Saat
Similar topics
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
BİR MEKTUP, BİR DAVET
4 posters
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Ashab-ı Kiram ve Allah (c.c.) Dostları
1 sayfadaki 1 sayfası
BİR MEKTUP, BİR DAVET
Hz Vahşi RA.
BİR MEKTUP, BİR DAVET
.Gönüldeki iman ateşinin yanması gibi bir şeydi bu. Şimdi o Rahmet Peygamberi'ne sevgi ile bakma zamanıydı.
İstisnasız her yaratılmışa Allah vergisi rahmet nazarı ile bakan Sevgili Peygamberimiz, amcası Ebu Talib'in imana gelmesinde ne kadar hassas davrandı ise, ciğerparesi diğer amcası Hz. Hamza'yı şehit eden Vahşi b. Harb'in Allah'a ve Rasulü'ne iman etmesinde bir o kadar ısrarlı idi. Yeter ki bir kul Allah Tealâ'nın huzurunda boynunu büksün...
Ve... Rasulullah A.S. Efendimiz, Hz. Hamza R.A.'ı şehit eden Vahşi b. Harb'in O'nu ağlatan vahşetine rağmen bir mektup yazdı. İman ettiği takdirde, Allahu Tealâ'nın kendisini affedeceğini bildirdi. Mektupta şu ayeti kerime yer alıyordu:
"Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahının cezasını bulur. Kıyamet günü azabı kat kat olur. Ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır." (Furkan/6
Vahşi b. Harb mektubu alınca, şu ifadeleri içeren bir mektup yazdı:
"Sen beni müslüman olmaya davet ediyorsun. Ama ben, bu ayette geçen bütün günahları işledim. Küfür içinde yaşadım. Zina ettim. Bir de senin gözünün nuru amcanı öldürdüm. Benim gibi birisi affedilir mi ki, ben de müslüman olayım?.."
Günahın ne kadar büyük olduğunu anlayabilmek, tevbenin ilk merhalesiydi. Rasulullah A.S. Efendimiz gönderdiği ikinci mektupta, onun bu haline:
"Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, büyük bir günah ile iftira etmiş olur. (Nisa/43) ayeti ile cevap verdi. Bu yaklaşım, Gönüller Sultanı'na giden yolu iyice aralamıştı.
'O'NUN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN'
Vahşi b. Harb, bu ayeti kerimede kendisinin affedileceğine dair kesin bir işaret bulunmadığını ifade ederek, "Allahu Tealâ dilerse affedecek deniliyor, ya dilemezse?.."diye şüphesini dile getiren, dolayısıyla müslümanlığa güç yetiremeyeceğini söyleyen bir mektup yazdı.
Bunun üzerine Rasulullah A.S. Efendimiz Vahşi b. Harb'e üçüncü bir mektup gönderdi. Bu mektupta ise şu ayeti kerime yazılı idi:
"De ki : Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!.. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir." (Zümer/53)
Vahşi b. Harb bu mektubu aldıktan sonra "şimdi tamam" dedi. Ve Medine'ye Peygamberimiz'in huzuruna geldi. Efendimiz A.S. sordular:
"Anlat, Hamza'yı nasıl öldürdün?"
Vahşi b, Harb, Uhud Harbi sırasında olanları bütünüyle anlattı. Nihayet sözlerini bitirip Peygamberimiz'e biat etti. Ancak Rahmet Peygamberi'nin kendisinden bir isteği vardı:
"Mümkünse bana fazla görünmemeye çalış! Çünkü seni her gördükçe Hamza'yı hatırlar ve sana gereken şefkati bir insan olarak gösteremeyebilirim. Böylece sen talihsizliğe itilmiş, ben de vazifemi tam yapamamış olurum!.."
Vahşi zaten yeterince kırmıştı Kainatın Efendisi'ni. Ama ondan uzakta kalmak da kolay değildi elbette. Bir tebessüme hasret kalmanın ne demek olduğunu, o bütün varlığı ile yaşamış, gönülden bırakıvermişti ellerini nur-u muhammedîye... Artık sahabi sıfatını aldıktan sonra, kalp bu sevgiliden asla ayrılamazdı, ayrılmadı da...
Mescidi Nebi'de, Gönüller Sultanı'nın çok defa sadece sesini duyabilmiş, nice günler kendi kendine, "bir gün Allah Rasulü artık görünebilirsin der mi acaba?" diye o muştulu haberi ne kadar da beklemişti...
"O kimsenin gülüşü ne mübarektir ki, ağzını açınca can hokkasından inci görünür gibi kalbi gözükür. Sen kaya da olsan, mermer de bulunsan, bir kâmil veliye kavuşunca cevher haline gelirsin. O velinin muhabbetini kalbine yerleştir.
Ariflerin sevgisinden başka şeye gönül verme. Ümitsizlik tarafına ise hiç gitme. Günaha yönelme. Zira güneşler hâlâ parlıyor. Gönül seni kalp ehlinin semtine doğru çeker. Aklını başına al da, bir gönül erinin sohbetiyle kalbine gıda ver. O kalbin sahibinden bir ikbal dile." diyen Hz. Mevlâna'nın sözü, sanki esasını bu hadiseden almış gibiydi.
Ve bir gün Vahşi b. Harb, duyduğu acı haber karşısında iyice yıkıldı:
Kainatın Efendisi A.S. ahirete irtihal etmişti.
Yıllar var ki, doyasıya koklayamamıştı o nurlu elleri... Oysa bir tek rahmet nazarı kendisine yetecekti, inanmıştı buna. Ama ilâhî irade...
Anlaşılan o ki, bütün hadiselere yön veren Allah Tealâ kendisinden istikamet istiyordu. Bu istikamet, sevgiliye verilen sözde gizlenmişti. Günahına keffaret olmak üzere sahip olduğu her şeyini feda edecekti, buna canı da dahildi. Hz. Hamza'yı şehit eden mızrağını yeniden eline aldı. Esasen onu belki de bu gün için saklamıştı.
SAKLANAN MIZRAK
Hz. Ebubekir R.A.'ın hilafet zamanıydı. Müseylime adında bir sahtekâr peygamberlik iddiasında bulunuyordu. Hz. Ebubekir R.A. da Halid b. Velid R.A. komutasında bir ordunun hazırlanmasını istedi. Hz. Vahşi R.A.'ın aradığı fırsat nihayet ortaya çıkmıştı. Bu ordunun arasında bir nefer olarak ver aldı.
Savaş günlerce devam etti. Müseylime ve ordusu ölüm-kalım savaşı veriyordu. Bir ara Müseylime kaleden çıkıp kaçmak isterken, nöbet bekleyen bir sahabi "işte Allah'ın düşmanı kaçıyor!" diye seslendi.
Vahşi R.A. bu sözü işitince, elindeki mızrağı Müseylime'nin göğsüne indirdi. Onu öldürdüğünü anlayınca da şükür secdesine kapandı. İhtimal, Allah Rasulü A.S.'ın ruhaniyetine "ey Allah'ın Rasulü!.. Artık gelebilir miyim?" der gibiydi...
Hz. Mevlâna: "Her ne olursan ol, yine de gel! İster Mecusi, ister Putperest... Tevbeni bin kere bozmuş olsan da yine gel! Burası ümitsizlik kapısı değil..." derken, Şems-i Tebrizî Hazretleri'nde böylesi nice güzelliklere ulaşmıştı demek abartı olmasa gerek. İşte bu gönül eri Mesnevi'de şöyle diyor:
"Bir kandil, mumdan alıp da yandı mı, onu gören mumu görmüş olur. Bu parlaklık yüz kandile de nakledilse, sonuncusunun aydınlığını görmek, en evvelinin nurunu görmek gibidir.
İstersen aradığın hidayet nurunu sonuncu kandilden, dilersen bizzat can ışığından al! Aralarında fark yoktur. İstersen o hidayet nurunu sonraki kandillerde, yani hayatta olan mürşidlerde; istersen gelmiş-geçmiş velilerin ruhlarında gör. Bir nefes gelir, seni görür gider. Ve bu nefes her kimi dilerse ona da hayat verir."
Neden olmasın?!.
Bir bahar mevsiminde güller arasında dolaşanlar gibi... Bahar kokulu çiçeklerden bir nefes alanlar gibi...
BİR MEKTUP, BİR DAVET
.Gönüldeki iman ateşinin yanması gibi bir şeydi bu. Şimdi o Rahmet Peygamberi'ne sevgi ile bakma zamanıydı.
İstisnasız her yaratılmışa Allah vergisi rahmet nazarı ile bakan Sevgili Peygamberimiz, amcası Ebu Talib'in imana gelmesinde ne kadar hassas davrandı ise, ciğerparesi diğer amcası Hz. Hamza'yı şehit eden Vahşi b. Harb'in Allah'a ve Rasulü'ne iman etmesinde bir o kadar ısrarlı idi. Yeter ki bir kul Allah Tealâ'nın huzurunda boynunu büksün...
Ve... Rasulullah A.S. Efendimiz, Hz. Hamza R.A.'ı şehit eden Vahşi b. Harb'in O'nu ağlatan vahşetine rağmen bir mektup yazdı. İman ettiği takdirde, Allahu Tealâ'nın kendisini affedeceğini bildirdi. Mektupta şu ayeti kerime yer alıyordu:
"Onlar ki, Allah ile beraber başka bir ilâha yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan günahının cezasını bulur. Kıyamet günü azabı kat kat olur. Ve orada alçaltılmış olarak temelli kalır." (Furkan/6
Vahşi b. Harb mektubu alınca, şu ifadeleri içeren bir mektup yazdı:
"Sen beni müslüman olmaya davet ediyorsun. Ama ben, bu ayette geçen bütün günahları işledim. Küfür içinde yaşadım. Zina ettim. Bir de senin gözünün nuru amcanı öldürdüm. Benim gibi birisi affedilir mi ki, ben de müslüman olayım?.."
Günahın ne kadar büyük olduğunu anlayabilmek, tevbenin ilk merhalesiydi. Rasulullah A.S. Efendimiz gönderdiği ikinci mektupta, onun bu haline:
"Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz. Bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, büyük bir günah ile iftira etmiş olur. (Nisa/43) ayeti ile cevap verdi. Bu yaklaşım, Gönüller Sultanı'na giden yolu iyice aralamıştı.
'O'NUN RAHMETİNDEN ÜMİT KESMEYİN'
Vahşi b. Harb, bu ayeti kerimede kendisinin affedileceğine dair kesin bir işaret bulunmadığını ifade ederek, "Allahu Tealâ dilerse affedecek deniliyor, ya dilemezse?.."diye şüphesini dile getiren, dolayısıyla müslümanlığa güç yetiremeyeceğini söyleyen bir mektup yazdı.
Bunun üzerine Rasulullah A.S. Efendimiz Vahşi b. Harb'e üçüncü bir mektup gönderdi. Bu mektupta ise şu ayeti kerime yazılı idi:
"De ki : Ey nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım!.. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü Allah, bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir." (Zümer/53)
Vahşi b. Harb bu mektubu aldıktan sonra "şimdi tamam" dedi. Ve Medine'ye Peygamberimiz'in huzuruna geldi. Efendimiz A.S. sordular:
"Anlat, Hamza'yı nasıl öldürdün?"
Vahşi b, Harb, Uhud Harbi sırasında olanları bütünüyle anlattı. Nihayet sözlerini bitirip Peygamberimiz'e biat etti. Ancak Rahmet Peygamberi'nin kendisinden bir isteği vardı:
"Mümkünse bana fazla görünmemeye çalış! Çünkü seni her gördükçe Hamza'yı hatırlar ve sana gereken şefkati bir insan olarak gösteremeyebilirim. Böylece sen talihsizliğe itilmiş, ben de vazifemi tam yapamamış olurum!.."
Vahşi zaten yeterince kırmıştı Kainatın Efendisi'ni. Ama ondan uzakta kalmak da kolay değildi elbette. Bir tebessüme hasret kalmanın ne demek olduğunu, o bütün varlığı ile yaşamış, gönülden bırakıvermişti ellerini nur-u muhammedîye... Artık sahabi sıfatını aldıktan sonra, kalp bu sevgiliden asla ayrılamazdı, ayrılmadı da...
Mescidi Nebi'de, Gönüller Sultanı'nın çok defa sadece sesini duyabilmiş, nice günler kendi kendine, "bir gün Allah Rasulü artık görünebilirsin der mi acaba?" diye o muştulu haberi ne kadar da beklemişti...
"O kimsenin gülüşü ne mübarektir ki, ağzını açınca can hokkasından inci görünür gibi kalbi gözükür. Sen kaya da olsan, mermer de bulunsan, bir kâmil veliye kavuşunca cevher haline gelirsin. O velinin muhabbetini kalbine yerleştir.
Ariflerin sevgisinden başka şeye gönül verme. Ümitsizlik tarafına ise hiç gitme. Günaha yönelme. Zira güneşler hâlâ parlıyor. Gönül seni kalp ehlinin semtine doğru çeker. Aklını başına al da, bir gönül erinin sohbetiyle kalbine gıda ver. O kalbin sahibinden bir ikbal dile." diyen Hz. Mevlâna'nın sözü, sanki esasını bu hadiseden almış gibiydi.
Ve bir gün Vahşi b. Harb, duyduğu acı haber karşısında iyice yıkıldı:
Kainatın Efendisi A.S. ahirete irtihal etmişti.
Yıllar var ki, doyasıya koklayamamıştı o nurlu elleri... Oysa bir tek rahmet nazarı kendisine yetecekti, inanmıştı buna. Ama ilâhî irade...
Anlaşılan o ki, bütün hadiselere yön veren Allah Tealâ kendisinden istikamet istiyordu. Bu istikamet, sevgiliye verilen sözde gizlenmişti. Günahına keffaret olmak üzere sahip olduğu her şeyini feda edecekti, buna canı da dahildi. Hz. Hamza'yı şehit eden mızrağını yeniden eline aldı. Esasen onu belki de bu gün için saklamıştı.
SAKLANAN MIZRAK
Hz. Ebubekir R.A.'ın hilafet zamanıydı. Müseylime adında bir sahtekâr peygamberlik iddiasında bulunuyordu. Hz. Ebubekir R.A. da Halid b. Velid R.A. komutasında bir ordunun hazırlanmasını istedi. Hz. Vahşi R.A.'ın aradığı fırsat nihayet ortaya çıkmıştı. Bu ordunun arasında bir nefer olarak ver aldı.
Savaş günlerce devam etti. Müseylime ve ordusu ölüm-kalım savaşı veriyordu. Bir ara Müseylime kaleden çıkıp kaçmak isterken, nöbet bekleyen bir sahabi "işte Allah'ın düşmanı kaçıyor!" diye seslendi.
Vahşi R.A. bu sözü işitince, elindeki mızrağı Müseylime'nin göğsüne indirdi. Onu öldürdüğünü anlayınca da şükür secdesine kapandı. İhtimal, Allah Rasulü A.S.'ın ruhaniyetine "ey Allah'ın Rasulü!.. Artık gelebilir miyim?" der gibiydi...
Hz. Mevlâna: "Her ne olursan ol, yine de gel! İster Mecusi, ister Putperest... Tevbeni bin kere bozmuş olsan da yine gel! Burası ümitsizlik kapısı değil..." derken, Şems-i Tebrizî Hazretleri'nde böylesi nice güzelliklere ulaşmıştı demek abartı olmasa gerek. İşte bu gönül eri Mesnevi'de şöyle diyor:
"Bir kandil, mumdan alıp da yandı mı, onu gören mumu görmüş olur. Bu parlaklık yüz kandile de nakledilse, sonuncusunun aydınlığını görmek, en evvelinin nurunu görmek gibidir.
İstersen aradığın hidayet nurunu sonuncu kandilden, dilersen bizzat can ışığından al! Aralarında fark yoktur. İstersen o hidayet nurunu sonraki kandillerde, yani hayatta olan mürşidlerde; istersen gelmiş-geçmiş velilerin ruhlarında gör. Bir nefes gelir, seni görür gider. Ve bu nefes her kimi dilerse ona da hayat verir."
Neden olmasın?!.
Bir bahar mevsiminde güller arasında dolaşanlar gibi... Bahar kokulu çiçeklerden bir nefes alanlar gibi...
şahmaran- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 302
Puanı : 377
Teşekkür : 31
Kayıt tarihi : 17/03/10
Yaş : 60
Geri: BİR MEKTUP, BİR DAVET
Bir bahar mevsiminde güller arasında dolaşanlar gibi... Bahar kokulu çiçeklerden bir nefes alanlar gibi...
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: BİR MEKTUP, BİR DAVET
Bir kandil, mumdan alıp da yandı mı, onu gören mumu görmüş olur. Bu parlaklık yüz kandile de nakledilse, sonuncusunun aydınlığını görmek, en evvelinin nurunu görmek gibidir.
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• İ S L A M :: Ashab-ı Kiram ve Allah (c.c.) Dostları
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur