Saat
Similar topics
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Ölümü istemek, temenni etmek caiz midir?
1 sayfadaki 1 sayfası
Ölümü istemek, temenni etmek caiz midir?
Değerli Kardeşimiz;
Bu hususta Allah Rasulu ( a.s.m )nun ifadeleri aynen şöyledir:
"Sizden hiç kimse maruz kaldığı bir zarar sebebiyle, ölümü temenni etmesin. Mutlaka onu yapmak mecburiyeti hissederse, bari şöyle söylesin: 'Rabbim! Hakkımda hayat hayırlı ise, yaşat. Ölüm hayırlı ise canımı al.' " (Buhari, Merda, 19)
1. Hadiste Rasulullah ( a.s.m )’ın ilk muhatabı, ashab-ı kiram ise de kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanlar aynı şekilde muhatap olmaktadırlar, yani yasak hükmü bütün müslümanlar için ner zaman geçerlidir.
2. Hadiste konu edilen “zarar” için, Alimlerin çoğu “dünyevi zarar” demiştir. Buna göre, kişi “dinde fitneye düşmek” gibi dini bir zarar söz konusu olacaksa böyle bir durumda ölümü istmeke günah olmaz.
İbnu Hibbân'da gelen bir rivayette bu konu daha da açık gözükmektedir: "Sizden hiç kimse dünyada mâruz kaldığı musibet sebebiyle ölümü temenni etmesin." Burada "dünyada" diye sebep açıkça belirtilmektedir. Sahabeden bazıları, dünyevî olmayan bazı düşüncelerle ölümü temenni etmiştir.
Nitekim Muvatta'da Hz. Ömer'in şöyle dua ettiği kaydedilir: "Ey Rabbim, yaşım ilerledi, kuvvetim zayıfladı, raiyyetim her tarafa intişâr etti. Artık fazla zarara düşmeden, ölçümü kaçırmadan beni yanına al."
Yine Muvatta'da, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın da şöyle dua ettiği nakledilmiştir: Ya Rabbi, senden bana hayırlı işleri yapmayı, kötü işlerin terk etmeyi, fakirlerin sevgisini nasip etmeni temenni ediyorum. İnsanlar arasında bir fitneye sebep olacaksam, beni yanına al, fitneye bulaşmamış olarak dünyadan ayrılayım."
Yine Ahmed İbnu Hanbel ve başka kaynaklarda kaydedildiğine göre, Âbis el Gıfârî şöyle dua etmiştir: "Ey Tâun! beni al götür!". Kendisine: "Niye böyle söylüyorsun, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ölümü temenni etmeyin" demedi mi!" denince şu cevabı vermiştir: "Ben Resûlullah'ın şöyle söylediğini işittim:
"(Kıyamet alâmetlerinden) şu altı durum ortaya çıkmadan önce ölüme koşun: "Sefih (kıt akıllı) insanların hâkimiyeti, polislerin çoğalması, hükmün satılması (mahkemelerde rüşvetle hüküm verilmesi), insan kanının değerini kaybetmesi, sıla-i rahmin (akrabaları ziyaretlerin) kaybolması, Kur'ân'ı musiki yerine tutacak zamanelerin çıkması..."
Bu konuya temas eden âlimler, ölüm temennisiyle ilgili, Kur'ân'dan da iki âyet gösterirler:
1. Hz. Yusuf'un duası: "Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihlere dâhil eyle" (Yusuf 101). Hz. Yusuf bu duayı, dünyevî nimetlerin zirvesine ulaşınca yapmıştır.
2. Hz. Süleyman'ın duası: "Rabbim!... Rahmetinle beni iyi kullarının arasına koy" (Neml 19).
Buharî'de kaydedilen Resûlullah'ın bir duası da şöyledir: Allahım, beni affet, bana merhamet buyur ve beni Refik-i Ala'ya/Yüce Dost'a ulaştır.
Bu duaların ölüm geldiği ana mahsus olduğu belirtilir, yani bu dualarda ölümün âcilen gelmesi istenmiyor, "Öleceğimiz vakit hayırlı bir sonla hayatımız kapansın, öbür dünyada salihlerle birlikte olalım" temennisinde, duasında bulunuluyor" denmiştir. Ayrıca, "Dualarda ölüme yer verilmesi, ölmeyi istemek değil, ölüm hâdisesini zihinde canlı tutmak, unutmamak içindir" şeklinde açıklama da yapılmıştır.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), hayatın mü'minler için ölümden hayırlı olduğunu söyler:
"Mü'min kişinin ömrü, onu hayırca ziyadeleştirir.”
"Sizden kimse ölümü temenni etmesin. Muhsin (iyi amel üzere) ise hayır cihetiyle artacağı umulur. Kötü amel işliyorsa kötülükten dönüp Allah'ın rızasını arayacağı ümid edilir." Mamafih, iyilerin de bozulma ihtimali olsa da bunun istisna olduğu, aslolanın, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın buyurduğu gibi yaşamanın daha hayırlı olacağı belirtilmiştir. Şu halde ölüm, hayırlı amellerin, sevabın son bulmasıdır. Öyle ise ölüm temenni edilmemelidir.
ÖLÜMÜ İSTEMEK NİÇİN YASAKLANMIŞTIR?
İslâm inancına göre, ecel kaderle bağlıdır, dua ve temenni ile değildir. Kişinin eceli gelince, istese de istemese de, ne uzar ne kısalır (Yunus 49, Nahl 61). Şu halde ölümü temenni etmek veya etmemek, ahlakî bir yöne sâhip, bir mü'minlik edebidir. Bu açıdan ölümü temennî etmede iki mühim ahlâkî sakınca görmek mümkündür:
1) Kadere karşı bir itiraz söz konusu olabilir.
2) Gayesi çeşitli hallerle imtihan olan hayat vazifesinden kaçmak olabilir. Bu ise meskenettir, kişiyi ruhen yıkmaktır. Kur'ân-ı Kerim, maldan, candan, meyvelerden eksiltmeler, musibetler ve korkularla imtihan edilmek üzere insanın yaratıldığını bildirmekte (Bakara 155, Mülk 2) bu imtihanı kazanmak için sabır tavsiye etmektedir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yarın kıyametin kopacağını bilse bile bugün elindeki filizini dikmeyi emretmektedir.
Böylesi bir hayat anlayışı getiren İslâm dininin diğer taraftan, dünyevî, maddî musibetler sebebiyle ölümü temenni etmeyi uygun görmesi mümkün değildir. Bu durumlarda ölümü temenni etmenin meşru olması, hayatın musibetleri karşısında mukavemet gücünü kırıcı olurdu. Hatta, ölümü temenni etmeyi meşru kılan sebepler arasında zikredilen bazı durumların meydana geldiği zamanlarda bile hayattan kaçmanın esas alınmaması gerekir. Zira ölümü temenniyi meşru kıldığı belirtilen hallerle ilgili rivayetlerin asıl gayesi, sayılan o hallerin kötülüğünü bildirmek ve zihinlerde yer etmesini sağlamaktır. Sözgelimi son kaydettiğimiz hadiste saılan altı halden meselâ "hükmün satılması" yani rüşvet yoluyla mahkemelerden hüküm satın alınması, böyle bir toplumda adaletin kalmadığının ifadesidir. Böyle bir toplum, sosyal yapının bozukluğun en ileri safhalarına varmış demektir. İnananlar, ölümü bile meşru kılacak böylesine kötü bir amelden sakındırılmış olmaktadır. Sayılan diğer ameller de böyledir.
Bu çeşit hadislerin asıl gayesi, sayılan ameller sebebiyle ölümün temennisini meşru kılmak olsaydı, her devirde ölümü temenni etmek meşru olmuş olurdu, zîra bu kötü ameller hiç bir zaman toplumlarda eksik olmamış, aksine hep işlenegelmiştir. Söylediğimiz bu konuya destek veren bir durum, Ahmed İbnu Hanbel'den kaydettiğimiz hadisin başka bir veçhinde: "Altı kötü iş ortaya çıkmadan önce hayır amel işlemekte acele edin.." denmiş olmasıdır. Yani o fitneler hatırlatılarak, iyi amele teşvik edilmektedir.
Ölüm acıdır. Hayatta olmak ahirete daha iyi hazırlanma imkan ve fırsatını verir. Bunun için ölüm arzu edilmez. İşte bundan dolayı Peygamberimiz: "Ölümü temenni etmeyin" buyurmuştur.
Şiddetli ağrılar ve sancılar içinde kıvranan bir hasta, düşkün ve bakacak kimsesi olmayan bir kişi: "Allahım! Bana yaşamak hayırlı ise hayat ver, ölüm hayırlı ise canımı al" (Müslim, Zikr, 10) diye dua edebilir.
Can çekişmek, ruh teslim etmek, ölüm sarhoşluğu (sekeratu'l-mevt) zordur. Mümin bunu Allah'tan bilir ve sabreder. Eğer bu elem ve ızdıraba sabrederse günahları silinir, derde sabretmek günahlara keffaret olur. (Ebu Davud, Cenaiz, 1,3)
bk. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-ü Site – Muhtasarı tercüme ve şerhi – Akçağ Yayınları, 5/9.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
Bu hususta Allah Rasulu ( a.s.m )nun ifadeleri aynen şöyledir:
"Sizden hiç kimse maruz kaldığı bir zarar sebebiyle, ölümü temenni etmesin. Mutlaka onu yapmak mecburiyeti hissederse, bari şöyle söylesin: 'Rabbim! Hakkımda hayat hayırlı ise, yaşat. Ölüm hayırlı ise canımı al.' " (Buhari, Merda, 19)
1. Hadiste Rasulullah ( a.s.m )’ın ilk muhatabı, ashab-ı kiram ise de kıyamete kadar gelecek bütün Müslümanlar aynı şekilde muhatap olmaktadırlar, yani yasak hükmü bütün müslümanlar için ner zaman geçerlidir.
2. Hadiste konu edilen “zarar” için, Alimlerin çoğu “dünyevi zarar” demiştir. Buna göre, kişi “dinde fitneye düşmek” gibi dini bir zarar söz konusu olacaksa böyle bir durumda ölümü istmeke günah olmaz.
İbnu Hibbân'da gelen bir rivayette bu konu daha da açık gözükmektedir: "Sizden hiç kimse dünyada mâruz kaldığı musibet sebebiyle ölümü temenni etmesin." Burada "dünyada" diye sebep açıkça belirtilmektedir. Sahabeden bazıları, dünyevî olmayan bazı düşüncelerle ölümü temenni etmiştir.
Nitekim Muvatta'da Hz. Ömer'in şöyle dua ettiği kaydedilir: "Ey Rabbim, yaşım ilerledi, kuvvetim zayıfladı, raiyyetim her tarafa intişâr etti. Artık fazla zarara düşmeden, ölçümü kaçırmadan beni yanına al."
Yine Muvatta'da, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın da şöyle dua ettiği nakledilmiştir: Ya Rabbi, senden bana hayırlı işleri yapmayı, kötü işlerin terk etmeyi, fakirlerin sevgisini nasip etmeni temenni ediyorum. İnsanlar arasında bir fitneye sebep olacaksam, beni yanına al, fitneye bulaşmamış olarak dünyadan ayrılayım."
Yine Ahmed İbnu Hanbel ve başka kaynaklarda kaydedildiğine göre, Âbis el Gıfârî şöyle dua etmiştir: "Ey Tâun! beni al götür!". Kendisine: "Niye böyle söylüyorsun, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Ölümü temenni etmeyin" demedi mi!" denince şu cevabı vermiştir: "Ben Resûlullah'ın şöyle söylediğini işittim:
"(Kıyamet alâmetlerinden) şu altı durum ortaya çıkmadan önce ölüme koşun: "Sefih (kıt akıllı) insanların hâkimiyeti, polislerin çoğalması, hükmün satılması (mahkemelerde rüşvetle hüküm verilmesi), insan kanının değerini kaybetmesi, sıla-i rahmin (akrabaları ziyaretlerin) kaybolması, Kur'ân'ı musiki yerine tutacak zamanelerin çıkması..."
Bu konuya temas eden âlimler, ölüm temennisiyle ilgili, Kur'ân'dan da iki âyet gösterirler:
1. Hz. Yusuf'un duası: "Benim canımı Müslüman olarak al ve beni sâlihlere dâhil eyle" (Yusuf 101). Hz. Yusuf bu duayı, dünyevî nimetlerin zirvesine ulaşınca yapmıştır.
2. Hz. Süleyman'ın duası: "Rabbim!... Rahmetinle beni iyi kullarının arasına koy" (Neml 19).
Buharî'de kaydedilen Resûlullah'ın bir duası da şöyledir: Allahım, beni affet, bana merhamet buyur ve beni Refik-i Ala'ya/Yüce Dost'a ulaştır.
Bu duaların ölüm geldiği ana mahsus olduğu belirtilir, yani bu dualarda ölümün âcilen gelmesi istenmiyor, "Öleceğimiz vakit hayırlı bir sonla hayatımız kapansın, öbür dünyada salihlerle birlikte olalım" temennisinde, duasında bulunuluyor" denmiştir. Ayrıca, "Dualarda ölüme yer verilmesi, ölmeyi istemek değil, ölüm hâdisesini zihinde canlı tutmak, unutmamak içindir" şeklinde açıklama da yapılmıştır.
Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm), hayatın mü'minler için ölümden hayırlı olduğunu söyler:
"Mü'min kişinin ömrü, onu hayırca ziyadeleştirir.”
"Sizden kimse ölümü temenni etmesin. Muhsin (iyi amel üzere) ise hayır cihetiyle artacağı umulur. Kötü amel işliyorsa kötülükten dönüp Allah'ın rızasını arayacağı ümid edilir." Mamafih, iyilerin de bozulma ihtimali olsa da bunun istisna olduğu, aslolanın, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın buyurduğu gibi yaşamanın daha hayırlı olacağı belirtilmiştir. Şu halde ölüm, hayırlı amellerin, sevabın son bulmasıdır. Öyle ise ölüm temenni edilmemelidir.
ÖLÜMÜ İSTEMEK NİÇİN YASAKLANMIŞTIR?
İslâm inancına göre, ecel kaderle bağlıdır, dua ve temenni ile değildir. Kişinin eceli gelince, istese de istemese de, ne uzar ne kısalır (Yunus 49, Nahl 61). Şu halde ölümü temenni etmek veya etmemek, ahlakî bir yöne sâhip, bir mü'minlik edebidir. Bu açıdan ölümü temennî etmede iki mühim ahlâkî sakınca görmek mümkündür:
1) Kadere karşı bir itiraz söz konusu olabilir.
2) Gayesi çeşitli hallerle imtihan olan hayat vazifesinden kaçmak olabilir. Bu ise meskenettir, kişiyi ruhen yıkmaktır. Kur'ân-ı Kerim, maldan, candan, meyvelerden eksiltmeler, musibetler ve korkularla imtihan edilmek üzere insanın yaratıldığını bildirmekte (Bakara 155, Mülk 2) bu imtihanı kazanmak için sabır tavsiye etmektedir. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yarın kıyametin kopacağını bilse bile bugün elindeki filizini dikmeyi emretmektedir.
Böylesi bir hayat anlayışı getiren İslâm dininin diğer taraftan, dünyevî, maddî musibetler sebebiyle ölümü temenni etmeyi uygun görmesi mümkün değildir. Bu durumlarda ölümü temenni etmenin meşru olması, hayatın musibetleri karşısında mukavemet gücünü kırıcı olurdu. Hatta, ölümü temenni etmeyi meşru kılan sebepler arasında zikredilen bazı durumların meydana geldiği zamanlarda bile hayattan kaçmanın esas alınmaması gerekir. Zira ölümü temenniyi meşru kıldığı belirtilen hallerle ilgili rivayetlerin asıl gayesi, sayılan o hallerin kötülüğünü bildirmek ve zihinlerde yer etmesini sağlamaktır. Sözgelimi son kaydettiğimiz hadiste saılan altı halden meselâ "hükmün satılması" yani rüşvet yoluyla mahkemelerden hüküm satın alınması, böyle bir toplumda adaletin kalmadığının ifadesidir. Böyle bir toplum, sosyal yapının bozukluğun en ileri safhalarına varmış demektir. İnananlar, ölümü bile meşru kılacak böylesine kötü bir amelden sakındırılmış olmaktadır. Sayılan diğer ameller de böyledir.
Bu çeşit hadislerin asıl gayesi, sayılan ameller sebebiyle ölümün temennisini meşru kılmak olsaydı, her devirde ölümü temenni etmek meşru olmuş olurdu, zîra bu kötü ameller hiç bir zaman toplumlarda eksik olmamış, aksine hep işlenegelmiştir. Söylediğimiz bu konuya destek veren bir durum, Ahmed İbnu Hanbel'den kaydettiğimiz hadisin başka bir veçhinde: "Altı kötü iş ortaya çıkmadan önce hayır amel işlemekte acele edin.." denmiş olmasıdır. Yani o fitneler hatırlatılarak, iyi amele teşvik edilmektedir.
Ölüm acıdır. Hayatta olmak ahirete daha iyi hazırlanma imkan ve fırsatını verir. Bunun için ölüm arzu edilmez. İşte bundan dolayı Peygamberimiz: "Ölümü temenni etmeyin" buyurmuştur.
Şiddetli ağrılar ve sancılar içinde kıvranan bir hasta, düşkün ve bakacak kimsesi olmayan bir kişi: "Allahım! Bana yaşamak hayırlı ise hayat ver, ölüm hayırlı ise canımı al" (Müslim, Zikr, 10) diye dua edebilir.
Can çekişmek, ruh teslim etmek, ölüm sarhoşluğu (sekeratu'l-mevt) zordur. Mümin bunu Allah'tan bilir ve sabreder. Eğer bu elem ve ızdıraba sabrederse günahları silinir, derde sabretmek günahlara keffaret olur. (Ebu Davud, Cenaiz, 1,3)
bk. Prof. Dr. İbrahim Canan, Kütüb-ü Site – Muhtasarı tercüme ve şerhi – Akçağ Yayınları, 5/9.
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur