Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Zemm ve gıybet,
+2
MINE
aytendeniz
6 posters
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Haftanın Konusu
1 sayfadaki 1 sayfası
Zemm ve gıybet,
kardeşlerim bu haftanın konusu Zemm ve gıybet, olsun .maalesef zaman zaman hepimizin bu çirkef işi yaptıgımız vakidir .. öncelikle kendi nefsime ders olur umuduyla....
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, "Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?..." (Hucurat, 12) ayetinin tefsirini şu şekilde yapmış; ayetin altı derecede gıybetten nasıl men ettiğini şöyle anlatmıştır:
اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا
"Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?" (Hucurat, 12)
Ayetinde, altı derece zemmi (kötülemeyi) zemmeder; gıybetten altı mertebe şiddetle zecreder (men eder). Şu ayet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu (yöneldiği) vakit, manası gelecek tarzda oluyor; şöyle ki: Malûmdur;
Ayetin başındaki hemze, sormak [اَيَا] manasındadır. O sormak manası, su gibi ayetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-i zımnî (gizli bir hüküm) var.
Birincisi, hemze ile der:
"Âyâ (acaba), suâl ve cevab mahalli (yeri) olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin bir şey'i anlamıyor?"
İkincisi, يُحِبُّ (sever) lafzıyla der:
"Âyâ, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur (nefret edilen) bir işi sever?
Üçüncüsü, اَحَدُكُمْ (sizden biriniz) kelimesiyle der:
"Cemaatten hayatını alan hayat-ı ictimaiye (toplum hayatı) ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?"
Dördüncüsü, اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ (et yemek) kelâmıyla der:
"İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz?"
Beşincisi, اَخِيهِ (kardeşinin) kelimesiyle der:
"Hiç rikkat-i cinsiyeniz (cinsî şefkat), hiç sıla-i rahminiz (hısım akraba ziyareti) yok mu ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi azanızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?"
Altıncısı, مَيْتًا (ölü olarak) kelâmıyla der:
"Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?"
Demek şu ayetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delaletiyle;
Zemm ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur (ayıplanmış).
Gıybet, ehl-i adavet ve hased ve inadın en çok isti’mal ettikleri (kullandıkları) alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip isti’mal etmez.
Nasıl, meşhur bir zât demiş:
اُكَبِّرُ نَفْسِي عَنْ جَزَائٍ بِغِيْبَةٍ فَكُلُّ اِغْتِيَابٍ جَهْدُ مَنْ لَا لَهُ جَهْدٌ
Yani: Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi (kendimi) yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır. (Mektubat)
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, "Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?..." (Hucurat, 12) ayetinin tefsirini şu şekilde yapmış; ayetin altı derecede gıybetten nasıl men ettiğini şöyle anlatmıştır:
اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا
"Sizden bir kimse, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?" (Hucurat, 12)
Ayetinde, altı derece zemmi (kötülemeyi) zemmeder; gıybetten altı mertebe şiddetle zecreder (men eder). Şu ayet bilfiil gıybet edenlere müteveccih olduğu (yöneldiği) vakit, manası gelecek tarzda oluyor; şöyle ki: Malûmdur;
Ayetin başındaki hemze, sormak [اَيَا] manasındadır. O sormak manası, su gibi ayetin bütün kelimelerine girer. Her kelimede bir hükm-i zımnî (gizli bir hüküm) var.
Birincisi, hemze ile der:
"Âyâ (acaba), suâl ve cevab mahalli (yeri) olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin bir şey'i anlamıyor?"
İkincisi, يُحِبُّ (sever) lafzıyla der:
"Âyâ, sevmek ve nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur (nefret edilen) bir işi sever?
Üçüncüsü, اَحَدُكُمْ (sizden biriniz) kelimesiyle der:
"Cemaatten hayatını alan hayat-ı ictimaiye (toplum hayatı) ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?"
Dördüncüsü, اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ (et yemek) kelâmıyla der:
"İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşınızı diş ile parçalamayı yapıyorsunuz?"
Beşincisi, اَخِيهِ (kardeşinin) kelimesiyle der:
"Hiç rikkat-i cinsiyeniz (cinsî şefkat), hiç sıla-i rahminiz (hısım akraba ziyareti) yok mu ki, böyle çok cihetlerle kardeşiniz olan bir mazlumun şahs-ı manevîsini insafsızca dişliyorsunuz? Ve hiç aklınız yok mu ki, kendi azanızı kendi dişinizle divane gibi ısırıyorsunuz?"
Altıncısı, مَيْتًا (ölü olarak) kelâmıyla der:
"Vicdanınız nerede? Fıtratınız bozulmuş mu ki, en muhterem bir halde bir kardeşinize karşı, etini yemek gibi en müstekreh bir işi yapıyorsunuz?"
Demek şu ayetin ifadesiyle ve kelimelerin ayrı ayrı delaletiyle;
Zemm ve gıybet, aklen ve kalben ve insaniyeten ve vicdanen ve fıtraten ve milliyeten mezmumdur (ayıplanmış).
Gıybet, ehl-i adavet ve hased ve inadın en çok isti’mal ettikleri (kullandıkları) alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip isti’mal etmez.
Nasıl, meşhur bir zât demiş:
اُكَبِّرُ نَفْسِي عَنْ جَزَائٍ بِغِيْبَةٍ فَكُلُّ اِغْتِيَابٍ جَهْدُ مَنْ لَا لَهُ جَهْدٌ
Yani: Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi (kendimi) yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır. (Mektubat)
Geri: Zemm ve gıybet,
bende haftanin konusuna kucuk bir hikayeyle katilayim...Baskalarinin eksIk ve zaaflarini arkalarindan anlatmayi aliskanlik haline getiren bir giybetci adam, cevresindeki bir maneviyat buyugunun de giybetini yapmaktan cekinmiyordu.
Bu yuzden de giybetciyi cevrede kimse sevmiyordu. Fakat gonul insani buyuk zat, giybetci huzuruna geldiginde hep iltifat ediyor ; "Gel bakalim benim sevgili ortagim!" diyerek karsiliyordu. Bu iltifat giybetci adami insafa getirdi ; "Ben bu zatin surada burada aleyhinde konustugum halde o bana hep iltifatta bulunuyor, bundan sonra aleyhinde konusmamaliyim." diye karar aldi. Ne var ki, bu karardan sonra o zatin huzuruna vardiginda eskiden gordugu iltifati artik goremez oldu. "Gel bakalim benim ortagim!" gibi iltifatlarla bas koseye cagirmiyordu. Bunun sebebini merak ederek bir gun sordu : "Efendi hazretleri, bize gosterdiginiz iltifati artik gostermiyorsunuz, eski muhabbet kalmadi gibi geliyor bana. Sebebi nedir acaba?"
Maneviyat buyugu tebessum ederek acikladi, iltifat eksIkliginin sebebini : "Eskiden bir ticari ortakligimiz vardi. Simdilerde o ortaklik bitti; iltifat da gitti."
"Ne ortakligi? Ben oyle bir ortakligin farkinda degilim." deyince de su aciklamayi yapti buyuk zat : "Cunku; sen surada burada benim aleyhimde konusuyordun; bu sozlerini bana getirenlere karsi ben de giybetine giybetle karsilik vermemeye gayret ediyor, sabretmeyi tercih ediyordum. Bu sabrimin karsiligi olarak benim gunahlarim senin defterine, senin sevaplarin da benim defterime yaziliyordu. Boyle bir ticari ortakligimiz olusmustu seninle. Simdilerde ise sen benim aleyhimde artik konusmuyor, giybetimi yapmiyorsun, bu sebeple senin sevaplarin bana, benim gunahlarim da sana yazilmiyor. Boylece ortakligimiz bitmis bulunuyor, iltifata gerek kalmiyor..."
Giybetci adam dusunmeye basladi : "Sahiden giybetcinin durumu boyle mi?" diye usteleyince maneviyat buyugu aciklamasina su misali de ilave etti :
"Imam-i Sarani Hazretleri diyor ki : Ben ille de birinin giybetini yapacak olsam once anamin babamin giybetini yapardim. Cunku giybet yapan insan, once kendi sevaplarini giybetini yaptigi adama bagislamis olur, sonra da onun gunahlarini kendi uzerine yuklenmis sayilir. Ben ise once anama babama sevaplarimi bagislamak ister, sonra onlarin gunahlarini yuklenmeyi tercih ederdim!"
Dusunmeye baslayan giybetcinin akli basina geldi de dedi ki : "Madem durum boyle. Bundan sonra ben kimsenin giybetini yapmayacagim; ama herkes benim giybetimi yapabilir, varsa giybetimi yapacak buyursun yapsin. Boyle bir ortakliga ben hazirim..."
Hic dusundunuz mu? Sizin de boyle bir ortakliginiz var mi?.. Size sevabini veren, sizin de gunahinizi alan. Yoksa siz giybete giybetle karsilik veriyor, hemen odesiyor musunuz?..
Bu yuzden de giybetciyi cevrede kimse sevmiyordu. Fakat gonul insani buyuk zat, giybetci huzuruna geldiginde hep iltifat ediyor ; "Gel bakalim benim sevgili ortagim!" diyerek karsiliyordu. Bu iltifat giybetci adami insafa getirdi ; "Ben bu zatin surada burada aleyhinde konustugum halde o bana hep iltifatta bulunuyor, bundan sonra aleyhinde konusmamaliyim." diye karar aldi. Ne var ki, bu karardan sonra o zatin huzuruna vardiginda eskiden gordugu iltifati artik goremez oldu. "Gel bakalim benim ortagim!" gibi iltifatlarla bas koseye cagirmiyordu. Bunun sebebini merak ederek bir gun sordu : "Efendi hazretleri, bize gosterdiginiz iltifati artik gostermiyorsunuz, eski muhabbet kalmadi gibi geliyor bana. Sebebi nedir acaba?"
Maneviyat buyugu tebessum ederek acikladi, iltifat eksIkliginin sebebini : "Eskiden bir ticari ortakligimiz vardi. Simdilerde o ortaklik bitti; iltifat da gitti."
"Ne ortakligi? Ben oyle bir ortakligin farkinda degilim." deyince de su aciklamayi yapti buyuk zat : "Cunku; sen surada burada benim aleyhimde konusuyordun; bu sozlerini bana getirenlere karsi ben de giybetine giybetle karsilik vermemeye gayret ediyor, sabretmeyi tercih ediyordum. Bu sabrimin karsiligi olarak benim gunahlarim senin defterine, senin sevaplarin da benim defterime yaziliyordu. Boyle bir ticari ortakligimiz olusmustu seninle. Simdilerde ise sen benim aleyhimde artik konusmuyor, giybetimi yapmiyorsun, bu sebeple senin sevaplarin bana, benim gunahlarim da sana yazilmiyor. Boylece ortakligimiz bitmis bulunuyor, iltifata gerek kalmiyor..."
Giybetci adam dusunmeye basladi : "Sahiden giybetcinin durumu boyle mi?" diye usteleyince maneviyat buyugu aciklamasina su misali de ilave etti :
"Imam-i Sarani Hazretleri diyor ki : Ben ille de birinin giybetini yapacak olsam once anamin babamin giybetini yapardim. Cunku giybet yapan insan, once kendi sevaplarini giybetini yaptigi adama bagislamis olur, sonra da onun gunahlarini kendi uzerine yuklenmis sayilir. Ben ise once anama babama sevaplarimi bagislamak ister, sonra onlarin gunahlarini yuklenmeyi tercih ederdim!"
Dusunmeye baslayan giybetcinin akli basina geldi de dedi ki : "Madem durum boyle. Bundan sonra ben kimsenin giybetini yapmayacagim; ama herkes benim giybetimi yapabilir, varsa giybetimi yapacak buyursun yapsin. Boyle bir ortakliga ben hazirim..."
Hic dusundunuz mu? Sizin de boyle bir ortakliginiz var mi?.. Size sevabini veren, sizin de gunahinizi alan. Yoksa siz giybete giybetle karsilik veriyor, hemen odesiyor musunuz?..
MINE- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 344
Puanı : 276
Teşekkür : 36
Kayıt tarihi : 02/11/10
Yaş : 49
Nerden : GREECE
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Zemm ve gıybet,
Arkadaşlar,
çok güzel bir konu başlığı bulmuşsunuz ayten kardeşim
ve gıybet konusundaki bilgilerini sunarak nasiplenmemize vesile olan arkadaşlardan da
Acizane bende bu konuda yettiği kadar olan bilgimle fikirlerimi öğrendiklerimi paylaşmak isterim biizniAllah.
Maalesef kimi zaman hepimizin hataya düştüğü bir durum bu gıybet.Rabbim affetsin
Bildiğimiz gibi devrimiz artık ahir zamandır, zahmet zamanıdır. Bundan dolayı iman kurtarmak için çok gayret sarf edilmelidir. Bugün insanların büyük çoğunluğu ne yazıkki Allah’a (c.c) sırtını dönmüş,dünya telaşına kapılmış, emrini dinlememekte, namaz ve oruç gibi ibadetleri yapmamaktadır.
Tersine devamlı gıybet, dedikodu, söz gezdirme ve fesatlıkla uğraşmaktadırlar.
İslam’ın sadece adı kalmış nerdeyse kafir ve müslüman arasında pek bir fark kalmamış ne yazık ki.
Bunu yapanlar eğer gerçek müslüman olsalardı imanları sağlam olur ve bu iman onları Allah’ın emrine uymamaktan sakındırırdı.
Ben Allah’ı (c.c) seviyorum diyen kimse O’nun emrine uyar,Ondan korkar,O'nun yolundan gider ve Peygamberimiz(s.a.v)Efendimizin yoluna uygun hareket eder.
Eğer böyle yapmıyorsa yalancı olup samimi değildir, imanın esası itikada dayanır. İtikadı olmayanın imanı yoktur.
Makbul olan kamil iman, insan günah işleyeceği zaman ona engel olan imandır.
Harama bakmayı, gıybet etmeyi, zulüm ve hakaret etmeyi engelleyen hep kamil imandır.
Birde şu var arkadaşlar,insanın arkadaş seçimleri de önemlidir hangi yolda gittiğine bakması için,murakabe için.
''Senin dindarlığını artıran dost,her karşılaştığında eline bir altın bırakan dost dan daha hayırlıdır'' demiş Bilal Bin Saad Hz(r.a)
Güllerin Efendisi biricik Sevgilisi,Rabbimizin gözbebeği Fahr-i Kainat Sultanımız(s.a.v) ise şöyle buyurmuş
''Yarın bana gelmeyi(yani ümmetim olmayı) arzu eden,bugün elini ve dilini lüzumsuz şeylerden çeksin''
Birde çok sevdiğim bir söz var şöyle der''Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez''.
Rabbim çok konuşup boş konuşarak ve konuştuklarımızla günah işleyerek sayılı verdiği nefesi ziyan edip,bir dirhem hasletimiz varsa gıybet ve diğer günahlarımızın önüne geçerek,az konuşup,doğruları konuşup,öz konuşup,halis hasletler kazanmamızı nasip eylediklerinden etsin hepimizi
Zira Peygamberimiz(s.av.)''Sohbet de Nefsinden konuşan bizden değildir'' diye buyurmuş
Acizane paylaşımım bukadar
Selam ve Dua ile..
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
çok güzel bir konu başlığı bulmuşsunuz ayten kardeşim
ve gıybet konusundaki bilgilerini sunarak nasiplenmemize vesile olan arkadaşlardan da
Acizane bende bu konuda yettiği kadar olan bilgimle fikirlerimi öğrendiklerimi paylaşmak isterim biizniAllah.
Maalesef kimi zaman hepimizin hataya düştüğü bir durum bu gıybet.Rabbim affetsin
Bildiğimiz gibi devrimiz artık ahir zamandır, zahmet zamanıdır. Bundan dolayı iman kurtarmak için çok gayret sarf edilmelidir. Bugün insanların büyük çoğunluğu ne yazıkki Allah’a (c.c) sırtını dönmüş,dünya telaşına kapılmış, emrini dinlememekte, namaz ve oruç gibi ibadetleri yapmamaktadır.
Tersine devamlı gıybet, dedikodu, söz gezdirme ve fesatlıkla uğraşmaktadırlar.
İslam’ın sadece adı kalmış nerdeyse kafir ve müslüman arasında pek bir fark kalmamış ne yazık ki.
Bunu yapanlar eğer gerçek müslüman olsalardı imanları sağlam olur ve bu iman onları Allah’ın emrine uymamaktan sakındırırdı.
Ben Allah’ı (c.c) seviyorum diyen kimse O’nun emrine uyar,Ondan korkar,O'nun yolundan gider ve Peygamberimiz(s.a.v)Efendimizin yoluna uygun hareket eder.
Eğer böyle yapmıyorsa yalancı olup samimi değildir, imanın esası itikada dayanır. İtikadı olmayanın imanı yoktur.
Makbul olan kamil iman, insan günah işleyeceği zaman ona engel olan imandır.
Harama bakmayı, gıybet etmeyi, zulüm ve hakaret etmeyi engelleyen hep kamil imandır.
Birde şu var arkadaşlar,insanın arkadaş seçimleri de önemlidir hangi yolda gittiğine bakması için,murakabe için.
''Senin dindarlığını artıran dost,her karşılaştığında eline bir altın bırakan dost dan daha hayırlıdır'' demiş Bilal Bin Saad Hz(r.a)
Güllerin Efendisi biricik Sevgilisi,Rabbimizin gözbebeği Fahr-i Kainat Sultanımız(s.a.v) ise şöyle buyurmuş
''Yarın bana gelmeyi(yani ümmetim olmayı) arzu eden,bugün elini ve dilini lüzumsuz şeylerden çeksin''
Birde çok sevdiğim bir söz var şöyle der''Herkes insanlığı değiştirmeyi düşünür ama hiç kimse önce kendini değiştirmeyi düşünmez''.
Rabbim çok konuşup boş konuşarak ve konuştuklarımızla günah işleyerek sayılı verdiği nefesi ziyan edip,bir dirhem hasletimiz varsa gıybet ve diğer günahlarımızın önüne geçerek,az konuşup,doğruları konuşup,öz konuşup,halis hasletler kazanmamızı nasip eylediklerinden etsin hepimizi
Zira Peygamberimiz(s.av.)''Sohbet de Nefsinden konuşan bizden değildir'' diye buyurmuş
Acizane paylaşımım bukadar
Selam ve Dua ile..
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
ZÜMRÜT- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 1882
Puanı : 1360
Teşekkür : 73
Kayıt tarihi : 29/09/10
Geri: Zemm ve gıybet,
En KOLAY yapılan, BÜYÜK günahlardan birisidir GIYBET..! Rabbim (c.c.) muhafaza buyursun cümlemizi..
Geri: Zemm ve gıybet,
Gercekten insanin aliskanlik haline getirdigi bir günah, alistiktan sonra istemessen bile agzindan ciki veriyo Rabbim islah etsin,
mahser- Özel Üye
-
Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 542
Puanı : 281
Teşekkür : 42
Kayıt tarihi : 24/10/10
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Haftanın Konusu
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur