Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Lâ ve İllâ...
2 posters
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Yüce Yaradanımız Allah (c.c.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Lâ ve İllâ...
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Lâ ve İllâ...
Bu, bir zihin disiplinidir.
Tarifin tarifi, tam da bu zihin disiplini ile bağlantılıdır.
Tarif, Bir şeyi efradını cami, ağyarını mani bir şekilde çerçeveleme işidir.
Yani içinde olmayanları dışarda bırakmak, içinde olanların tamamını da ihtiva etmek üzere sınırları belirlemektir tarif.
Kuran, İslamın en temel inanç umdesinde bize bu zihni disiplini kazandırır.
Lâ, zihni tüm olmazlardan ayıklama eylemidir.
Ve İllâ ayıklanan ve pirü pak hale gelen zihin zeminini, en temel gerçeği dikme eylemidir.
Lâ ile İllâ, zihinde belli merhalelerde var olması gereken duraklardır.
Hep Lâ ile gidemezsiniz. Hep Lâ ile gitmek her şeyi yoksamaktır.
Lâdan illâya vardığında zihin, gerçek itminana erer.
Lâ ile İllânın, en yakın ve en net kullanımını, kelime-i tevhidde buluruz.
-Lâ ilâhe illallah.
Buradaki kullanımı ile değerlendirsek, sanki bu iki kelimeciğin, birbiri ile yanyana durmak için yaratılmış olduğunu düşünürüz.
Belki de o yüzden İslam, bu dört kelimeye en temel inanç dokusunu sığdırmıştır.
Lâ ve İllânın bu kadar müessir kullanılabildiği başka bir yer var mıdır, bilinmez.
Lânın bu kadar yok sayıcı bir hüviyet kazandığı, İllânın da bu kadar büyük bir varlık ikrarını seslendirdiği, ve kullanılışında bu kadar hayati nitelik kazandığı başka bir yer var mı, bilinmez.
Lâ ilâhede, İlah yoktur diyorsunuz. Bu çok ağır bir hüküm. Burada kalınamaz. Lâyı buradaki rolüyle kalıcı kıldığınızda, zihin dünyanız çöküşe gider. İlahsız bir dünya idraki imkansızdır.
Ama, Allahın varlığını ve tekliğini, başka hiçbir ihtimale imkan vermeyecek bir netlikte, berraklıkta ortaya koymak için de, önce �külli bir yoksama�, ama ardından en net biçimde bir varlık ikrarı� gelmiştir.
Varlığın ikrarını en kararlı niteliğe kavuşturmak için külli yoksama bir zihni vasıta olarak devreye sokulmuştur.
Buradan bakılınca, �Kelime-i tevhidin manası, �Allah�tan başka ilah yoktur� şeklinde mi anlaşılmalıdır?� sorusu sorulabilir.
Bu ifadelendiriş şekli, yanlış değildir. Ama dikkat edilirse �Lâ� üzerine kurulu bir ifadelendirmedir bu.
Oysa, kelime-i tevhiddeki asıl vurgu �illâ� üzerinedir. �İlahın yokluğu�, �Ancak Allah�ın var olduğu�nu ifade için söylenmiştir. Onun için belki doğru anlamı, Türkçede biraz sakil görünse de �Başka ilah yoktur, ancak Allah vardır� şeklinde ifade etmek gerekmektedir. Onun için zikirlerde ya �Lâilâhe illallah� tarzında bütün kelime-i tevhidin tekrarı yapılır ya da �İlalllah� tarzında sadece ikinci kısmın tekrarı, ama mesela sadece birinci kısımla, yani �Lâ ilâhe� diyerek asla zikir yapılamaz.
Ama bu, �Lâ�yı anlamsız kılmıyor, ya da fonksiyonunu azaltmıyor.
Aksine, �Lâ� ile bir zihni arınma eylemi gerçekleştiriyorsunuz.
İhtimalleri sıfırlıyor ve büyük gerçeğe zemin hazırlıyorsunuz.
Tabii ki, �Gerçek tevhid� eğitiminde, �Lâ�nın, gerçek bir zihni arınmayı sağlaması öngörülmüştür.
Bunun için de, insan için, �ilah� konumuna getirilme riski taşıyan her şeyin farkında olunması ve �Lâ� derken, bütün o zihni tortuların silinmesi gerekiyor.
Kur�an, insanların �ilah� diye tapındıkları şeylere işaret eder ve bunlara karşı kelime-i tevhid bilincini ikame etmek ister.
-Hevanın � nefsi arzuların tanrılaştırılması mesela...
-Tağut diye nitelenen, Allah�a karşı güç iddiasında bulunan tüm güç odaklarının tanrılaştırılması mesela...
-Din adamlarının, ruhbanın, helali haram haramı helal kılmalarını kabul tarzında tanrılaştırılması mesela...
-Taşın, ağacın, güneşin, ayın tanrılaştırılması mesela...
-Siyasi liderlerin kendilerini tanrılaştırması ya da başkalarının onlarda tanrılık gücü bulunduğuna inanması mesela...
-Malın � mülkün tanrılaştırılması mesela...
-Evladü ıyalin, sevilen bir kimsenin Allah�ın emir ve yasaklarını ihlale yöneltecek sevgi- saygı mahalline oturtularak tanrılaştırılması mesela...
İslam, tüm bunlara, ve belki buradaki �ilahlaştırma� damarını taşıyan her şeye �Lâ� denmesini istiyor. Buradaki �ilahlaştırma damarı�nın farkında olmak, ayrı bir tevhid şuurunu gerekli kılıyor.
Buradaki �ilahlaştırma damarı� dediğimiz şeyin de doğru anlaşılması gerekiyor. Denebilir ki, insan, kendi kendini mabud yerine koyup karşısında secdeye varmaz, ya da ruhbanı karşısına alıp tapınmaz, ya da mala mülke secde etmez, öyleyse tanrılaştırma nedir?
Tanrılaştırma, tüm bunları, Allah�ın bildirdiği sınırları aşmak için vesile olarak kullanmak demektir. �İlahlaştırma damarı� dediğimizde, işte bunun idrak edilmesi ve �Lâ çizgisi�nin bunun üstüne çekilmesi gerekir.
O yüzden, dil ile bin kere �Lâ ilâhe� dendiği halde, kalbimizde ve hayatımızda nefsin diktiği putlar varlığını sürdürüyorsa, �Lâ� hükmünü icra etmiyor, yani ilahları silip süpürmüyor demektir.
Şunu da söylemek mümkün ki, kalbimiz, �İllallah� bilincine kenetlenmiş değilse, �Lâ ilâhe�yi bilinçli bir tasfiye mekanizmasına dönüştürmek mümkün değildir.
Dünyada bir çok insan, hep �Lâ ilâhe� diyerek, yani bütün kudretleri, bu arada Allah�ın varlığını da nefyederek yaşıyor olabilir. Mesela, yoğunlukla entellektüelleri etkileyen agnostisizm � bilinmezcilik diye ifade edilen felsefi akım, evet, tanrı diye tapınılan şeylere inanmıyor ama, �Allah�a inanç� noktasına da gelemiyor, �Ben bilemem� de takılıp kalıyor. Oysa, bir Yaratıcı�nın, yani Allah�ın varlığını bilmek gerekiyor. O�nun varlığını idrak edemeyen bir zihni, İslam, koordinatları tebellür etmiş bir zihin dünyası olarak kabul etmiyor. Bir düşünce adamı bu çağdaş sapkınlığı �La�cı entellektüeller� olarak tanımlıyor. Yani her şeye �Lâ� diyen ama bir türlü �İllâ�ya gelemeyen bir zihin dünyası...
Kur�an, bu �nefy ve ispat � yoksama ve varlığı ikrar� mekanizmasını, mü�min bilincini inşada çok sık ve çok farklı terkipler halinde kullanmaktadır.
�İyyake na�büdü...
Ve
İyyake nesteiyn.�
�Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz.�
Bu da �Lâ�sı ve �illâ�sı, �İyyake� zarfında mündemiç kılınmış bir nefy ü ispat terkibidir.
�İlahlığa soyunacak başka varlıklara değil, ancak Sana...� (Fatiha, 4)
�Vema halaktü�l-cinne ve�l-inse illa li ya�büduun�
�Cinleri ve insanları başka hiçbir sebeple değil, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.�
Bu ayette de �Lâ�nın yerini nefy � olumsuzluk edatı olarak �Ma�almış. Ama sonunda yine �İllâ� gelmiş.
Olumsuzluklardan arınma ve Hakk�ın ikamesi...
Müslüman, kelime-i tevhidin düşünce disiplinini gerçek manada hazmedebilirse, bu, hayatın bütün alanlarında hakikatin ikamesinde müessir bir vasıta olacaktır. Ne mutlu tevhid bilincini zihnine kazıyana
Lâ ve İllâ...
Bu, bir zihin disiplinidir.
Tarifin tarifi, tam da bu zihin disiplini ile bağlantılıdır.
Tarif, Bir şeyi efradını cami, ağyarını mani bir şekilde çerçeveleme işidir.
Yani içinde olmayanları dışarda bırakmak, içinde olanların tamamını da ihtiva etmek üzere sınırları belirlemektir tarif.
Kuran, İslamın en temel inanç umdesinde bize bu zihni disiplini kazandırır.
Lâ, zihni tüm olmazlardan ayıklama eylemidir.
Ve İllâ ayıklanan ve pirü pak hale gelen zihin zeminini, en temel gerçeği dikme eylemidir.
Lâ ile İllâ, zihinde belli merhalelerde var olması gereken duraklardır.
Hep Lâ ile gidemezsiniz. Hep Lâ ile gitmek her şeyi yoksamaktır.
Lâdan illâya vardığında zihin, gerçek itminana erer.
Lâ ile İllânın, en yakın ve en net kullanımını, kelime-i tevhidde buluruz.
-Lâ ilâhe illallah.
Buradaki kullanımı ile değerlendirsek, sanki bu iki kelimeciğin, birbiri ile yanyana durmak için yaratılmış olduğunu düşünürüz.
Belki de o yüzden İslam, bu dört kelimeye en temel inanç dokusunu sığdırmıştır.
Lâ ve İllânın bu kadar müessir kullanılabildiği başka bir yer var mıdır, bilinmez.
Lânın bu kadar yok sayıcı bir hüviyet kazandığı, İllânın da bu kadar büyük bir varlık ikrarını seslendirdiği, ve kullanılışında bu kadar hayati nitelik kazandığı başka bir yer var mı, bilinmez.
Lâ ilâhede, İlah yoktur diyorsunuz. Bu çok ağır bir hüküm. Burada kalınamaz. Lâyı buradaki rolüyle kalıcı kıldığınızda, zihin dünyanız çöküşe gider. İlahsız bir dünya idraki imkansızdır.
Ama, Allahın varlığını ve tekliğini, başka hiçbir ihtimale imkan vermeyecek bir netlikte, berraklıkta ortaya koymak için de, önce �külli bir yoksama�, ama ardından en net biçimde bir varlık ikrarı� gelmiştir.
Varlığın ikrarını en kararlı niteliğe kavuşturmak için külli yoksama bir zihni vasıta olarak devreye sokulmuştur.
Buradan bakılınca, �Kelime-i tevhidin manası, �Allah�tan başka ilah yoktur� şeklinde mi anlaşılmalıdır?� sorusu sorulabilir.
Bu ifadelendiriş şekli, yanlış değildir. Ama dikkat edilirse �Lâ� üzerine kurulu bir ifadelendirmedir bu.
Oysa, kelime-i tevhiddeki asıl vurgu �illâ� üzerinedir. �İlahın yokluğu�, �Ancak Allah�ın var olduğu�nu ifade için söylenmiştir. Onun için belki doğru anlamı, Türkçede biraz sakil görünse de �Başka ilah yoktur, ancak Allah vardır� şeklinde ifade etmek gerekmektedir. Onun için zikirlerde ya �Lâilâhe illallah� tarzında bütün kelime-i tevhidin tekrarı yapılır ya da �İlalllah� tarzında sadece ikinci kısmın tekrarı, ama mesela sadece birinci kısımla, yani �Lâ ilâhe� diyerek asla zikir yapılamaz.
Ama bu, �Lâ�yı anlamsız kılmıyor, ya da fonksiyonunu azaltmıyor.
Aksine, �Lâ� ile bir zihni arınma eylemi gerçekleştiriyorsunuz.
İhtimalleri sıfırlıyor ve büyük gerçeğe zemin hazırlıyorsunuz.
Tabii ki, �Gerçek tevhid� eğitiminde, �Lâ�nın, gerçek bir zihni arınmayı sağlaması öngörülmüştür.
Bunun için de, insan için, �ilah� konumuna getirilme riski taşıyan her şeyin farkında olunması ve �Lâ� derken, bütün o zihni tortuların silinmesi gerekiyor.
Kur�an, insanların �ilah� diye tapındıkları şeylere işaret eder ve bunlara karşı kelime-i tevhid bilincini ikame etmek ister.
-Hevanın � nefsi arzuların tanrılaştırılması mesela...
-Tağut diye nitelenen, Allah�a karşı güç iddiasında bulunan tüm güç odaklarının tanrılaştırılması mesela...
-Din adamlarının, ruhbanın, helali haram haramı helal kılmalarını kabul tarzında tanrılaştırılması mesela...
-Taşın, ağacın, güneşin, ayın tanrılaştırılması mesela...
-Siyasi liderlerin kendilerini tanrılaştırması ya da başkalarının onlarda tanrılık gücü bulunduğuna inanması mesela...
-Malın � mülkün tanrılaştırılması mesela...
-Evladü ıyalin, sevilen bir kimsenin Allah�ın emir ve yasaklarını ihlale yöneltecek sevgi- saygı mahalline oturtularak tanrılaştırılması mesela...
İslam, tüm bunlara, ve belki buradaki �ilahlaştırma� damarını taşıyan her şeye �Lâ� denmesini istiyor. Buradaki �ilahlaştırma damarı�nın farkında olmak, ayrı bir tevhid şuurunu gerekli kılıyor.
Buradaki �ilahlaştırma damarı� dediğimiz şeyin de doğru anlaşılması gerekiyor. Denebilir ki, insan, kendi kendini mabud yerine koyup karşısında secdeye varmaz, ya da ruhbanı karşısına alıp tapınmaz, ya da mala mülke secde etmez, öyleyse tanrılaştırma nedir?
Tanrılaştırma, tüm bunları, Allah�ın bildirdiği sınırları aşmak için vesile olarak kullanmak demektir. �İlahlaştırma damarı� dediğimizde, işte bunun idrak edilmesi ve �Lâ çizgisi�nin bunun üstüne çekilmesi gerekir.
O yüzden, dil ile bin kere �Lâ ilâhe� dendiği halde, kalbimizde ve hayatımızda nefsin diktiği putlar varlığını sürdürüyorsa, �Lâ� hükmünü icra etmiyor, yani ilahları silip süpürmüyor demektir.
Şunu da söylemek mümkün ki, kalbimiz, �İllallah� bilincine kenetlenmiş değilse, �Lâ ilâhe�yi bilinçli bir tasfiye mekanizmasına dönüştürmek mümkün değildir.
Dünyada bir çok insan, hep �Lâ ilâhe� diyerek, yani bütün kudretleri, bu arada Allah�ın varlığını da nefyederek yaşıyor olabilir. Mesela, yoğunlukla entellektüelleri etkileyen agnostisizm � bilinmezcilik diye ifade edilen felsefi akım, evet, tanrı diye tapınılan şeylere inanmıyor ama, �Allah�a inanç� noktasına da gelemiyor, �Ben bilemem� de takılıp kalıyor. Oysa, bir Yaratıcı�nın, yani Allah�ın varlığını bilmek gerekiyor. O�nun varlığını idrak edemeyen bir zihni, İslam, koordinatları tebellür etmiş bir zihin dünyası olarak kabul etmiyor. Bir düşünce adamı bu çağdaş sapkınlığı �La�cı entellektüeller� olarak tanımlıyor. Yani her şeye �Lâ� diyen ama bir türlü �İllâ�ya gelemeyen bir zihin dünyası...
Kur�an, bu �nefy ve ispat � yoksama ve varlığı ikrar� mekanizmasını, mü�min bilincini inşada çok sık ve çok farklı terkipler halinde kullanmaktadır.
�İyyake na�büdü...
Ve
İyyake nesteiyn.�
�Ancak sana ibadet eder, ancak senden yardım dileriz.�
Bu da �Lâ�sı ve �illâ�sı, �İyyake� zarfında mündemiç kılınmış bir nefy ü ispat terkibidir.
�İlahlığa soyunacak başka varlıklara değil, ancak Sana...� (Fatiha, 4)
�Vema halaktü�l-cinne ve�l-inse illa li ya�büduun�
�Cinleri ve insanları başka hiçbir sebeple değil, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.�
Bu ayette de �Lâ�nın yerini nefy � olumsuzluk edatı olarak �Ma�almış. Ama sonunda yine �İllâ� gelmiş.
Olumsuzluklardan arınma ve Hakk�ın ikamesi...
Müslüman, kelime-i tevhidin düşünce disiplinini gerçek manada hazmedebilirse, bu, hayatın bütün alanlarında hakikatin ikamesinde müessir bir vasıta olacaktır. Ne mutlu tevhid bilincini zihnine kazıyana
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Yüce Yaradanımız Allah (c.c.)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur