Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Orada zaman yok, vakit varmış; anladım...
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Orada zaman yok, vakit varmış; anladım...
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Bu belde de, anlıyorsunuz ki vakit, zamandan farklı. Nerede bir iğreti varsa insandan. Ömrünüze yetiştiremediğiniz bir zamanı beş parçaya bölseniz de kafi.
Kimin kime üstünlüğü varsa iki parça bez olan ihramın altında kaybolup gidiyor. Öyleki, şu dünyada kimsenin kimseyi geride bıraktığı falan yok; gördüklerimiz, bu dünyada inanmak istediklerimizden fazlası değiller.
Orada yapılan her ibadetin bir anlamı var. Örneğin yapılan her şavt’ın sahih olabilmesi, başladığımız noktaya yeniden dönmemizi gerektiriyor. Bu yüzden gaye, insanoğlunun bu yurttan selametle çıkabilmesi ve öze dönüş yolculuğunda geldiği yeri ve yurdu hatırlayıp oraya temiz bir şekilde ulaşabilmesidir.
Orada anlıyorsunuz bir ömür buralı da olunabileceğini. Kimsenin vazgeçilmez, kimsenin duru olmadığını… Çocuğuna Anne, kardeşine ağabey olabilecek başka ırktan insanlar başka güzel yüzlü dostların olduğunu…
Ve sonra kendi kendinize şöyle diyorsunuz: “Burada millet yok; millet- i İbrahim var” diye.
Şimdi herkesin elinde bir gül ve her kırmızı, peygamber diyesim geliyor; oysa burası Mekke… Allahın kırmızıdan da makul renkleri var; öğreniyorsunuz ki nurun son hali siyahmış.
Yaratıcı, biz kullarını bu kutsal beldeye her daim hediyeler vermek için çağırmaya biliyor. Örneğin 5 yaşlarında bir Pakistanlı çocuğu yanınıza yollayıp, 1 riyal uzattırarak ne kadar bir fiyata ne kadarlık bir kölesi olduğunuzu fark ettirebiliyor.
Hem insanlar ki nasıl olur da mahşerde aynı dili konuşur, anlayabiliyorsunuz. Her şeyin aslında yakarmanın olduğunu; bu yüzden haremde herkesin aynı dilde ağlayabildiğine iman ediyorsunuz.
Öyleki, her yer insan topluluğu. Bir yanda güneyliler, kuzeyliler, bir yanda kendinden sıkça söz ettiren acemler. Kemiyette çok fakat sessizliklerinden neredeyse fark edilmeyecek Endonezyalılar, Malezyalılar... Millet olmak genlerine aşılanmış toplu oturup toplu kalkan Türkler...
Yorgun düşen babasının üstünü seccade ile örten küçük kız, bir vakit sonra babasının kucağında say yaparken derince uykuya dalan kız. O vakit diyorum kendime: Haşir Allah’ın meydanı, bu dünya ise insanın, diye.
Kur’an ve onun sahibi, şehirleri kutsarken, o şehirlere ruh vermeden konuşamıyorsunuz. Bînihaye, Hz. Âdemden bu yana peygamberlere havza olmuş bu belde: Yani Mekke. Rasulullah ve tebliğine Ensar olmuş bu belde: Yani Medine.
Sonra kendi kendinize, “Mekke ki, içindeki kutsalları ile ahiretin provasıyken, Medine, dünya gibi bir yurdun, nasıl yaşanması gerektiğini bizlere vaaz eden kutlu şehir” diyorsunuz.
Hz. Âdem’den başlayıp nice peygamber ve evliyalara yataklık etmiş bu iki şehir. Öyleki, Hz. Âdem, tüm insanlığa fihristeyken, Hz. Rasulullah, bütün bir insanlığa dibace olmuş.
Tüm şehir ve tarih adeta canlanmış gibi hepsi kendi kürsüsünden vaaz ediyor: Bedir, bizlere, inanç ve sadakat sınavını hakkı ile verenlerin selamette olacağını, Uhud, savunduğun şey, hak bir dava olsa da, amaca ulaşmak için gerekli sebepleri yeteri kadar işlemediğin takdir de, giriştiğin işte muvaffakta olamayabileceğini söylüyor.
Hendek, "hayatımızı istişare halinde geçirdiğimiz sürece en kolektif akli çalışmanın bizi muvaffak kılacağını telkin ediyor..
Hira-nur, insanın kendi kendine ayırması gerektiği zamana işaret ederken, şöyle der: Ey dünyanın bin bir türlü cerbezesinde yüzen insan: "Senin kendini muhasebeye çektiğin Hira nur dağın neresi?" diye.
Ve yine anlıyorsunuz ki, Say'da ki gidip gelmeler insan çıkmazlarını temsil ediyor. Çünkü Hacer annemizin tüm gidip gelmeleri bir telaştan fazlası değildi. Su ki yine çıkmaza düşmesine vesile olan İsmail'in yanındaydı. Bu yüzden Merve ve safa, “aradığımız her ne ise, onu bulma gayretidir.
Öyle ki, Kâbe’de temsil yok; çünkü kalbin el-an ayn-el beyan hesaba çekilip fotoğraflandığı yer, bu örtülü bina...
Şeytan taşlama da ise ilahi yaratıcı ihtimal ki, bizlere şöyle sesleniyor: “Ey kullarım şikâyetini ettiğiniz şeytan ve kendisine attığınız her taş, sizin ona olan nefretinizi sembolize eder. O halde aslolan sizsiniz. Taşladığınız biraz da içine habis duygular kattığınız fıtratınızdır, der.
Müzdelife, Mina, kendimizle yüzleşmek için kat ettiğiniz yolu temsil ediyor.
Arafat, son durak; niyet ve amelin sınandığı yer. Bu yüzden uzun bir vakittir beklenir, çünkü günahta ısrar cehennem getireceği gibi, tövbe de karar, cenneti getiriyor. Bu yüzden Arafat vakfedir; ta ki, Hz. Âdem’in affedilme mücadelesi burada selamet bulmuş olsundu.
Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 2/199
Bu belde de, anlıyorsunuz ki vakit, zamandan farklı. Nerede bir iğreti varsa insandan. Ömrünüze yetiştiremediğiniz bir zamanı beş parçaya bölseniz de kafi.
Kimin kime üstünlüğü varsa iki parça bez olan ihramın altında kaybolup gidiyor. Öyleki, şu dünyada kimsenin kimseyi geride bıraktığı falan yok; gördüklerimiz, bu dünyada inanmak istediklerimizden fazlası değiller.
Orada yapılan her ibadetin bir anlamı var. Örneğin yapılan her şavt’ın sahih olabilmesi, başladığımız noktaya yeniden dönmemizi gerektiriyor. Bu yüzden gaye, insanoğlunun bu yurttan selametle çıkabilmesi ve öze dönüş yolculuğunda geldiği yeri ve yurdu hatırlayıp oraya temiz bir şekilde ulaşabilmesidir.
Orada anlıyorsunuz bir ömür buralı da olunabileceğini. Kimsenin vazgeçilmez, kimsenin duru olmadığını… Çocuğuna Anne, kardeşine ağabey olabilecek başka ırktan insanlar başka güzel yüzlü dostların olduğunu…
Ve sonra kendi kendinize şöyle diyorsunuz: “Burada millet yok; millet- i İbrahim var” diye.
Şimdi herkesin elinde bir gül ve her kırmızı, peygamber diyesim geliyor; oysa burası Mekke… Allahın kırmızıdan da makul renkleri var; öğreniyorsunuz ki nurun son hali siyahmış.
Yaratıcı, biz kullarını bu kutsal beldeye her daim hediyeler vermek için çağırmaya biliyor. Örneğin 5 yaşlarında bir Pakistanlı çocuğu yanınıza yollayıp, 1 riyal uzattırarak ne kadar bir fiyata ne kadarlık bir kölesi olduğunuzu fark ettirebiliyor.
Hem insanlar ki nasıl olur da mahşerde aynı dili konuşur, anlayabiliyorsunuz. Her şeyin aslında yakarmanın olduğunu; bu yüzden haremde herkesin aynı dilde ağlayabildiğine iman ediyorsunuz.
Öyleki, her yer insan topluluğu. Bir yanda güneyliler, kuzeyliler, bir yanda kendinden sıkça söz ettiren acemler. Kemiyette çok fakat sessizliklerinden neredeyse fark edilmeyecek Endonezyalılar, Malezyalılar... Millet olmak genlerine aşılanmış toplu oturup toplu kalkan Türkler...
Yorgun düşen babasının üstünü seccade ile örten küçük kız, bir vakit sonra babasının kucağında say yaparken derince uykuya dalan kız. O vakit diyorum kendime: Haşir Allah’ın meydanı, bu dünya ise insanın, diye.
Kur’an ve onun sahibi, şehirleri kutsarken, o şehirlere ruh vermeden konuşamıyorsunuz. Bînihaye, Hz. Âdemden bu yana peygamberlere havza olmuş bu belde: Yani Mekke. Rasulullah ve tebliğine Ensar olmuş bu belde: Yani Medine.
Sonra kendi kendinize, “Mekke ki, içindeki kutsalları ile ahiretin provasıyken, Medine, dünya gibi bir yurdun, nasıl yaşanması gerektiğini bizlere vaaz eden kutlu şehir” diyorsunuz.
Hz. Âdem’den başlayıp nice peygamber ve evliyalara yataklık etmiş bu iki şehir. Öyleki, Hz. Âdem, tüm insanlığa fihristeyken, Hz. Rasulullah, bütün bir insanlığa dibace olmuş.
Tüm şehir ve tarih adeta canlanmış gibi hepsi kendi kürsüsünden vaaz ediyor: Bedir, bizlere, inanç ve sadakat sınavını hakkı ile verenlerin selamette olacağını, Uhud, savunduğun şey, hak bir dava olsa da, amaca ulaşmak için gerekli sebepleri yeteri kadar işlemediğin takdir de, giriştiğin işte muvaffakta olamayabileceğini söylüyor.
Hendek, "hayatımızı istişare halinde geçirdiğimiz sürece en kolektif akli çalışmanın bizi muvaffak kılacağını telkin ediyor..
Hira-nur, insanın kendi kendine ayırması gerektiği zamana işaret ederken, şöyle der: Ey dünyanın bin bir türlü cerbezesinde yüzen insan: "Senin kendini muhasebeye çektiğin Hira nur dağın neresi?" diye.
Ve yine anlıyorsunuz ki, Say'da ki gidip gelmeler insan çıkmazlarını temsil ediyor. Çünkü Hacer annemizin tüm gidip gelmeleri bir telaştan fazlası değildi. Su ki yine çıkmaza düşmesine vesile olan İsmail'in yanındaydı. Bu yüzden Merve ve safa, “aradığımız her ne ise, onu bulma gayretidir.
Öyle ki, Kâbe’de temsil yok; çünkü kalbin el-an ayn-el beyan hesaba çekilip fotoğraflandığı yer, bu örtülü bina...
Şeytan taşlama da ise ilahi yaratıcı ihtimal ki, bizlere şöyle sesleniyor: “Ey kullarım şikâyetini ettiğiniz şeytan ve kendisine attığınız her taş, sizin ona olan nefretinizi sembolize eder. O halde aslolan sizsiniz. Taşladığınız biraz da içine habis duygular kattığınız fıtratınızdır, der.
Müzdelife, Mina, kendimizle yüzleşmek için kat ettiğiniz yolu temsil ediyor.
Arafat, son durak; niyet ve amelin sınandığı yer. Bu yüzden uzun bir vakittir beklenir, çünkü günahta ısrar cehennem getireceği gibi, tövbe de karar, cenneti getiriyor. Bu yüzden Arafat vakfedir; ta ki, Hz. Âdem’in affedilme mücadelesi burada selamet bulmuş olsundu.
Sonra insanların akın ettiği yerden siz de akın edin ve Allah’tan bağışlanma dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 2/199
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Orada zaman yok, vakit varmış; anladım...
Kimin kime üstünlüğü varsa iki parça bez olan ihramın altında kaybolup gidiyor.
Burada millet yok; millet- i İbrahim var
Burada millet yok; millet- i İbrahim var
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur