Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
HİCRET NEDİR?
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
HİCRET NEDİR?
HİCRET NEDİR?Son Akabe biâtından sonra, Mekke'deki Müslümanların durumu çok tehlikeli bir safhaya girmişti. Müşrikler, Müslümanları dışarı çıkarmamak, Mekke'de ezmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Müslümanlar, uğradıkları zulüm ve işkencelere dayanamayarak Peygamber Efendimiz'e şikâyetlendiler ve hicret için müsaade istediler.
Peygamber Efendimiz, onlara, hicret için henüz müsaade olmadığını söyledi. Bundan bir kaç gün sonra, sevinçli bir halde; "Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki karataşlık arasında, hurmalık bir şehir, Yesrib (Medine), olduğu bana bildirildi, gösterildi. Mekke'den çıkıp gitmek isteyen oraya gitsinler. Medîneli Müslüman kardeşleri ile birleşsin. Yüce Allah, onları size kardeş yaptı ve Medîne'yi size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt kıldı." buyurdular. Bunun üzerine, Mekke'de bulunan Müslümanlar bölük bölük hicrete başladılar. Peygamber Efendimiz ise, Medîne'ye hicrete Cenâb-u Hakk tarafından müsaade edilinceye kadar Mekke'de kaldı.
MEDİNE-İ MÜNEVVERE'YE İLK HİCRET EDENLER
Akabe biâtından bir yıl önce Ebû Seleme Abdullah ibn-i Abdul Esed, Mekke'den Medîne'ye hicret etmek istemişse de, müşrik akrabâları, zevcesi ile kızını elinden almışlar, Ebû Seleme de yapayalınız Medîne yolunu tutmuştu. Bir sene sonra zevcesi ile kızı Selma da gelip Kuba'da kendisine kavuştu.
Akabe biâtından sonra Amr ibn-i Rebîa ve zevcesi Leylâ sezdirmeden Medîne'ye hicret edip, Kubâ'da Mübeşşir ibn-i Abdul Münzir'e müsâfir oldu.
Abdullah ibn-i Cahş ve kardeşi âmâ şâir Abd. ibn-i Cahş ve bütün Cahşoğulları âileleri (ki yirmi erkek, sekiz kadındı) kapılarını kapayıp Medîne'ye hicret ettiler. Bunlar da, Kubâ'da Mübeşşir ibn-i Abdul Münzir'e müsâfir oldu.
Hz.Ömer (R.A)'in Hicreti
Cahşoğullarından sonra, Hz.Ömer, dostu Ayyaş ibn-i Rebîa ve Hişam ibn-i As'la hicrete hazırlandılar. Mekke'den on mil uzaklıkta belli bir yerde buluşmağı kararlaştırdılar.
Hz.Ömer, Mekke'den ayrılacağı sırada kılıncını kuşandı, yayını, oklarını, mızrağını alıp Kâbe'ye gitti. Kureyş ulularının gözleri önünde, Kâbe'yi, yedi defa tavaf ettikten sonra iki rek'at namaz kıldı ve şöyle dedi: "Anasını ağlatmak, çocuklarını yetim, karısını dul bırakmak isteyen varsa, şu vâdinin arkasında bana gelip kavuşsun".
Hiçbir kimse, onun ardına düşmek cesâretini gösteremedi.
Müşrikler Hişam'ı bırakmadılar. Hapsettiler. Çeşit çeşit işkenceler yaptılar. Hz.Ömer'le Ayyaş ibn-i Rebîa, yirmi kişilik bir kâfile ile Medîne yolunu tuttular. Medînenin Avâli semtinde oturan Umeyye ibn-i Zeyd oğullarına müsâfir oldular.
Hz.Hamza, Zeyd ibn-i Hâris, Ebû Merset Kennaz, Enes Ebû Kebşe Medîne'ye hicret edip, Kuba'da Gülsüm ibn-i Hidm'e müsâfir oldular.
Suheyb'in Medîne'ye Hicret Edebilmek için Bütün Servetinden Vazgeçmesi
Suheyb'in Mekke'de pek çok malı ve alacağı vardı. Müşrikler, bu malları alıp gitmesine müsaade etmeyeceklerini söylediler. Suheyb, onlara; "Mallarımı sizlere verecek olursam, yolumu açar, beni sebest bırakır mısınız?" diye sordu.
"Evet." dediler.
Suheyb; "Ben de mallarımı size verdim." dedi ve ancak bu şekilde Medîne'ye gitmek imkânını buldu. Peygamber Efendimiz, Suheyb'in bu hareketini duyunca; "Suheyb kazandı." buyurdular.
Hz.Ebû Bekr'in Hicret Etme Arzusu
Hapsedilen veya işkence altında bulundurulan ya da hastalık ve zayıflıklarından dolayı yola çıkamayan Müslümanlarla Hz.Ebû Bekir, Hz.Ali ve Peygamber Efendimiz'den başka Mekke'de erkek Müslüman kalmamıştı. Kimisi Habeşistan'a gitmiş, kimisi de Medîne'ye hicret etmişti.
Hz.Ebû Bekir (R.A.), Medîne'ye hicret etmek istedikçe, Peygamber Efendimiz O'na; "Acele etme! Belki Allah, sana bir arkadaş bulur!" derdi.
Bir gün Hz.Ebû Bekir (R.A.); "Yâ Rasûlellah! Hicret etmemize müsâde olunacağını umuyor musunuz?" diye sordu.
Rasûlüllah (S.A.V); "Evet, umuyorum!" deyince, Hz.Ebû Bekir (R.A.) hicret etmekten vazgeçti. İki deve satın alıp onları ahırda ağaç yaprağı ile beslemeğe başladı.
Müşriklerin Dârünnedve'de Yaptığı Toplantı ve Necid'li Bir Şeyh'in Toplantıya Katılışı
Kureyş müşrikleri, Mekke'den hicret eden Müslümanların Medîne'de korunduklarını, tutunduklarını, Medîne'li Müslümanlarla birleşip kuvvetlendiklerini görünce, Peygamberimiz' in de bir gün, onların başına geçeceğini ve kendilerine karşı savaşacağını düşünerek telaşa düştüler. Bu yolda tedbir almak üzere Rasûlü Ekrem'in atalarından Kusay ibn-i Ka'ab'ın «Dârünnedve» adını taşıyan konağında toplanmağı kararlaştırdılar. Kureyş'in ileri gelenleri, öteden beri önemli işleri, ancak bu konakta toplanıp konuşur ve karara bağlarlardı.
Kureyş müşrikleri, Peygamber Efendimiz'in işini konuşmak üzere kararlaştırılan günün sabahında Dârünnedve'de toplanmağa başladılar. Bu sırada, üzerine ağır elbise giyinmiş, cin fikirli, cingöz bir ihtiyarın kapıda dikilip durduğunu gördüler.
Ona; "Yâ şeyh! Sen kimsin?" diye sordular.
O da; "Necid halkından bir ihtiyarım. Toplantı olacağını işittim. Toplantıda sizinle bulunup, konuştuklarınızı dinlemek, yerinde görmediğim görüşler olursa mütâlaamı bildirmek istiyorum!" dedi.
"Olur, gir!" dediler. Necid'li de onlarla içeri girdi.
Müşrikler birbirlerine; "Bu adamın, işi, nerelere kadar götürdüğünü pek âlâ görüp duruyorsunuz. Biz, Vallâhi, O'nun, kendisine uyan ve bizden olmayanlarla birleşerek, bir gün üzerimize yürümeyeceğinden asla emin değiliz!" dediler.
Bunun üzerinde görüş birliğine vardıktan sonra, alınacak tedbirleri düşünmeğe, düşündüklerini de aralarında konuşmağa başladılar.
İçlerinden Ebûl Bahteri ibn-i Hişam; "O'nu, zincire vurarak hapse attıktan ve üzerine kapıyı kilitledikten sonra; O'ndan önce yaşayan şâir Züheyr ve Nâbiga'nın başlarına gelen akibet gibi, O'nun da başına gelecek olanı, ölümünü gözleriz!" dedi.
Necid'li şeyh; "Hayır, vallâhi bu düşünceniz yerinde değildir. Andolsun ki siz, O'nu dediğiniz gibi hapsedecek olursanız, O'nun işi kilitlediğiniz kapının arkasından arkadaşlarına erişir, üzerinize yürürler, O'nu elinizden çekip alırlar. O'nun telkin ve propagandası ile çoğalarak bu işte size galebe çalarlar! Onun için, bu re'yiniz yerinde değildir. Siz, başkasına bakınız!" dedi.
Tekrar, düşünüp taşınmağa koyuldular.
İçlerinden Esved ibn-i Rebîa; "O'nu aramızdan, memleketimizden sürüp çıkarırız. O, aramızdan çıksın da nereye giderse gitsin, bir şey olmaz. O'nu, aramızda bulmayınca biz de artık, O'nunla uğraşmaz, işlerimizi düzeltir, öteden beri olduğu gibi güzel güzel geçimimize bakarız!" dedi.
Necid'li şeyh; "Hayır! vallâhi, bu düşünceniz de yerinde değildir. O'nun sözünün güzelliğini, yumuşaklığını, tatlılığını, getirdiği şeylerle insanların kalplerine hâkim olup durduğunu görmüyor musunuz? Vallâhi, siz, bu dediğinizi yapacak olursanız, O'nun, Arap kabîleleri arasına girerek, sözleriyle onlara hâkim olup, kendilerini peşine takmayacağından, onlarla birlikte üzerinize yürüyüp, sizi memleketinizden uzaklaştırmayacağından, işinizi elinizden almayacağından, size istediğini yapmayacağından emin olamazsınız. Siz, O'nun hakkında bundan başka bir tedbir düşünün!" dedi.
Müşriklerin Peygamberimiz'in Hayâtına Son Verme Kararı
Ebû Cehil ibn-i Hişam; "Vallâhi, ben, O'nun hakkında sizin hiç düşünmediğiniz, bundan sonra da hiç düşünemeyeceğiniz bir tedbir düşündüm!" dedi.
"Ey Hakem'in babası! Nedir o?" dediler.
Ebû Cehil; "Benim düşünceme göre, aramızda her kabîleden güçlü kuvvetli, şerefli, soylu birer delikanlı ayırır, alırız. Sonra, onlardan her birine keskin birer kılıç veririz. Onlarla hepsi birden O'nu bir vuruşta tek adam vurmuş gibi vurup öldürürler. Biz de O'ndan kurtulmuş, rahata kavuşmuş oluruz. Delikanlılar bunu, bu şekilde yapınca O'nun kanı, bütün kabîlelere dağılmış olur! Abdimenafoğulları ise, bütün bu kabîleler ile savaşmağı göze alamaz ve buna güç yetiremezler. Öyle olunca da diyet ödememize razı olurlar. Biz de Abdimenafoğullarına O'nun diyetini öderiz!" dedi.
Necid'li şeyh; "İşte söz, şu adamın söylediğidir. Bu, öyle yerinde bir mütâlaadır ki onun üstüne, ondan gayrı yerinde bir mütâlaa göremiyorum." dedi.
Ebû Cehil'in mütâlaası benimsendi. Dağıldılar.
Kendisini, Necid'li bir şeyh gibi gösteren ve kaynaklarda umûmîyetle insan suretine girmiş şeytan diye anılan, süikast toplantısında birinci derecede rol oynayan adamın; Kureyş müşriklerinden Velid ibn-i Mugire'nin yeğeni olduğu ve Ebû Cehil tarafından kendi görüşlerini benimsetmek için toplantıya tarafsız bir hakem sıfatıyla sokulmuş olabileceği daha kuvvetli ihtimal dahilindedir.
:251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251:
Peygamber Efendimiz, onlara, hicret için henüz müsaade olmadığını söyledi. Bundan bir kaç gün sonra, sevinçli bir halde; "Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki karataşlık arasında, hurmalık bir şehir, Yesrib (Medine), olduğu bana bildirildi, gösterildi. Mekke'den çıkıp gitmek isteyen oraya gitsinler. Medîneli Müslüman kardeşleri ile birleşsin. Yüce Allah, onları size kardeş yaptı ve Medîne'yi size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt kıldı." buyurdular. Bunun üzerine, Mekke'de bulunan Müslümanlar bölük bölük hicrete başladılar. Peygamber Efendimiz ise, Medîne'ye hicrete Cenâb-u Hakk tarafından müsaade edilinceye kadar Mekke'de kaldı.
MEDİNE-İ MÜNEVVERE'YE İLK HİCRET EDENLER
Akabe biâtından bir yıl önce Ebû Seleme Abdullah ibn-i Abdul Esed, Mekke'den Medîne'ye hicret etmek istemişse de, müşrik akrabâları, zevcesi ile kızını elinden almışlar, Ebû Seleme de yapayalınız Medîne yolunu tutmuştu. Bir sene sonra zevcesi ile kızı Selma da gelip Kuba'da kendisine kavuştu.
Akabe biâtından sonra Amr ibn-i Rebîa ve zevcesi Leylâ sezdirmeden Medîne'ye hicret edip, Kubâ'da Mübeşşir ibn-i Abdul Münzir'e müsâfir oldu.
Abdullah ibn-i Cahş ve kardeşi âmâ şâir Abd. ibn-i Cahş ve bütün Cahşoğulları âileleri (ki yirmi erkek, sekiz kadındı) kapılarını kapayıp Medîne'ye hicret ettiler. Bunlar da, Kubâ'da Mübeşşir ibn-i Abdul Münzir'e müsâfir oldu.
Hz.Ömer (R.A)'in Hicreti
Cahşoğullarından sonra, Hz.Ömer, dostu Ayyaş ibn-i Rebîa ve Hişam ibn-i As'la hicrete hazırlandılar. Mekke'den on mil uzaklıkta belli bir yerde buluşmağı kararlaştırdılar.
Hz.Ömer, Mekke'den ayrılacağı sırada kılıncını kuşandı, yayını, oklarını, mızrağını alıp Kâbe'ye gitti. Kureyş ulularının gözleri önünde, Kâbe'yi, yedi defa tavaf ettikten sonra iki rek'at namaz kıldı ve şöyle dedi: "Anasını ağlatmak, çocuklarını yetim, karısını dul bırakmak isteyen varsa, şu vâdinin arkasında bana gelip kavuşsun".
Hiçbir kimse, onun ardına düşmek cesâretini gösteremedi.
Müşrikler Hişam'ı bırakmadılar. Hapsettiler. Çeşit çeşit işkenceler yaptılar. Hz.Ömer'le Ayyaş ibn-i Rebîa, yirmi kişilik bir kâfile ile Medîne yolunu tuttular. Medînenin Avâli semtinde oturan Umeyye ibn-i Zeyd oğullarına müsâfir oldular.
Hz.Hamza, Zeyd ibn-i Hâris, Ebû Merset Kennaz, Enes Ebû Kebşe Medîne'ye hicret edip, Kuba'da Gülsüm ibn-i Hidm'e müsâfir oldular.
Suheyb'in Medîne'ye Hicret Edebilmek için Bütün Servetinden Vazgeçmesi
Suheyb'in Mekke'de pek çok malı ve alacağı vardı. Müşrikler, bu malları alıp gitmesine müsaade etmeyeceklerini söylediler. Suheyb, onlara; "Mallarımı sizlere verecek olursam, yolumu açar, beni sebest bırakır mısınız?" diye sordu.
"Evet." dediler.
Suheyb; "Ben de mallarımı size verdim." dedi ve ancak bu şekilde Medîne'ye gitmek imkânını buldu. Peygamber Efendimiz, Suheyb'in bu hareketini duyunca; "Suheyb kazandı." buyurdular.
Hz.Ebû Bekr'in Hicret Etme Arzusu
Hapsedilen veya işkence altında bulundurulan ya da hastalık ve zayıflıklarından dolayı yola çıkamayan Müslümanlarla Hz.Ebû Bekir, Hz.Ali ve Peygamber Efendimiz'den başka Mekke'de erkek Müslüman kalmamıştı. Kimisi Habeşistan'a gitmiş, kimisi de Medîne'ye hicret etmişti.
Hz.Ebû Bekir (R.A.), Medîne'ye hicret etmek istedikçe, Peygamber Efendimiz O'na; "Acele etme! Belki Allah, sana bir arkadaş bulur!" derdi.
Bir gün Hz.Ebû Bekir (R.A.); "Yâ Rasûlellah! Hicret etmemize müsâde olunacağını umuyor musunuz?" diye sordu.
Rasûlüllah (S.A.V); "Evet, umuyorum!" deyince, Hz.Ebû Bekir (R.A.) hicret etmekten vazgeçti. İki deve satın alıp onları ahırda ağaç yaprağı ile beslemeğe başladı.
Müşriklerin Dârünnedve'de Yaptığı Toplantı ve Necid'li Bir Şeyh'in Toplantıya Katılışı
Kureyş müşrikleri, Mekke'den hicret eden Müslümanların Medîne'de korunduklarını, tutunduklarını, Medîne'li Müslümanlarla birleşip kuvvetlendiklerini görünce, Peygamberimiz' in de bir gün, onların başına geçeceğini ve kendilerine karşı savaşacağını düşünerek telaşa düştüler. Bu yolda tedbir almak üzere Rasûlü Ekrem'in atalarından Kusay ibn-i Ka'ab'ın «Dârünnedve» adını taşıyan konağında toplanmağı kararlaştırdılar. Kureyş'in ileri gelenleri, öteden beri önemli işleri, ancak bu konakta toplanıp konuşur ve karara bağlarlardı.
Kureyş müşrikleri, Peygamber Efendimiz'in işini konuşmak üzere kararlaştırılan günün sabahında Dârünnedve'de toplanmağa başladılar. Bu sırada, üzerine ağır elbise giyinmiş, cin fikirli, cingöz bir ihtiyarın kapıda dikilip durduğunu gördüler.
Ona; "Yâ şeyh! Sen kimsin?" diye sordular.
O da; "Necid halkından bir ihtiyarım. Toplantı olacağını işittim. Toplantıda sizinle bulunup, konuştuklarınızı dinlemek, yerinde görmediğim görüşler olursa mütâlaamı bildirmek istiyorum!" dedi.
"Olur, gir!" dediler. Necid'li de onlarla içeri girdi.
Müşrikler birbirlerine; "Bu adamın, işi, nerelere kadar götürdüğünü pek âlâ görüp duruyorsunuz. Biz, Vallâhi, O'nun, kendisine uyan ve bizden olmayanlarla birleşerek, bir gün üzerimize yürümeyeceğinden asla emin değiliz!" dediler.
Bunun üzerinde görüş birliğine vardıktan sonra, alınacak tedbirleri düşünmeğe, düşündüklerini de aralarında konuşmağa başladılar.
İçlerinden Ebûl Bahteri ibn-i Hişam; "O'nu, zincire vurarak hapse attıktan ve üzerine kapıyı kilitledikten sonra; O'ndan önce yaşayan şâir Züheyr ve Nâbiga'nın başlarına gelen akibet gibi, O'nun da başına gelecek olanı, ölümünü gözleriz!" dedi.
Necid'li şeyh; "Hayır, vallâhi bu düşünceniz yerinde değildir. Andolsun ki siz, O'nu dediğiniz gibi hapsedecek olursanız, O'nun işi kilitlediğiniz kapının arkasından arkadaşlarına erişir, üzerinize yürürler, O'nu elinizden çekip alırlar. O'nun telkin ve propagandası ile çoğalarak bu işte size galebe çalarlar! Onun için, bu re'yiniz yerinde değildir. Siz, başkasına bakınız!" dedi.
Tekrar, düşünüp taşınmağa koyuldular.
İçlerinden Esved ibn-i Rebîa; "O'nu aramızdan, memleketimizden sürüp çıkarırız. O, aramızdan çıksın da nereye giderse gitsin, bir şey olmaz. O'nu, aramızda bulmayınca biz de artık, O'nunla uğraşmaz, işlerimizi düzeltir, öteden beri olduğu gibi güzel güzel geçimimize bakarız!" dedi.
Necid'li şeyh; "Hayır! vallâhi, bu düşünceniz de yerinde değildir. O'nun sözünün güzelliğini, yumuşaklığını, tatlılığını, getirdiği şeylerle insanların kalplerine hâkim olup durduğunu görmüyor musunuz? Vallâhi, siz, bu dediğinizi yapacak olursanız, O'nun, Arap kabîleleri arasına girerek, sözleriyle onlara hâkim olup, kendilerini peşine takmayacağından, onlarla birlikte üzerinize yürüyüp, sizi memleketinizden uzaklaştırmayacağından, işinizi elinizden almayacağından, size istediğini yapmayacağından emin olamazsınız. Siz, O'nun hakkında bundan başka bir tedbir düşünün!" dedi.
Müşriklerin Peygamberimiz'in Hayâtına Son Verme Kararı
Ebû Cehil ibn-i Hişam; "Vallâhi, ben, O'nun hakkında sizin hiç düşünmediğiniz, bundan sonra da hiç düşünemeyeceğiniz bir tedbir düşündüm!" dedi.
"Ey Hakem'in babası! Nedir o?" dediler.
Ebû Cehil; "Benim düşünceme göre, aramızda her kabîleden güçlü kuvvetli, şerefli, soylu birer delikanlı ayırır, alırız. Sonra, onlardan her birine keskin birer kılıç veririz. Onlarla hepsi birden O'nu bir vuruşta tek adam vurmuş gibi vurup öldürürler. Biz de O'ndan kurtulmuş, rahata kavuşmuş oluruz. Delikanlılar bunu, bu şekilde yapınca O'nun kanı, bütün kabîlelere dağılmış olur! Abdimenafoğulları ise, bütün bu kabîleler ile savaşmağı göze alamaz ve buna güç yetiremezler. Öyle olunca da diyet ödememize razı olurlar. Biz de Abdimenafoğullarına O'nun diyetini öderiz!" dedi.
Necid'li şeyh; "İşte söz, şu adamın söylediğidir. Bu, öyle yerinde bir mütâlaadır ki onun üstüne, ondan gayrı yerinde bir mütâlaa göremiyorum." dedi.
Ebû Cehil'in mütâlaası benimsendi. Dağıldılar.
Kendisini, Necid'li bir şeyh gibi gösteren ve kaynaklarda umûmîyetle insan suretine girmiş şeytan diye anılan, süikast toplantısında birinci derecede rol oynayan adamın; Kureyş müşriklerinden Velid ibn-i Mugire'nin yeğeni olduğu ve Ebû Cehil tarafından kendi görüşlerini benimsetmek için toplantıya tarafsız bir hakem sıfatıyla sokulmuş olabileceği daha kuvvetli ihtimal dahilindedir.
:251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251: :251:
şahmaran- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 302
Puanı : 377
Teşekkür : 31
Kayıt tarihi : 17/03/10
Yaş : 60
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur