflerin okunduğu yerde Hz. Peygamber'in huzurunda imiş gibi edeble oturmak, O'nu kemal-i edeble dinlemek, O'na kulak vermek, ne dediğini ve insanlığa mesajını anlamaya çalışmak, onları okuyanlara ve anlatanlara da -şahıslarını değil de ifa ettikleri görevi nazar-ı itibara alarak- edebde kusur etmemek gerektir. Bugün bu husuta edebe riayet etmeyenler de bu âyet-i kerimenin tehdidi altında olduklarını unutmamalılar.
Buradan hareketle gerek Hz. Peygamber'in bıraktığı mirasa sahip alimlere, gerekse toplumun işlerini deruhte eden idarecilere de hitapta aynı edeb kurallarının geçerli olduğunu unutmamak gerektir. Bu âyet-i kerimedeki mesajın özü "Hz. Peygamber'in konumu ile ümmetin konumunun eşit olmadığı ve Hz. Peygamber'in ifa ettiği görev sebebiyle üstünlüğünün kabul ve ikrar edilmesi gerekliliği"dir. Avamdan birisi nasıl Hz. Peygamber'e, sanki arkadaşını çağırır gibi "Ey Muhammed bana baksana!" diye seslenemezse aynı şekilde halktan biri de mesela beldenin valisine "Hey vali bana baksana!" diye hitap edemez, etmemelidir.
Bu adaba riayet insanlar arası ilişkilerde kopukluğu, buğz ve düşmanlığı, memnuniyetsizliği, işlerin zorlaştırılmasını, ihtilafları önlemesi yanında ülfete, muhabbete, uyum ve huzura götüren önemli bir ayrıntıdır ve Kur'ân-ı Kerim'in bu düzenlemesindeki hedef de budur.
Son olarak bu âyet-i kerime ile Hucurat sûresinin 2, 4 ve 5. âyetleri arasındaki ilişkiye de işaret etmeliyiz. Orada da Hz. Peygamber'e, uygunsuz bir vakitte gelip O'nu rahatsız edecek şekilde "Ey Muhammed! Yanımıza çıksana!" diye bağıran (ya da seslenen) bir takım kaba saba bedevîlerin bu davranışları yerilmekte ve müminlerin takvaya ulaşmak istiyorlarsa böyle edebe aykırı davranışlardan sakınmaları, Hz. Peygamber'in huzurunda edeble oturmaları, Efendimiz'le konuşurken kendi aralarında birbirleriyle konuştukları gibi ve bağıra çağıra değil de seslerini biraz alçaltarak kemal-i edeble konuşmaları öğütlenmektedir.
Bunlar, Peygamber-ümmet ilişkisinde ve insanlar arası iletişimde dikkat edilmesi ve uyulması gereken ilahî kurallardır.
Müminler Hz. Peygamber'e nasıl hitap etmeliler? Hz. Peygamber'e seslendiklerinde, O'nunla konuştuklarında, O'ndan bir şey isteyeceklerinde hangi edeb kurallarına riayet etmeliler? İşte bu âyet-i kerime Hz. Peygamber'le ümmeti arasındaki ilişkilerden konuşma ilişkisini düzenleyen ve o zamanda gerek müminlerden, gerek gayr-ı müslimlerden -özellikle de Yahudilerden- vaki olan edebe aykırı muamelelerden sakındırmak üzere inmiş bir âyet-i kerimedir ve İslam Tarihinde Protokol İlmi'nin temellerinden birini teşkil etmektedir.
Rivayete göre Yahudiler, Hz. Peygamber'le karşılaştıklarında "Bizi gözet, bize istifade edeceğimiz bir şeyler söyle" anlamında "Ey Muhammed Râ'inâ" derlermiş. Ancak "Râ'inâ" derken ayn harfinin kesresini uzatarak "Râ'înâ" şeklinde telaffuz ederlermiş. Bir rivayete göre bu kelime onların dilinde sövme (küfür) ifade eden bir kelimeymiş. Kaldı ki küfür anlamı olmasa dahi Arapça'da bu kelimenin bu şekilde telaffuzu onun anlamını "bizim çobanımız" şeklinde değiştirmekte olduğundan yine de hitap edileni bir şekilde aşağılama olmakta, konuşmada edeb sınırları dışına çıkılmaktadır.
İşte bunun için müminler, Hz. Peygamber'e hitap ederken O'nun peygamber, kendilerinin de O'nun tâbîleri ve ümmeti olduğunu göz önünde bulundurmaları ve bu duruma uygun kelime ve vasıflarla O'na hitap etmeleri konusunda uyarılmışlardır. Aslında müminler, Yahudilerden böyle edeb dışı bir hitap vaki olmadan önce Hz. Peygamber'e gayet edeble hitap eder ve kelimeyi eğip bükmeden, yanlış anlaşılmaya sebep olmayacak şekilde "Ya Rasûlallah, râ'inâ sem'ake= Ey Allah'ın Rasûlu, bizi gözet, bize istifade edeceğimiz bir şeyler söyle seni dinleyelim" derlermiş. Ancak Yahudilerden vaki olan o alay ve istihfaf dolu telaffuz şekli, müminlerden özellikle dili iyi bilip doğru telaffuz edemeyenlerinin de benzeri bir telaffuzla Hz. Peygamber'e hitapta edebe uygun olmayacak bir hitap ihtimalini akla getirdiği içindir ki müminler, aynı anlamı ifade edecek başka bir hitap tarzına delalet edilmekte ve gerek telaffuzunda, gerek anlamında herhangi bir karışıklığa sebep olmayacak bir kelime ile "unzurnâ" ile Hz. Peygamber'e hitap etmeleri emrolunmaktadır.
Bu âyet-i kerimenin "Elbette kafirlere son derece elem verici bir azap vardır" cümlesi ve tehdidi ile son bulması da manidardır. Buradan açıkça anlaşılmaktadır ki Hz. Peygamber'e, O'nu aşağılayıcı ifadeler bir yana, O'na hakaret şaibesi olan bir lafızla hitap etmek dahi "bir küfür sebebi"dir ve Hz. Peygamber'e böyle edebe aykırı hitap edeni küfre düşürebilir. Ya da sanki âyet-i kerime müminleri uyarmakla birlikte Hz. Peygamber'e bu şekilde edebe aykırı hitabeden Yahudilerin artık "Ehl-i Kitab" olma ayrıcalığını kaybedip "kafirler" olduklarını tescil etmekte ve bu hitapları sebebiyle kafirlerle aynı akıbete uğrayacakları tehdidini ifade etmektedir.
Bugün ise âyet-i kerimedeki Hz. Peygamber'i, O'nun Allah katından getirmiş ve tebliğ etmiş olduğu Kur'ân-ı Kerim ve O'nun mübarek sözleri ve fiillerinden ibaret olan "Sünnet"i temsil etmektedir. Bu yüzdendir ki gerek Kur'ân-ı Kerim, gerekse hadis-i şeriflerin okunduğu yerde Hz. Peygamber'in huzurunda imiş gibi edeble oturmak, O'nu kemal-i edeble dinlemek, O'na kulak vermek, ne dediğini ve insanlığa mesajını anlamaya çalışmak, onları okuyanlara ve anlatanlara da -şahıslarını değil de ifa ettikleri görevi nazar-ı itibara alarak- edebde kusur etmemek gerektir. Bugün bu husuta edebe riayet etmeyenler de bu âyet-i kerimenin tehdidi altında olduklarını unutmamalılar.
Buradan hareketle gerek Hz. Peygamber'in bıraktığı mirasa sahip alimlere, gerekse toplumun işlerini deruhte eden idarecilere de hitapta aynı edeb kurallarının geçerli olduğunu unutmamak gerektir. Bu âyet-i kerimedeki mesajın özü "Hz. Peygamber'in konumu ile ümmetin konumunun eşit olmadığı ve Hz. Peygamber'in ifa ettiği görev sebebiyle üstünlüğünün kabul ve ikrar edilmesi gerekliliği"dir. Avamdan birisi nasıl Hz. Peygamber'e, sanki arkadaşını çağırır gibi "Ey Muhammed bana baksana!" diye seslenemezse aynı şekilde halktan biri de mesela beldenin valisine "Hey vali bana baksana!" diye hitap edemez, etmemelidir.
Bu adaba riayet insanlar arası ilişkilerde kopukluğu, buğz ve düşmanlığı, memnuniyetsizliği, işlerin zorlaştırılmasını, ihtilafları önlemesi yanında ülfete, muhabbete, uyum ve huzura götüren önemli bir ayrıntıdır ve Kur'ân-ı Kerim'in bu düzenlemesindeki hedef de budur.
Son olarak bu âyet-i kerime ile Hucurat sûresinin 2, 4 ve 5. âyetleri arasındaki ilişkiye de işaret etmeliyiz. Orada da Hz. Peygamber'e, uygunsuz bir vakitte gelip O'nu rahatsız edecek şekilde "Ey Muhammed! Yanımıza çıksana!" diye bağıran (ya da seslenen) bir takım kaba saba bedevîlerin bu davranışları yerilmekte ve müminlerin takvaya ulaşmak istiyorlarsa böyle edebe aykırı davranışlardan sakınmaları, Hz. Peygamber'in huzurunda edeble oturmaları, Efendimiz'le konuşurken kendi aralarında birbirleriyle konuştukları gibi ve bağıra çağıra değil de seslerini biraz alçaltarak kemal-i edeble konuşmaları öğütlenmektedir.
Bunlar, Peygamber-ümmet ilişkisinde ve insanlar arası iletişimde dikkat edilmesi ve uyulması gereken ilahî kurallardır.
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur