Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Âmâ Olanlar Güneşi Çekiştirir
2 posters
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Âmâ Olanlar Güneşi Çekiştirir
Eğer gözler âmâ değilse O’nu mutlaka görür. Eğer şaşı değilse, O’nda hiçbir zaaf bulamaz. Yani O’na kusur izâfe etmeye çalışanlar, aslında kendi acziyet, hata ve noksanlıklarını ifâde etmekten başka bir şey yapmamaktadırlar. Tarih, kavimlerin kendi peygamberlerine yaptıkları iğrenç suçlama ve zulümlerle doludur. Zîrâ peygamberlerin tebliğ ettiği ilâhî hakikatler, kimi insanların nefsânî arzularına uymadığı için onlar bu güzelliklerden rahatsız oluyorlardı. Bu yüzden onlar da yaşadıkları nefsânî hayâtın normal ve meşrû kabul edilmesini sağlamak maksadıyla kendi zaaf ve çirkinliklerini peygamberlere yakıştırmaya çalışıyorlardı. Dolayısıyla bugün de Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e karşı yapılan çirkin iftira kampanyalarının tamamı, gerçekte o yakıştırmaları yapan kimselerin kendi kötü ahlâklarından ve bedbahtlıklarından başka bir şeyi yansıtmamaktadır.
Her varlık, hayatını ancak kendi tab’ına uygun bir mekânda idâme ettirebilir. İnsan da bu kâidenin dışında değildir! Nasıl ki gıdâsı ve teneffüs sahası, çiçek özlerinin içindeki âlem olan bir bal arısını, alıştığı âlemin dışında yaşatmak mümkün değilse, bunun zıddına mizâcı pislikle me’lûf olan bir fareyi de gül bahçesinde barındırmak mümkün değildir. Yüksek ruhlar, hakîkat-i Muhammediye’den akseden füyûzâtla gıdâlandıkları gibi, habîs ve fâsık ruhlar da habâsetle tatmîn olurlar.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sîmâsına bakar; “Aman ne kadar da güzel!” diye hayrân kalırdı. Bu, aslında o aynada kendi iç âlemini müşâhede etmekti. Nitekim Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in:
“Ebû Bekr’in malından istifâde ettiğim kadar başka hiçbir kimsenin malından faydalanmadım…” ifâdesi karşısında, Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- gözyaşları içinde:
“Ben ve malım, yalnızca Sen’in için değil miyiz yâ Rasûlallâh?!.” (İbn Mâce, Mukaddime, 11) demek sûretiyle kendisini her şeyiyle beraber Allâh Rasûlü’ne adadığını ve onda fânî olduğunu göstermiştir. Zîrâ onun iç âlemi, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in ahlâkını aksettiren bir ayna hâline gelmişti.
Öte yandan Allâh ve Rasûlü’nün baş düşmanı Ebû Cehil de o mübârek yüzden tam tersi bir intibâ alır ve ondaki güzellik ve ihtişamdan bîgâne kalırdı. Bu farklılığın sebebi; her ikisinin de âyîne-i Muhammedî’de, kendi hakikatlerini, yani iç âlemlerini görmeleriydi. Zîrâ Peygamberler cilâlı bir ayna gibidir; herkes orada kendi iç âlemini seyreder! Hiçbir ayna da hatır için yalan söylemez ve çirkini güzel, güzeli de çirkin göstermez! Kendisine akseden şey ne ise onu gösterir.
İslâm, Allâh -celle celâlühû-’nun himâyesi altındadır. Bunun içindir ki Kur’ân’a ve Hazret-i Peygamber’e tasallut teşebbüslerinde bulunanların, er-geç ilâhî intikâma dûçâr olacakları muhakkaktır.
Karanlık dünyalarında bir yılan gibi çöreklenen, zaman zaman da iz’aç halkaları ile kımıldayan zehirli ağızların ve şuursuz kalemlerin, sînelerinde Peygamber muhabbeti taşıyan temiz dindarları ne kadar rencide ettiği mâlûmdur.
Şunu da iyi bilmelidir ki, Allâh’ın, insanın yaratılışına lutfettiği hakka ve hakîkate temâyül hissiyâtını yok etmek imkânsızdır. Dînsizlik, her ne kadar zulümle yaygınlaştırılmaya çalışılsa da, dînin, rûhî ve vicdânî derinliklere yerleştirilmiş ulvî köklerinin yeşermesine mânî olunamaz. Kulun, Rabb’ine yakınlaşmak ihtiyâcı durdurulamaz. Yaratılıştaki bu ulvî neş’eler önlenemez. Çünkü ilâhî kudret, dîn ihtiyâcı ve Rabb’e yakınlaşmayı, sünnetullâh, yâni Cenâb-ı Hakk’ın değişmez kâideleri olarak takdîr buyurmuştur.
Hazret-i Mevlânâ, hakîkate karşı âmâ kesilen ve ilâhî nûru söndürmek için gayret sarfeden gâfilleri ne güzel tasvir eder:
“Dünyamızı aydınlatan güneşi çekiştirmek, onda kusur aramak, benim iki gözüm de kördür, karanlıktır, çipildir diye kendini çekiştirmek, kendini kötülemektir.”
“Allâh, birisinin perdesini yırtmak, ayıbını ortaya dökmek isterse, onun gönlüne, temiz kişileri kınama isteği verir.”
İnsanlık, bırakın kötülemeyi Hazret-i Peygamber’e şükranını nasıl dile getireceğini düşünmelidir. Zîrâ O’nun doğumundan vefatına kadar insanoğlunun kurtuluş ve hidâyeti için çırpınması karşısında şükran hisleriyle dolmayacak bir gönül, gönül değildir.
Öyle ki, Peygamber Efendimiz’in bizlere muhabbeti, bir annenin ve babanın evlâdına olan muhabbetinden çok daha fazladır. O Peygamber Efendimiz ki; hiçbir beşerin kendisi kadar korkutulmadığını, ezâ ve meşakkat görmediğini, açlığa mâruz bırakılmadığını beyân ediyor. (Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472) Lâkin vicdanı da bundan asla şikâyetçi değil. Fakat ümmetinin çektiği ıztıraplar, O’nun yüreğini yakıyor. O öyle merhametli ve bizi düşünen bir peygamberdir ki, dünyada bizim affımız ve kurtuluşumuz için çırpındığı gibi mahşer günü de Arş’ın altında bizi düşünecek ve secdelere kapanıp bize şefaat etmek için Allâh’a, duası kabul oluncaya kadar gözyaşlarıyla yalvaracaktır…56
Bu şekilde dünyada da âhirette de bize şefaat için çırpınan bir peygambere şükran olarak biz de bugün O’nun arzu ettiği bir mü’min olabilmek ve O’nu candan daha aziz tutarak O’na sevdalı bir gönül olabilmek için çırpınmalı değil miyiz?
Her varlık, hayatını ancak kendi tab’ına uygun bir mekânda idâme ettirebilir. İnsan da bu kâidenin dışında değildir! Nasıl ki gıdâsı ve teneffüs sahası, çiçek özlerinin içindeki âlem olan bir bal arısını, alıştığı âlemin dışında yaşatmak mümkün değilse, bunun zıddına mizâcı pislikle me’lûf olan bir fareyi de gül bahçesinde barındırmak mümkün değildir. Yüksek ruhlar, hakîkat-i Muhammediye’den akseden füyûzâtla gıdâlandıkları gibi, habîs ve fâsık ruhlar da habâsetle tatmîn olurlar.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in sîmâsına bakar; “Aman ne kadar da güzel!” diye hayrân kalırdı. Bu, aslında o aynada kendi iç âlemini müşâhede etmekti. Nitekim Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in:
“Ebû Bekr’in malından istifâde ettiğim kadar başka hiçbir kimsenin malından faydalanmadım…” ifâdesi karşısında, Hazret-i Ebû Bekir -radıyallâhu anh- gözyaşları içinde:
“Ben ve malım, yalnızca Sen’in için değil miyiz yâ Rasûlallâh?!.” (İbn Mâce, Mukaddime, 11) demek sûretiyle kendisini her şeyiyle beraber Allâh Rasûlü’ne adadığını ve onda fânî olduğunu göstermiştir. Zîrâ onun iç âlemi, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in ahlâkını aksettiren bir ayna hâline gelmişti.
Öte yandan Allâh ve Rasûlü’nün baş düşmanı Ebû Cehil de o mübârek yüzden tam tersi bir intibâ alır ve ondaki güzellik ve ihtişamdan bîgâne kalırdı. Bu farklılığın sebebi; her ikisinin de âyîne-i Muhammedî’de, kendi hakikatlerini, yani iç âlemlerini görmeleriydi. Zîrâ Peygamberler cilâlı bir ayna gibidir; herkes orada kendi iç âlemini seyreder! Hiçbir ayna da hatır için yalan söylemez ve çirkini güzel, güzeli de çirkin göstermez! Kendisine akseden şey ne ise onu gösterir.
İslâm, Allâh -celle celâlühû-’nun himâyesi altındadır. Bunun içindir ki Kur’ân’a ve Hazret-i Peygamber’e tasallut teşebbüslerinde bulunanların, er-geç ilâhî intikâma dûçâr olacakları muhakkaktır.
Karanlık dünyalarında bir yılan gibi çöreklenen, zaman zaman da iz’aç halkaları ile kımıldayan zehirli ağızların ve şuursuz kalemlerin, sînelerinde Peygamber muhabbeti taşıyan temiz dindarları ne kadar rencide ettiği mâlûmdur.
Şunu da iyi bilmelidir ki, Allâh’ın, insanın yaratılışına lutfettiği hakka ve hakîkate temâyül hissiyâtını yok etmek imkânsızdır. Dînsizlik, her ne kadar zulümle yaygınlaştırılmaya çalışılsa da, dînin, rûhî ve vicdânî derinliklere yerleştirilmiş ulvî köklerinin yeşermesine mânî olunamaz. Kulun, Rabb’ine yakınlaşmak ihtiyâcı durdurulamaz. Yaratılıştaki bu ulvî neş’eler önlenemez. Çünkü ilâhî kudret, dîn ihtiyâcı ve Rabb’e yakınlaşmayı, sünnetullâh, yâni Cenâb-ı Hakk’ın değişmez kâideleri olarak takdîr buyurmuştur.
Hazret-i Mevlânâ, hakîkate karşı âmâ kesilen ve ilâhî nûru söndürmek için gayret sarfeden gâfilleri ne güzel tasvir eder:
“Dünyamızı aydınlatan güneşi çekiştirmek, onda kusur aramak, benim iki gözüm de kördür, karanlıktır, çipildir diye kendini çekiştirmek, kendini kötülemektir.”
“Allâh, birisinin perdesini yırtmak, ayıbını ortaya dökmek isterse, onun gönlüne, temiz kişileri kınama isteği verir.”
İnsanlık, bırakın kötülemeyi Hazret-i Peygamber’e şükranını nasıl dile getireceğini düşünmelidir. Zîrâ O’nun doğumundan vefatına kadar insanoğlunun kurtuluş ve hidâyeti için çırpınması karşısında şükran hisleriyle dolmayacak bir gönül, gönül değildir.
Öyle ki, Peygamber Efendimiz’in bizlere muhabbeti, bir annenin ve babanın evlâdına olan muhabbetinden çok daha fazladır. O Peygamber Efendimiz ki; hiçbir beşerin kendisi kadar korkutulmadığını, ezâ ve meşakkat görmediğini, açlığa mâruz bırakılmadığını beyân ediyor. (Tirmizî, Kıyâmet, 34/2472) Lâkin vicdanı da bundan asla şikâyetçi değil. Fakat ümmetinin çektiği ıztıraplar, O’nun yüreğini yakıyor. O öyle merhametli ve bizi düşünen bir peygamberdir ki, dünyada bizim affımız ve kurtuluşumuz için çırpındığı gibi mahşer günü de Arş’ın altında bizi düşünecek ve secdelere kapanıp bize şefaat etmek için Allâh’a, duası kabul oluncaya kadar gözyaşlarıyla yalvaracaktır…56
Bu şekilde dünyada da âhirette de bize şefaat için çırpınan bir peygambere şükran olarak biz de bugün O’nun arzu ettiği bir mü’min olabilmek ve O’nu candan daha aziz tutarak O’na sevdalı bir gönül olabilmek için çırpınmalı değil miyiz?
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Âmâ Olanlar Güneşi Çekiştirir
“Dünyamızı aydınlatan güneşi çekiştirmek, onda kusur aramak, benim iki gözüm de kördür, karanlıktır, çipildir diye kendini çekiştirmek, kendini kötülemektir.”
“Allâh, birisinin perdesini yırtmak, ayıbını ortaya dökmek isterse, onun gönlüne, temiz kişileri kınama isteği verir.”
“Allâh, birisinin perdesini yırtmak, ayıbını ortaya dökmek isterse, onun gönlüne, temiz kişileri kınama isteği verir.”
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur