Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Hastalık Üzerine
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Hastalık Üzerine
İnsanın en zayıf, içli bazen de çekilmez ve tahammül edilmez dönemleri muhtemelen hastalık dönemleridir. Ağrıyan yer sanki canın tamamıdır hastalıkta. Sanki her ne olsa çevrede; bir kuş uçsa kanadının serinliği, bir taş düşse onun sesi, biri bir şey konuşsa onun tınısı ağrıyan yeri daha bir incitir. İnsanın bedenî anlamdaki zayıflığı ve rahatsızlığı zihin ve gönül dünyasının sağlıklı olarak işlemesini de engeller. Onu kendisinden başka biri yapar ki zaten bu duruma sabretmektir hastalıkta sabredilmesi gereken de.
Temelde manevî ve maddî olmak üzere ikiye ayrılabilecek olan hastalık Kur’ân’da daha ziyade manevî anlamıyla kullanılır. Buna göre Allah ile ilişkisi sağlıkla bir temele dayanmayan, şüpheci, inkarcı, ikiyüzlü kimselerin kalplerinin hastalıklı olduğu defalarca belirtilir (Bakara 2/10; Mâide 5/52; Enfâl 8/49; Tevbe 9/125; Hac 22/53; Nûr 24/50; Ahzâb 33/12, 32, 60; Muhammed 47/20, 29; Müddessir 74/31). Kalplerin hastalığı ve bunun tedavisi ile ilgili meseleler özellikle tasavvuf-ahlâk kitaplarına etraflıca tasvir edilmiştir.
Kur’ân’da hastalık bazen de fıkhî bir bağlamda zikredilir. Buna göre hastalık durumunda ibâdetlerin nasıl yapılacağı veya hasta kimsenin sorumluluk alanları gibi hususlar ilgili âyetlerde işaret edilir (Bakara 2/184, 185, 196; Nisâ 4/43, 102; Mâide 5/6; Tevbe 9/91; Nûr 24/61; Fetih 48/17). Fıkha müteallik bu konulardaki tafsilat ise özellikle fürû-u fıkıh sahasında kaleme alınan çalışmalarda ve ahkâmü’l-Kur’ân türü eserlerde bulunabilir. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’de maddî olarak zikredilen hastalıklar, bizzat hastalığın tabiatı ile ilgili değil, sonuçları itibariyle mükellefin yapması gerekenler ile ilgili bağlamlara sahiptir.
Bu âyet gruplarının yanı sıra hastalık olgusu bazı kıssalarda da yer almaktadır. Örneğin Kur’ân’da Hz. Eyyûb’un hastalığından bahsedilir. Burada Hz. Eyyûb kesinlikle durumundan Allah’a şikayette bulunmaz. Kendisine dokunan rahatsızlığı şeytana izâfe eder, Allah’ın ise merhametlilerin en merhametlisi olduğunu dile getirir. Bu tavır belki de hasta/lık âbâdının en önemli noktalarındandır: Kusuru Allah’a izâfe etmemek, kendinden veya şeytandan bilmek, şifâyı ise mutlak olarak Allah’tan beklemek. Ancak Allah kulunun durumunu zaten bilmektedir, dolayısıyla ona derdini açmaya dahi gerek yoktur. Aslolan bıçağın iyice kemiğe dayandığı anda Rabbin merhametine sığındığını dile getirmektir. Hz. Eyyûb bir tür su ile şifa bulur, hem yıkandığı hem de kana kana içtiği bir su ile (Enbiyâ 21/83-84; Sa‘d 38/41-42).
Hastalık ile ilgili Kur’ân’da yer alan ifadelerden biri de Hz. İbrahim’in Şuarâ sûresinde zikredilen duasıdır. Buna göre o “Beni yaratıp hidâyete ileten O’dur; beni yediren de, içiren de O’dur; hasta olduğumda bana şifâ veren O’dur (ve izâ meriddu fe huve yeşfîn); beni öldürecek, sonra diriltecek O’dur; hatalarımı kıyâmet gününde mağfireti ile örtmesini umduğum da O’dur” demektedir (Şuarâ 26/78-82). Bu âyet grubunda insan-Allah ilişkisinin temel umdeleri nazara verilmekte, iki varlık arasındaki ontolojik farklılık vurgulanmakta, âhiret inancı ve kulun mağfiret umudu dile getirilmektedir. Hastalık ile ilgili âyette ise hasta olma durumu insana, şifâ verme durumu Allah’a nispetle kullanılmıştır ki bizim açımızdan dikkat çekici olan nokta da burasıdır.
Bu kullanım, bir yandan Hz. Eyyûb’un, rahatsızlığını şeytana izâfe etmesi ile diğer taraftan da daha genel bir ilke olarak “karada ve denizde fesâd çıkmasının insan eliyle olduğu” gerçeğiyle örtüşmektedir (Rûm 30/41). Zira herhangi bir şeyin normal akışının dışına çıkması, bozulması ve fesâda uğraması ancak insanın onun üzerindeki tasarrufu ile olmaktadır. Bu irâdî olarak alınan isabetsiz kararlar için böyle olduğu gibi, kozmosu ilgilendiren her hadise için de böyledir. Hastalık da bedenin normal durumunun dışına çıkması halidir yani bir tür aksama ve bozulmadır. Bu âyet grubundan yola çıkarak hastalığın, insanın ihmalleri ve dikkatsizliklerinin sonucunda yani bizzat insan eliyle meydana geldiğini (çünkü hasta olmak fiili mutlak olarak insana izâfe edilmiştir), Allah’ın ise her durumda Şâfî ismi ile aksayan insanı yeniden sağlıklı bir hale getirmeye muktedir olduğunu anlamak mümkündür. Bu yargının ilk kısmı, yediğine-içtiğine, uykusuna-düzenine, sıcağa-soğuğa, giyimine vs. dikkat eden ve tertipli bir hayat süren insanın hasta olma riskinin azlığına; ikinci kısım ise muhtemel hastalık durumlarında kullanılan araç (istirahat, ilaç, ameliyat vb) ne olursa olsun, şifanın kaynağının sadece ve sadece Allah olduğuna dikkat çekmektedir.
Son tahlilde hastalık temelde kulun ihmallerinden kaynaklanmakta, hastalık esnasında çekilen sıkıntılar (hadislerin işaretiyle) daha önce işlenen günahlara kefaret olmakta ve hastalığı ortadan kaldırma kudreti ise sadece Allah’a ait bulunmaktadır. Zaten kulların hastalık durumlarında daha nahif, içli, dualı oldukları bilinmekte, bu durum ölüm psikolojinin insanın inanç dünyasındaki etkilerine işaret eden âyetler ile de uyum arz etmektedir (En‘âm 6/63; Yûnus 10/22). Dolayısıyla hastalığın, insanın, bedenî olarak yıpransa da, ona sabretmesi durumunda hem yeniden özüne, fıtratına dönmesine hem de geçmiş günahlarından arınmasına imkân veren bir olgu olarak anlaşılması mümkündür.
Temelde manevî ve maddî olmak üzere ikiye ayrılabilecek olan hastalık Kur’ân’da daha ziyade manevî anlamıyla kullanılır. Buna göre Allah ile ilişkisi sağlıkla bir temele dayanmayan, şüpheci, inkarcı, ikiyüzlü kimselerin kalplerinin hastalıklı olduğu defalarca belirtilir (Bakara 2/10; Mâide 5/52; Enfâl 8/49; Tevbe 9/125; Hac 22/53; Nûr 24/50; Ahzâb 33/12, 32, 60; Muhammed 47/20, 29; Müddessir 74/31). Kalplerin hastalığı ve bunun tedavisi ile ilgili meseleler özellikle tasavvuf-ahlâk kitaplarına etraflıca tasvir edilmiştir.
Kur’ân’da hastalık bazen de fıkhî bir bağlamda zikredilir. Buna göre hastalık durumunda ibâdetlerin nasıl yapılacağı veya hasta kimsenin sorumluluk alanları gibi hususlar ilgili âyetlerde işaret edilir (Bakara 2/184, 185, 196; Nisâ 4/43, 102; Mâide 5/6; Tevbe 9/91; Nûr 24/61; Fetih 48/17). Fıkha müteallik bu konulardaki tafsilat ise özellikle fürû-u fıkıh sahasında kaleme alınan çalışmalarda ve ahkâmü’l-Kur’ân türü eserlerde bulunabilir. Ancak Kur’ân-ı Kerîm’de maddî olarak zikredilen hastalıklar, bizzat hastalığın tabiatı ile ilgili değil, sonuçları itibariyle mükellefin yapması gerekenler ile ilgili bağlamlara sahiptir.
Bu âyet gruplarının yanı sıra hastalık olgusu bazı kıssalarda da yer almaktadır. Örneğin Kur’ân’da Hz. Eyyûb’un hastalığından bahsedilir. Burada Hz. Eyyûb kesinlikle durumundan Allah’a şikayette bulunmaz. Kendisine dokunan rahatsızlığı şeytana izâfe eder, Allah’ın ise merhametlilerin en merhametlisi olduğunu dile getirir. Bu tavır belki de hasta/lık âbâdının en önemli noktalarındandır: Kusuru Allah’a izâfe etmemek, kendinden veya şeytandan bilmek, şifâyı ise mutlak olarak Allah’tan beklemek. Ancak Allah kulunun durumunu zaten bilmektedir, dolayısıyla ona derdini açmaya dahi gerek yoktur. Aslolan bıçağın iyice kemiğe dayandığı anda Rabbin merhametine sığındığını dile getirmektir. Hz. Eyyûb bir tür su ile şifa bulur, hem yıkandığı hem de kana kana içtiği bir su ile (Enbiyâ 21/83-84; Sa‘d 38/41-42).
Hastalık ile ilgili Kur’ân’da yer alan ifadelerden biri de Hz. İbrahim’in Şuarâ sûresinde zikredilen duasıdır. Buna göre o “Beni yaratıp hidâyete ileten O’dur; beni yediren de, içiren de O’dur; hasta olduğumda bana şifâ veren O’dur (ve izâ meriddu fe huve yeşfîn); beni öldürecek, sonra diriltecek O’dur; hatalarımı kıyâmet gününde mağfireti ile örtmesini umduğum da O’dur” demektedir (Şuarâ 26/78-82). Bu âyet grubunda insan-Allah ilişkisinin temel umdeleri nazara verilmekte, iki varlık arasındaki ontolojik farklılık vurgulanmakta, âhiret inancı ve kulun mağfiret umudu dile getirilmektedir. Hastalık ile ilgili âyette ise hasta olma durumu insana, şifâ verme durumu Allah’a nispetle kullanılmıştır ki bizim açımızdan dikkat çekici olan nokta da burasıdır.
Bu kullanım, bir yandan Hz. Eyyûb’un, rahatsızlığını şeytana izâfe etmesi ile diğer taraftan da daha genel bir ilke olarak “karada ve denizde fesâd çıkmasının insan eliyle olduğu” gerçeğiyle örtüşmektedir (Rûm 30/41). Zira herhangi bir şeyin normal akışının dışına çıkması, bozulması ve fesâda uğraması ancak insanın onun üzerindeki tasarrufu ile olmaktadır. Bu irâdî olarak alınan isabetsiz kararlar için böyle olduğu gibi, kozmosu ilgilendiren her hadise için de böyledir. Hastalık da bedenin normal durumunun dışına çıkması halidir yani bir tür aksama ve bozulmadır. Bu âyet grubundan yola çıkarak hastalığın, insanın ihmalleri ve dikkatsizliklerinin sonucunda yani bizzat insan eliyle meydana geldiğini (çünkü hasta olmak fiili mutlak olarak insana izâfe edilmiştir), Allah’ın ise her durumda Şâfî ismi ile aksayan insanı yeniden sağlıklı bir hale getirmeye muktedir olduğunu anlamak mümkündür. Bu yargının ilk kısmı, yediğine-içtiğine, uykusuna-düzenine, sıcağa-soğuğa, giyimine vs. dikkat eden ve tertipli bir hayat süren insanın hasta olma riskinin azlığına; ikinci kısım ise muhtemel hastalık durumlarında kullanılan araç (istirahat, ilaç, ameliyat vb) ne olursa olsun, şifanın kaynağının sadece ve sadece Allah olduğuna dikkat çekmektedir.
Son tahlilde hastalık temelde kulun ihmallerinden kaynaklanmakta, hastalık esnasında çekilen sıkıntılar (hadislerin işaretiyle) daha önce işlenen günahlara kefaret olmakta ve hastalığı ortadan kaldırma kudreti ise sadece Allah’a ait bulunmaktadır. Zaten kulların hastalık durumlarında daha nahif, içli, dualı oldukları bilinmekte, bu durum ölüm psikolojinin insanın inanç dünyasındaki etkilerine işaret eden âyetler ile de uyum arz etmektedir (En‘âm 6/63; Yûnus 10/22). Dolayısıyla hastalığın, insanın, bedenî olarak yıpransa da, ona sabretmesi durumunda hem yeniden özüne, fıtratına dönmesine hem de geçmiş günahlarından arınmasına imkân veren bir olgu olarak anlaşılması mümkündür.
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur