Saat
Similar topics
Mart 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
Gidenlerden Umre Hatıraları
1 sayfadaki 1 sayfası
Gidenlerden Umre Hatıraları
Gözlerim bir farklı bakıyordu bu sefer Kâbe’ye. Çünkü vakit AYRILIK vaktiydi. Son tavafımı, VEDA tavafımı yapıyordum. Son kez Hacerü’l-Esved’e selam veriyor, son kez dokunuyordum O’na. Ama bu bir “veda” değil, bir “başlangıç” olmalıydı. Rabbimin evine yaptığım ilk ziyaretti, veda olmamalıydı bu. Daha doyamamışken O’nun Cennet kokusuna, nasıl ayrılırdım buralardan? Yıllarca hasretini çektiğim bu diyardan nasıl ayrılırdım ben? Ama anladım ki, Kâbe’ye gitmekten zormuş O’na veda etmek. Bir kez olsun O’na bakarak namaz kılınca, bir kez olsun O’nun Cennet kokusunu içine çekince kolay kolay ayrılamıyormuş insan. Ama elimde olsa ayrılır mıydım O’ndan? Her dakika, her saniye hasretiyle yanıp tutuşacağım bu aşk diyarından ayrılabilir miydim? Ne kadar üzülsem de ne kadar ağlasam da gitmek zorundaydım.
Yüzüm Kâbe’ye dönük bir şekilde, gözlerimden süzülen yaşlarla, ağır adımlarla ayrılıyordum Rabbimin evinden. Öyle acıyordu ki kalbim, sanki bir parça kopuyordu yüreğimden. Son kez doyasıya baktım Kâbe’me. Gönlüm Kâbe’de gözlerim gerilerde kalmıştı artık.
Sadece bedenimi götürüyordum bu kutsal topraklardan. Ayrılmak için değil, en kısa zamanda buluşma arzusuyla gidiyordum buralardan.
Beytullah’ı tekrar tavaf edebilmek, Hacerü’l-Esved’e tekrar selam verebilmek, Kâbe’ye bakarak tekrar namaz kılabilmek, O’nun Cennet kokusunu tekrar içime çekebilmek, Safâ ile Merve’yi tekrar Sâ’y edebilmek ve ait olduğum yere, asıl EVİME tekrar kavuşabilmek duası ile ayrılıyorum.
Tek tesellim, buradan Rasûl’ün huzuruna gidecek oluşumuz…
Yüzüm Kâbe’ye dönük bir şekilde, gözlerimden süzülen yaşlarla, ağır adımlarla ayrılıyordum Rabbimin evinden. Öyle acıyordu ki kalbim, sanki bir parça kopuyordu yüreğimden. Son kez doyasıya baktım Kâbe’me. Gönlüm Kâbe’de gözlerim gerilerde kalmıştı artık.
Sadece bedenimi götürüyordum bu kutsal topraklardan. Ayrılmak için değil, en kısa zamanda buluşma arzusuyla gidiyordum buralardan.
Beytullah’ı tekrar tavaf edebilmek, Hacerü’l-Esved’e tekrar selam verebilmek, Kâbe’ye bakarak tekrar namaz kılabilmek, O’nun Cennet kokusunu tekrar içime çekebilmek, Safâ ile Merve’yi tekrar Sâ’y edebilmek ve ait olduğum yere, asıl EVİME tekrar kavuşabilmek duası ile ayrılıyorum.
Tek tesellim, buradan Rasûl’ün huzuruna gidecek oluşumuz…
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Gidenlerden Umre Hatıraları
Rasûlullah’ın kabrini ziyaret etmek, mescidinde namaz kılmak, O’nun ve ashabının yaşadığı yerleri görmek üzere Medine’ye -güller diyarına- doğru huzur dolu bir yolculuğa çıktık. Bir an bile düşünmeden Rasûl ile beraber hicret eden ashabın geçtiği yollardan geçebilmek, Efendimizin gözünün nurunun iliştiği yerleri görebilmek mutlu ediyordu yüreğimi.
“ Beni görmedikleri halde, bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” buyurarak ümmetine olan sevgisini asırlar öncesinden dile getiren Rasûl’e kavuşma ümidiyle yolculuk ederken Medine göründü uzaklardan.
Medine, gül kokulu şehir… Medine, Peygamber Efendimize ev sahipliği yapan güzel şehir…
ELHAMDÜLİLLAH! Medine’deyim…
“ Beni görmedikleri halde, bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” buyurarak ümmetine olan sevgisini asırlar öncesinden dile getiren Rasûl’e kavuşma ümidiyle yolculuk ederken Medine göründü uzaklardan.
Medine, gül kokulu şehir… Medine, Peygamber Efendimize ev sahipliği yapan güzel şehir…
ELHAMDÜLİLLAH! Medine’deyim…
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Gidenlerden Umre Hatıraları
RAVZA-İ MUTAHHARA
Rasûl’ün gül kokulu bahçesindeyim. Kapılar açıldı. Rasûl’ün Cennet mekânına yüreğimden taşan sevgiyle, koşar adımlarla ilerliyorum. Hani sahabiler Efendimizin adını duyduklarında kalpleri yerinden fırlayacakmış gibi hissederlerdi de elleriyle göğüslerine bastırırlardı ya, işte şu an bir nebze de olsa onların duygularını kalbimin derinliklerinde hissediyorum. Bu duygularla kalbim güvercin gibi titrerken beşerin en yücesinin yanına varıyorum. Varıyorum varmasına ama nasıl çıkarım Rasûl’ün karşısına? O’na layık bir ümmet olabildim mi ben? Bu utanç içerisinde ilk selamımı veriyorum gül yüzlü Peygamberime.
Es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ Rasûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ habiballah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke rahmeten li’l- âlemîn…
Ardından gözlerimden akan yaşlar ile salâtlar, selamlar, dualar dökülüyor dudaklarımdan.
“ Allah’ım! Uğruna kâinatı yarattığın habibin Hz. Muhammed (s.a.s) hürmetine affeyle beni ya Rabbim. Sen affedicisin, affetmeyi seversin affeyle beni Allah’ım… ”
Daha sonra Peygamberimizin “Kabrimle minberim arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir.” buyurduğu o cennet bahçesinde namazımı kılarak içim buruk bir şekilde ayrılıyorum Rasûl’ün huzurundan…”
Rasûl’ün gül kokulu bahçesindeyim. Kapılar açıldı. Rasûl’ün Cennet mekânına yüreğimden taşan sevgiyle, koşar adımlarla ilerliyorum. Hani sahabiler Efendimizin adını duyduklarında kalpleri yerinden fırlayacakmış gibi hissederlerdi de elleriyle göğüslerine bastırırlardı ya, işte şu an bir nebze de olsa onların duygularını kalbimin derinliklerinde hissediyorum. Bu duygularla kalbim güvercin gibi titrerken beşerin en yücesinin yanına varıyorum. Varıyorum varmasına ama nasıl çıkarım Rasûl’ün karşısına? O’na layık bir ümmet olabildim mi ben? Bu utanç içerisinde ilk selamımı veriyorum gül yüzlü Peygamberime.
Es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ Rasûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ habiballah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke rahmeten li’l- âlemîn…
Ardından gözlerimden akan yaşlar ile salâtlar, selamlar, dualar dökülüyor dudaklarımdan.
“ Allah’ım! Uğruna kâinatı yarattığın habibin Hz. Muhammed (s.a.s) hürmetine affeyle beni ya Rabbim. Sen affedicisin, affetmeyi seversin affeyle beni Allah’ım… ”
Daha sonra Peygamberimizin “Kabrimle minberim arası Cennet bahçelerinden bir bahçedir.” buyurduğu o cennet bahçesinde namazımı kılarak içim buruk bir şekilde ayrılıyorum Rasûl’ün huzurundan…”
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Gidenlerden Umre Hatıraları
Umidsiz Ağlardım Ravza Aşkıyla...
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Gidenlerden Umre Hatıraları
Sabah namazı vakti daha bir duyguluyum şimdi, daha bir hüzünlü…
O’ndan sabah namazını kıldıktan sonra ayrıldım ben, ne kadar ağlasak, ne kadar zorlansak da olmadı. Ayrılık vaktiydi çünkü gitmemiz gerekti… Mekke’de geçirdiğimiz her gün “Nasıl ayrılacağız buradan?” diye sorardık birbirimize, evet nasıl ayrılacağız buradan? Nasıl ayrılabiliriz aşk kokan diyardan? Nasıl ayrılabiliriz ibadet dünyasından? Nasıl ayrılabiliriz ki rüyalar ülkesinden? Ama zamanıydı işte, vakit gelmişti… Sabah namazı son namazımızdı orda, İmam Mahir’in arkasında… Ve son tavafımızı yapacaktık, ne kadar istemesek de veda tavafını. Veda mı? Hayır hayır. Veda değildi bu, sadece ayrılık. Ona tekrar kavuşabilmek için ayrılık, onun özlemini çekip, gözyaşı dökebilmek için ayrılık…
Son tavaf yapılacaktı… O’nun yanında son dönüşümdü artık, Hacerü’l-Esved’e verdiğim son selamımdı. Dönerken etrafa son bakışımdı, Senin yanında hissettiğim son duygulardı… Evet çok zordu, çok acı veriyordu. Vakit ayrılık vaktiydi… Son tavaf namazımı kıldım Makam-ı İbrahim’de. Kâbe’ye gözlerim değerek başladığım son namazımı… Ellerimi açtığımda Yüce Rabbime kelimeler kendiliğinden çıkıveriyordu dudaklarımdan, yaşlar kendiliğinden boşalıyordu gözlerimden. Allahım tekrar nasip et, Rabbim tekrar gelebilelim. Allahım lütfen… Allahım lütfen… İnanmak istemesek de ayrılıktı bu. Duamızı yapıp samimi bir “âmin” çektik yüreğimizden. Gitmemiz lazımdı artık. Gidiyorduk Kâbe’m, ayrılıyordum senden… O kadar çok alışmışken gidiyordum ben, gözlerim sana doyamazken gitmem gerekiyordu. Ama gidemiyordum. Alamıyordum gözlerimi senden, kapıdan çıkana dek dönüp dönüp baktım sana. Gitmek istemiyordum. Ama gidiyordum… Kapıya vardığımızda arkama baktım bir daha, son bakışımdı. Son kez dokundum gözlerimle sana. Son kez gözlerimle hissettim seni, tekrar sevdim, tekrar hayran kaldım güzelliğine…
Ayrıldım senden Kâbe’m, ama bu sadece ayrılık. Rabbim senin hasretini çekip, sana tekrar kavuşabilmek için ayırdı bizi. Ve biliyorum ki bir gün tekrar kavuşacağım sana, tekrar öpeceğim seni doya doya, hani şu bir türlü içime sığdıramadığım kokun var ya. Evet, işte o koku, onu bir gün tekrar içime sığdırmaya çalışacağım… Seni soluma alıp, tekrar tavaf yapacağım inşallah. Kana kana içeceğim zemzemi. Hicr-i İsmail’e gireceğim, Hacerü’-l Esved’e selam vereceğim…
Kim bilir ne zaman bitecek bu hasret? Rabbime yalvarıyorum her gün, istiyorum seni her duamda. Yakındır inşallah Kâbe’m, uzak olsa da önemli mi ki? Gözüm görmüyor ama gönlümdesin canım Kâbe’m. Gönlümün derinliklerine hapsettim seni, kalbimde saklıyorum… Ben her namazımda sana bakıyor, her gün belki binlerce tavaf ediyor, sana yüzlerce kez dokunuyorum. Kalbimde yaşıyor, kalbimde öpüyorum seni ben. Gözümden ırak olabilirsin ama gönlümden değil Kabe’m. Allah gönülden ırak eylemesin seni. Senin aşkınla gözyaşı dökebilmek hiç eksik olmasın benden. Sana tekrar kavuşacağım günü sabır ve dua ile bekliyorum…
Sözlerin Gözlerden Aktığı Yer
“Ey Mekke, sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin; eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım.’’
Allah Rasulü’nün sözleri düşüyor damla damla yüreğime… O da senden ayrılırken çok zorlanmıştı… Seni asla terk etmek istememişti… Ama ayrılmak zorundaydı… Seni bırakıp gitmek onun da kalbini acıtmıştı… O’nun için de, vakit ayrılık vaktiydi…
O’nunla aynı duyguları paylaşmış olmak mutlu etti bir anda yüreğimi. Allah Rasulü’nü ve hiç düşünmeden hicret eden Rasûlullah Dostları’nı düşündüm. Zaman ve mekânlar aynı olmasa da anıları yüreğimizde taptazeydi. Bastığım bu yerlere onlar da basmıştı, sanki birazcık eğilsek ve yaklaşsak ayak izlerini görebilecek gibi hissediyorduk kendimizi…
Bu duygu gerçekten çok eşsizdi, bu duygunun tarifi olamazdı, bu duygu bambaşkaydı. O’nu görmeden seven milyonlarca insandan sadece biriydim ben… O’nu görmeyi çok isteyenlerden fakat göremeyenlerdendim. Yine de Rasûlullah’a olan sevgi, O’nu göremesek de çok güzeldi… O’nu bütün kalbimizle hissederek sevebilmek, sevgilerin en güzeliydi…
“Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” demişti Rasûlullah Efendimiz.
Biz O’nu görmeyi ne kadar istemişsek, İki Cihan Serveri de yüzyıllar öncesinden bize seslenmiş, ben de sizi görmeyi çok isterdim demişti… Şimdi tek umudumuz O’nun kardeşlerim dediği kişilerden olabilmek…
Bu düşüncelerle yolculuk yaparken Medine göründü uzaklardan. Medine; Peygamber’e (s.a.v) ev sahipliği yapan kutlu şehir… Medine, gül kokulu şehir… Medine, peygamberin her an hissedilebileceği nurlu şehir…
Ve Ravza-i Mutahhara… Allah Rasülü’nün cennet bahçesi… Bir an önce ziyaret etmek istiyor kalbim, O’nunla buluşacak olmak heyecanlandırıyor yüreğimi… Diğer yandan O’nun yüzüne nasıl bakacağım, diye düşünüyorum. O’nunla buluşmaya ne kadar hazırım ki? Bu buluşmayı gerçekten hak ediyor muyum? Sünnetlerine ne kadar özen gösteriyorum? Kendime sorduğum bu sorularla boynum bükülüyor, utanıyorum, kendimi çok aciz hissediyorum…
Adım adım yürüyorum, çok ama çok heyecanlıyım. Şimdi sözlerin gözlerden aktığı yerdeyim… İlk selamımı veriyorum yüreğim lime lime…
Es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ Rasûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ habiballah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke rahmeten li’l- âlemîn…
O’ndan sabah namazını kıldıktan sonra ayrıldım ben, ne kadar ağlasak, ne kadar zorlansak da olmadı. Ayrılık vaktiydi çünkü gitmemiz gerekti… Mekke’de geçirdiğimiz her gün “Nasıl ayrılacağız buradan?” diye sorardık birbirimize, evet nasıl ayrılacağız buradan? Nasıl ayrılabiliriz aşk kokan diyardan? Nasıl ayrılabiliriz ibadet dünyasından? Nasıl ayrılabiliriz ki rüyalar ülkesinden? Ama zamanıydı işte, vakit gelmişti… Sabah namazı son namazımızdı orda, İmam Mahir’in arkasında… Ve son tavafımızı yapacaktık, ne kadar istemesek de veda tavafını. Veda mı? Hayır hayır. Veda değildi bu, sadece ayrılık. Ona tekrar kavuşabilmek için ayrılık, onun özlemini çekip, gözyaşı dökebilmek için ayrılık…
Son tavaf yapılacaktı… O’nun yanında son dönüşümdü artık, Hacerü’l-Esved’e verdiğim son selamımdı. Dönerken etrafa son bakışımdı, Senin yanında hissettiğim son duygulardı… Evet çok zordu, çok acı veriyordu. Vakit ayrılık vaktiydi… Son tavaf namazımı kıldım Makam-ı İbrahim’de. Kâbe’ye gözlerim değerek başladığım son namazımı… Ellerimi açtığımda Yüce Rabbime kelimeler kendiliğinden çıkıveriyordu dudaklarımdan, yaşlar kendiliğinden boşalıyordu gözlerimden. Allahım tekrar nasip et, Rabbim tekrar gelebilelim. Allahım lütfen… Allahım lütfen… İnanmak istemesek de ayrılıktı bu. Duamızı yapıp samimi bir “âmin” çektik yüreğimizden. Gitmemiz lazımdı artık. Gidiyorduk Kâbe’m, ayrılıyordum senden… O kadar çok alışmışken gidiyordum ben, gözlerim sana doyamazken gitmem gerekiyordu. Ama gidemiyordum. Alamıyordum gözlerimi senden, kapıdan çıkana dek dönüp dönüp baktım sana. Gitmek istemiyordum. Ama gidiyordum… Kapıya vardığımızda arkama baktım bir daha, son bakışımdı. Son kez dokundum gözlerimle sana. Son kez gözlerimle hissettim seni, tekrar sevdim, tekrar hayran kaldım güzelliğine…
Ayrıldım senden Kâbe’m, ama bu sadece ayrılık. Rabbim senin hasretini çekip, sana tekrar kavuşabilmek için ayırdı bizi. Ve biliyorum ki bir gün tekrar kavuşacağım sana, tekrar öpeceğim seni doya doya, hani şu bir türlü içime sığdıramadığım kokun var ya. Evet, işte o koku, onu bir gün tekrar içime sığdırmaya çalışacağım… Seni soluma alıp, tekrar tavaf yapacağım inşallah. Kana kana içeceğim zemzemi. Hicr-i İsmail’e gireceğim, Hacerü’-l Esved’e selam vereceğim…
Kim bilir ne zaman bitecek bu hasret? Rabbime yalvarıyorum her gün, istiyorum seni her duamda. Yakındır inşallah Kâbe’m, uzak olsa da önemli mi ki? Gözüm görmüyor ama gönlümdesin canım Kâbe’m. Gönlümün derinliklerine hapsettim seni, kalbimde saklıyorum… Ben her namazımda sana bakıyor, her gün belki binlerce tavaf ediyor, sana yüzlerce kez dokunuyorum. Kalbimde yaşıyor, kalbimde öpüyorum seni ben. Gözümden ırak olabilirsin ama gönlümden değil Kabe’m. Allah gönülden ırak eylemesin seni. Senin aşkınla gözyaşı dökebilmek hiç eksik olmasın benden. Sana tekrar kavuşacağım günü sabır ve dua ile bekliyorum…
Sözlerin Gözlerden Aktığı Yer
“Ey Mekke, sen Allah katında yeryüzünün en hayırlı ve bana en sevimli yerisin; eğer çıkmak zorunda bırakılmasaydım, senden ayrılmazdım.’’
Allah Rasulü’nün sözleri düşüyor damla damla yüreğime… O da senden ayrılırken çok zorlanmıştı… Seni asla terk etmek istememişti… Ama ayrılmak zorundaydı… Seni bırakıp gitmek onun da kalbini acıtmıştı… O’nun için de, vakit ayrılık vaktiydi…
O’nunla aynı duyguları paylaşmış olmak mutlu etti bir anda yüreğimi. Allah Rasulü’nü ve hiç düşünmeden hicret eden Rasûlullah Dostları’nı düşündüm. Zaman ve mekânlar aynı olmasa da anıları yüreğimizde taptazeydi. Bastığım bu yerlere onlar da basmıştı, sanki birazcık eğilsek ve yaklaşsak ayak izlerini görebilecek gibi hissediyorduk kendimizi…
Bu duygu gerçekten çok eşsizdi, bu duygunun tarifi olamazdı, bu duygu bambaşkaydı. O’nu görmeden seven milyonlarca insandan sadece biriydim ben… O’nu görmeyi çok isteyenlerden fakat göremeyenlerdendim. Yine de Rasûlullah’a olan sevgi, O’nu göremesek de çok güzeldi… O’nu bütün kalbimizle hissederek sevebilmek, sevgilerin en güzeliydi…
“Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim.” demişti Rasûlullah Efendimiz.
Biz O’nu görmeyi ne kadar istemişsek, İki Cihan Serveri de yüzyıllar öncesinden bize seslenmiş, ben de sizi görmeyi çok isterdim demişti… Şimdi tek umudumuz O’nun kardeşlerim dediği kişilerden olabilmek…
Bu düşüncelerle yolculuk yaparken Medine göründü uzaklardan. Medine; Peygamber’e (s.a.v) ev sahipliği yapan kutlu şehir… Medine, gül kokulu şehir… Medine, peygamberin her an hissedilebileceği nurlu şehir…
Ve Ravza-i Mutahhara… Allah Rasülü’nün cennet bahçesi… Bir an önce ziyaret etmek istiyor kalbim, O’nunla buluşacak olmak heyecanlandırıyor yüreğimi… Diğer yandan O’nun yüzüne nasıl bakacağım, diye düşünüyorum. O’nunla buluşmaya ne kadar hazırım ki? Bu buluşmayı gerçekten hak ediyor muyum? Sünnetlerine ne kadar özen gösteriyorum? Kendime sorduğum bu sorularla boynum bükülüyor, utanıyorum, kendimi çok aciz hissediyorum…
Adım adım yürüyorum, çok ama çok heyecanlıyım. Şimdi sözlerin gözlerden aktığı yerdeyim… İlk selamımı veriyorum yüreğim lime lime…
Es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ Rasûlallah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke yâ habiballah, es-salâtu ve’s-selâmu aleyke rahmeten li’l- âlemîn…
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
Geri: Gidenlerden Umre Hatıraları
Zamanın ve mekânın merkezi olan Mekke yolundayım. Hayatıma yön veren bu kutlu yolculuğun, içimdeki sevda kıvılcımlarını tutuşturmasına mani olamıyorum. Onu düşünürken derin hayallere dalıyorum. İhramın mahiyetini anlamaya çalışıyorum önce. Beyaz iki parça bezin insan üzerindeki etkisi ne olabilir ki diye soruyorum kendime. Ama sonra bunun bir terbiye olduğunu anlıyor ve teslimiyetle boynumu büküyorum. Üzerimize giydiğimiz ihram bir nevi bizi bu ibadete hazırlıyor. Dünyalıklarımızı terk edip yalnızca Rabbimize yönelmemizi sağlıyor. Bizi yaratan yine bizi, bizden çok düşünüyor.
Gönül iklimimin şimdiye kadar sakin olan limanında fırtınalar koparmaya gidiyorum. Uçağın içinde sabırsızlıkla o anı bekliyorum. Yıllar önce gördüğüm ve bir türlü unutamadığım, kalbimin en derin köşesinde saklı duran sevdama bir an önce kavuşmayı umuyorum.
Ey gönlümün sahibi Mekke! Evim, sırdaşım, can yoldaşımsın. Adım adım sana yaklaşıyorum. Tüm günün yorgunluğunu omuzlarımda hissetmeme rağmen sana yaklaştıkça huzur buluyorum. Etrafta yükselen sesler arasında seni arıyorum. Sıcak bir tebessümün ardından gelen sevinçte seni buluyorum. Sana yakınlaşıp avuçlarım arasından kayıp giden gözyaşlarımla seni selamlamak istiyorum. Artık sana çok yakınım. Cidde’nin tozlu yollarından, Mekke’nin sımsıcak kucağına gidiyorum. Teslimiyetin kanatları arasında Yaradanıma söylemekten en çok lezzet aldığım kelimeleri dile getiriyorum. “Lebbeyk allâhümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk!”
Mekke’nin yollarında hasret, bir tespih tanesi oluyor. Onu ağır ağır çekiyorum önce, sonra bir yumak olup düğümleniveriyor boğazımda. Ardından gözyaşlarım ıslatıyor kalemimi. Anlatmak istediğim duygularıma hâkim olamıyorum. Ve Kur’an’ı duygularıma tercüman kılıyorum. Mırıldandığım bir kaç ayet, beni onun indiği zamana götürüyor. Çekilen zahmetlerin nasıl meyve verdiğine şahit olmak heyecanlandırıyor beni. Sonra Hira’nın sessiz bekleyişleri geliyor aklıma. Ardından yükselen sesle arşı âlâ titriyor ve ilk ayet sessizliği bozup tüm dünyaya sesleniyor. Böylece İbrahim’in elinde şekillenen Kâbe bu dinin kalbi oluyor.
Sana çok yaklaştım. Artık aramda sadece adımlar var. Seni ilk gördüğümde edeceğim duanın planlarını kuruyorum zihnimde. Tüm bu hesaplar, ilk görüşte edilecek duanın makbul olunacağının müjdesi için. Tek gayem o müjdeye mazhar olabilmek…
İşte seni gördüğüm an…
Hemen duamı yapıyorum. Tüm benliğimle sana bağlandığım için seni yavaş yavaş içime işliyorum. Seni yaşadıkça anlıyor ve anladıkça da anlatmak istiyorum.
Rüzgârın hafif esintisiyle önce güzel kokun karşılıyor bizi. Sonra da tüm ihtişamınla kendin. Gözleri kamaştırıyorsun. Sana koşmak için sabırsızlanıyorum. Seni kıskananları o an anlıyorum. Çünkü sen o kadar güzel ve heybetlisin ki kapında bir gözyaşı damlası olmaya razı oluyorum. Ebrehe’nin duyguları geliyor aklıma. O da kıskanmıştı seni; güzelliğini, haşmetini, herkesin çevrende pervane oluşunu… Ama Allah, tek ve eşsiz olarak seni seçmişti bir kere. Ve sen Allah tarafından korunmaktaydın.
Ben sana Ebrehe’nin isyankâr tutumuyla değil de Abdulmuttalib’in teslimiyetiyle teslim oluyorum. Aklımı ve kalbimi avuçlarımın arasına alıp bir anlığına sadece seni düşünüyorum. Gözümün yaşını silecek bir müjde arıyorum ve sana baktıkça eriyor, eriyor, eriyorum.
Gönül iklimimin şimdiye kadar sakin olan limanında fırtınalar koparmaya gidiyorum. Uçağın içinde sabırsızlıkla o anı bekliyorum. Yıllar önce gördüğüm ve bir türlü unutamadığım, kalbimin en derin köşesinde saklı duran sevdama bir an önce kavuşmayı umuyorum.
Ey gönlümün sahibi Mekke! Evim, sırdaşım, can yoldaşımsın. Adım adım sana yaklaşıyorum. Tüm günün yorgunluğunu omuzlarımda hissetmeme rağmen sana yaklaştıkça huzur buluyorum. Etrafta yükselen sesler arasında seni arıyorum. Sıcak bir tebessümün ardından gelen sevinçte seni buluyorum. Sana yakınlaşıp avuçlarım arasından kayıp giden gözyaşlarımla seni selamlamak istiyorum. Artık sana çok yakınım. Cidde’nin tozlu yollarından, Mekke’nin sımsıcak kucağına gidiyorum. Teslimiyetin kanatları arasında Yaradanıma söylemekten en çok lezzet aldığım kelimeleri dile getiriyorum. “Lebbeyk allâhümme lebbeyk! Lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk!”
Mekke’nin yollarında hasret, bir tespih tanesi oluyor. Onu ağır ağır çekiyorum önce, sonra bir yumak olup düğümleniveriyor boğazımda. Ardından gözyaşlarım ıslatıyor kalemimi. Anlatmak istediğim duygularıma hâkim olamıyorum. Ve Kur’an’ı duygularıma tercüman kılıyorum. Mırıldandığım bir kaç ayet, beni onun indiği zamana götürüyor. Çekilen zahmetlerin nasıl meyve verdiğine şahit olmak heyecanlandırıyor beni. Sonra Hira’nın sessiz bekleyişleri geliyor aklıma. Ardından yükselen sesle arşı âlâ titriyor ve ilk ayet sessizliği bozup tüm dünyaya sesleniyor. Böylece İbrahim’in elinde şekillenen Kâbe bu dinin kalbi oluyor.
Sana çok yaklaştım. Artık aramda sadece adımlar var. Seni ilk gördüğümde edeceğim duanın planlarını kuruyorum zihnimde. Tüm bu hesaplar, ilk görüşte edilecek duanın makbul olunacağının müjdesi için. Tek gayem o müjdeye mazhar olabilmek…
İşte seni gördüğüm an…
Hemen duamı yapıyorum. Tüm benliğimle sana bağlandığım için seni yavaş yavaş içime işliyorum. Seni yaşadıkça anlıyor ve anladıkça da anlatmak istiyorum.
Rüzgârın hafif esintisiyle önce güzel kokun karşılıyor bizi. Sonra da tüm ihtişamınla kendin. Gözleri kamaştırıyorsun. Sana koşmak için sabırsızlanıyorum. Seni kıskananları o an anlıyorum. Çünkü sen o kadar güzel ve heybetlisin ki kapında bir gözyaşı damlası olmaya razı oluyorum. Ebrehe’nin duyguları geliyor aklıma. O da kıskanmıştı seni; güzelliğini, haşmetini, herkesin çevrende pervane oluşunu… Ama Allah, tek ve eşsiz olarak seni seçmişti bir kere. Ve sen Allah tarafından korunmaktaydın.
Ben sana Ebrehe’nin isyankâr tutumuyla değil de Abdulmuttalib’in teslimiyetiyle teslim oluyorum. Aklımı ve kalbimi avuçlarımın arasına alıp bir anlığına sadece seni düşünüyorum. Gözümün yaşını silecek bir müjde arıyorum ve sana baktıkça eriyor, eriyor, eriyorum.
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur