Saat
Similar topics
Mart 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
En son konular
Hadis-i Şerif
Giriş yap
Kontrol Paneli
Profiliniz Bilgiler Seçenekler İmza Avatar |
Sosyal Arkadaş ve Tanınmamış Üye listesi Grup |
Özel Mesaj Gelen Kutusu ÖM Gönder |
Gözlenmiş Konular |
Arama
Istatistikler
Toplam 2058 kayıtlı kullanıcımız varSon kaydolan kullanıcımız: emrec77
Kullanıcılarımız toplam 11851 mesaj attılar bunda 4572 konu
“Ben anladım hocam. Şair âşık”
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
“Ben anladım hocam. Şair âşık”
Bir daha bir “Mezuniyet Yazısı” yazmam sanırdım. Ne yanılgı oysa. Değil mi ki: Bunlar da gidiyorlar.
Son bir kare şimdi. Bu kez oturan onlar ben ayakta duruyorum. Ben fotoğraf çekiyorum onlar poz vermiyorlar. Bahçenin alçak duvarı üzerine yığılmışlar. Yüzlerinde anlamı bile kestirilemeyen keder. Omuzlarında yükün ilk ağırlığına açık bir hava boşluğu. Bunlar da gidiyorlar.
Dört yıl önceki kendileriyle bugünkü kendileri arasında, sınav listelerinde birer isimden çok daha fazlasıydılar. O kemiyette kimi gözümün önünde gelişti serpildi kimi eriyip gitti, gayret ettimse de elimden bir şey gelmedi. Kimi benim dersime gelmeyip de ne yaptığına içerlediğim. Kimi gül zamanı vurup da derslere niye geldiğine hayret ettiğim. Kimi devamsızlığın tadını yeni almış, kimi hiç mecburiyeti yokken ders atlamamış. Kimi adını zikrettiğim yaprağın izini sürdü, kiminin, dört soru sorduğum sınavda bahtına hesapta hiç olmayan beşinci bir soru düştü. Kimi hiç sormadığım bir soruyu cevapladı kimi de fotokopi soru kâğıtları arasında orijinal nüsha ile karşılaştığını anlayacak kadar uyanıktı.
Şu fani dünya yaşamından bir resim seç kendine kendinden deseler. Seçeceğim resim besbelli. Adını bildiğim bir ağacın dibinde kör bir sokak köpeğinin gözlerini sıvazlarken ben, onda da kimi yanımda refakatçi kimi sessiz takipçiydi. Hepsinin bir cümlesi var bu defterde. Ama hesap bu defa sıraların üzerinden çok kürsünün arkasında. Dört yıl önceki halleriyle bugünkü halleri arasında ben ne kadar yol almışım? (Cevap almak için sorulmadı bu soru. Cevabı içinde zahir. Noktası parantezin dışında. İstifham).
Bu istifhamda kendimden bıktığım, yıldığım, yorulduğum zamanlarda. Daha zaman kalmadı sandığım zamanlarda. Gözlerimdeki endişeyi de sararan çehremin rengini de günbegün izlediler. Kimi teselli ettiler kimi aldırma gönül dediler. Taşıyamam zannettiğim çok şeyi onların sırtında taşıdım. Bu da geçer, derken bile, geçer de iz bırakır, farkındaydılar elbet ama şu satırları da onlar yazdılar: Tolstoy ve Dostoyevski kahramanları bir Jean Valjean gibi merhamet olgusu ile kendi özünü ‘hatırlayabilecek’ potansiyele sahip değillerdi. Onlar anlık duyumsamanın ötesinde sürece yayılan ‘kavrayış’ unsurunun izindeydiler. Bu denli sarsıcı bir kavrayış ise ancak hem psikolojik hem de bedensel bir ‘acı’ ile mümkün olabilirdi. Bedenlerinden ruhlarına süzülen bir acı… Tam not tamam, ama ah Fatih! Ben bu işi çözemedim. Sen bakma benim cevap anahtarıma.
Bir filmi izlemekle onun içinden çıka gelmek arasındaki farkı, insanın bazen hayattayken bile bir ölü gibi düşünülebileceğini, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı tesadüfen yazmadığını biliyordum gerçi ama hayatımın bir parçası zannettiğim şeyin aslî parça olduğunu hakkelyakin onlardan öğrendim. Ben ki “Çocuklar nasıl?” diye sorulduğunda, “Hangi çocuklar? Benimkiler mi öğrencilerim mi?” diye cevap vermişim. Hepsi her haliyle muteberim. Öğrencilerim olmasa. Yıkılır giderdim.
Her yıl bir “Mezuniyet Yazısı” yazmayı alışkanlık haline getirdiğim söylenebilir belki. Başka türlüsü mümkün değil, mazur görün lütfen. Üstelik şu sevimli hikâye olmasa da bu yazıyı yazacaktım. Ama tebessüm olsun, onunla bitireyim:
“Sen de o gemidesin” telmihli onca “mumdan gemi ateş denizi üzerinde” yüzerken, bu kez taş ırmağına camdan gemiler düşerken final kâğıtlarını okuyorum. Orhan Veli’nin Anlatamıyorum’unu vermişim, düğümü, gelip malûm dizeler üzerine dizmişim: Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel/ Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/ Bu derde düşmeden önce. Ve sormuşum: “Şair, şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğunu neden daha evvel değil de şimdi fark etmektedir?” Hayret! Sınıfın onca parıltılı öğrencisi teknik meseleler üzerinde oyalanıp asıl cevabı şaşarken, tekrarın tekrarlısı bir kâğıda takılıyor gözlerim. Bir şeyler karaladıktan sonra cevabı bir çırpıda veriyor bizimki:
“Her ne kadar şair ‘Anlatamıyorum’ dese de ben anladım hocam. Şair âşık”.
Yâ Rabbi! Böyle kâğıtları okudukça ben daha nasıl eskirim? Enes, sen çok yaşa e mi!
06 Haziran 2010, Pazar
Nazan Bekiroğlu
Son bir kare şimdi. Bu kez oturan onlar ben ayakta duruyorum. Ben fotoğraf çekiyorum onlar poz vermiyorlar. Bahçenin alçak duvarı üzerine yığılmışlar. Yüzlerinde anlamı bile kestirilemeyen keder. Omuzlarında yükün ilk ağırlığına açık bir hava boşluğu. Bunlar da gidiyorlar.
Dört yıl önceki kendileriyle bugünkü kendileri arasında, sınav listelerinde birer isimden çok daha fazlasıydılar. O kemiyette kimi gözümün önünde gelişti serpildi kimi eriyip gitti, gayret ettimse de elimden bir şey gelmedi. Kimi benim dersime gelmeyip de ne yaptığına içerlediğim. Kimi gül zamanı vurup da derslere niye geldiğine hayret ettiğim. Kimi devamsızlığın tadını yeni almış, kimi hiç mecburiyeti yokken ders atlamamış. Kimi adını zikrettiğim yaprağın izini sürdü, kiminin, dört soru sorduğum sınavda bahtına hesapta hiç olmayan beşinci bir soru düştü. Kimi hiç sormadığım bir soruyu cevapladı kimi de fotokopi soru kâğıtları arasında orijinal nüsha ile karşılaştığını anlayacak kadar uyanıktı.
Şu fani dünya yaşamından bir resim seç kendine kendinden deseler. Seçeceğim resim besbelli. Adını bildiğim bir ağacın dibinde kör bir sokak köpeğinin gözlerini sıvazlarken ben, onda da kimi yanımda refakatçi kimi sessiz takipçiydi. Hepsinin bir cümlesi var bu defterde. Ama hesap bu defa sıraların üzerinden çok kürsünün arkasında. Dört yıl önceki halleriyle bugünkü halleri arasında ben ne kadar yol almışım? (Cevap almak için sorulmadı bu soru. Cevabı içinde zahir. Noktası parantezin dışında. İstifham).
Bu istifhamda kendimden bıktığım, yıldığım, yorulduğum zamanlarda. Daha zaman kalmadı sandığım zamanlarda. Gözlerimdeki endişeyi de sararan çehremin rengini de günbegün izlediler. Kimi teselli ettiler kimi aldırma gönül dediler. Taşıyamam zannettiğim çok şeyi onların sırtında taşıdım. Bu da geçer, derken bile, geçer de iz bırakır, farkındaydılar elbet ama şu satırları da onlar yazdılar: Tolstoy ve Dostoyevski kahramanları bir Jean Valjean gibi merhamet olgusu ile kendi özünü ‘hatırlayabilecek’ potansiyele sahip değillerdi. Onlar anlık duyumsamanın ötesinde sürece yayılan ‘kavrayış’ unsurunun izindeydiler. Bu denli sarsıcı bir kavrayış ise ancak hem psikolojik hem de bedensel bir ‘acı’ ile mümkün olabilirdi. Bedenlerinden ruhlarına süzülen bir acı… Tam not tamam, ama ah Fatih! Ben bu işi çözemedim. Sen bakma benim cevap anahtarıma.
Bir filmi izlemekle onun içinden çıka gelmek arasındaki farkı, insanın bazen hayattayken bile bir ölü gibi düşünülebileceğini, Tolstoy’un Savaş ve Barış’ı tesadüfen yazmadığını biliyordum gerçi ama hayatımın bir parçası zannettiğim şeyin aslî parça olduğunu hakkelyakin onlardan öğrendim. Ben ki “Çocuklar nasıl?” diye sorulduğunda, “Hangi çocuklar? Benimkiler mi öğrencilerim mi?” diye cevap vermişim. Hepsi her haliyle muteberim. Öğrencilerim olmasa. Yıkılır giderdim.
Her yıl bir “Mezuniyet Yazısı” yazmayı alışkanlık haline getirdiğim söylenebilir belki. Başka türlüsü mümkün değil, mazur görün lütfen. Üstelik şu sevimli hikâye olmasa da bu yazıyı yazacaktım. Ama tebessüm olsun, onunla bitireyim:
“Sen de o gemidesin” telmihli onca “mumdan gemi ateş denizi üzerinde” yüzerken, bu kez taş ırmağına camdan gemiler düşerken final kâğıtlarını okuyorum. Orhan Veli’nin Anlatamıyorum’unu vermişim, düğümü, gelip malûm dizeler üzerine dizmişim: Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel/ Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu/ Bu derde düşmeden önce. Ve sormuşum: “Şair, şarkıların bu kadar güzel kelimelerinse kifayetsiz olduğunu neden daha evvel değil de şimdi fark etmektedir?” Hayret! Sınıfın onca parıltılı öğrencisi teknik meseleler üzerinde oyalanıp asıl cevabı şaşarken, tekrarın tekrarlısı bir kâğıda takılıyor gözlerim. Bir şeyler karaladıktan sonra cevabı bir çırpıda veriyor bizimki:
“Her ne kadar şair ‘Anlatamıyorum’ dese de ben anladım hocam. Şair âşık”.
Yâ Rabbi! Böyle kâğıtları okudukça ben daha nasıl eskirim? Enes, sen çok yaşa e mi!
06 Haziran 2010, Pazar
Nazan Bekiroğlu
yağmur- Özel Üye
- Aktiflik :
Uyarı Seviyesi :
Mesaj Sayısı : 3962
Puanı : 4330
Teşekkür : 72
Kayıt tarihi : 27/01/10
İsLaMCoKGuZeL FoRuMLaRı :: •°¤*(¯`° İsLaM ÇoK GüZeL FoRuM °´¯)*¤°• S E R B E S T K Ö Ş E :: Makaleler
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Salı Haz. 29, 2021 3:43 pm tarafından yağmur
» Gül’den hiç ders almıyor musun?
Salı Haz. 29, 2021 3:42 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:51 pm tarafından yağmur
» Kadir Geceniz Mübarek Olsun
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:50 pm tarafından yağmur
» Elveda Ey Şehri Ramazan
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:48 pm tarafından yağmur
» Kadir Gecesinde :((
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:46 pm tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Giderken
C.tesi Mayıs 16, 2020 2:44 pm tarafından yağmur
» Ateşten Lokma..!
Paz Ara. 01, 2019 5:43 pm tarafından yağmur
» Kadir Suresi, Okunuşu ve Anlamı
Cuma Mayıs 31, 2019 10:09 am tarafından yağmur
» Allah'ım (c.c.)
Paz Mayıs 05, 2019 7:49 am tarafından yağmur
» En Güzel Duâlar ve Anlamları
Paz Mayıs 05, 2019 7:48 am tarafından yağmur
» Amin
Paz Mayıs 05, 2019 7:46 am tarafından yağmur
» Yetişin...
Paz Mayıs 05, 2019 7:43 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerif Ne Demek ?
Paz Mayıs 05, 2019 7:42 am tarafından yağmur
» Ramazan-ı Şerifiniz Mübarek Olsun
Paz Mayıs 05, 2019 7:38 am tarafından yağmur
» Ya Rabbi (c.c.) Ateşten [Cehennemden] Azat Edilenlerden Eyle Bizleri
Paz Mayıs 05, 2019 7:31 am tarafından yağmur
» Abdestten Sonra Yapılan Dualar (Arapça Türkçe)
Paz Ara. 30, 2018 9:36 am tarafından yağmur
» Kendimden Kaçabilsem
Çarş. Kas. 28, 2018 8:11 pm tarafından yağmur
» Özleminle Ey Sevgili
Çarş. Kas. 28, 2018 7:43 pm tarafından yağmur
» Gönlümüzü, gülümüzü soldurma Allâh'ım!
Çarş. Kas. 28, 2018 7:28 pm tarafından yağmur
» Af Dilerim..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:26 pm tarafından yağmur
» Ya Rabbah :(
Çarş. Kas. 28, 2018 7:19 pm tarafından yağmur
» Gül Efendim (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:13 pm tarafından yağmur
» Hayâdan ölen kişinin bedeni, sürmelenir..
Çarş. Kas. 28, 2018 7:12 pm tarafından yağmur
» Ey Yar (S.A.V.)
Çarş. Kas. 28, 2018 7:11 pm tarafından yağmur
» Onur, Can ve Mal Gibi Dokunulmazdır..
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» O'nun (s.a.v) Ahlâkı Kur'an'dı.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:26 am tarafından yağmur
» Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem)'i Sevmeliyiz..!
Ptsi Kas. 19, 2018 9:25 am tarafından yağmur
» Çağın Karanlığından Peygamberimizin Huzur'una?
Ptsi Kas. 19, 2018 9:22 am tarafından yağmur
» Şefaat Ya Rasulallah (Sallallahu Aleyhi Vesellem)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:20 am tarafından yağmur
» Milletimizin ve Tüm İslâm Aleminin Mevlid Kandili Hakkımızda Hayırlara Vesile Olsun.
Ptsi Kas. 19, 2018 9:17 am tarafından yağmur
» Ya Rasulallah (SAV)
Ptsi Kas. 19, 2018 9:16 am tarafından yağmur
» Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimiz'in Mübarek Doğum Günü "MEVLİD KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN"
Ptsi Kas. 19, 2018 7:53 am tarafından yağmur
» ❤Mevlid Kandiliniz Mübarek Olsun❤
Ptsi Kas. 19, 2018 7:45 am tarafından yağmur
» Minber’den Ötelere Bakış
Perş. Kas. 15, 2018 10:47 am tarafından yağmur
» Örnek Hanımefendi Hz. Fatıma Radıyallahü anhâ
Perş. Kas. 15, 2018 10:36 am tarafından yağmur
» Hayret Doğrusu
Paz Ekim 07, 2018 4:04 pm tarafından yağmur
» Göz Kalbin Elçisidir
Paz Ekim 07, 2018 3:56 pm tarafından yağmur
» Rabbül-âlemin, âşıklar için Yâr'dır..
Paz Ekim 07, 2018 3:55 pm tarafından yağmur
» Her Sabah Sizden 8 Şey İsteniyor.!
Paz Ekim 07, 2018 3:54 pm tarafından yağmur
» Başkaları Bilmese de Olur..
Paz Ekim 07, 2018 1:16 pm tarafından yağmur
» Sohbet; Güzelle Güzeldir..
Paz Ekim 07, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» İSLAM'IN KADINA VERDİĞİ DEĞER.. (Bir de bu açıdan düşünün..!)
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:26 pm tarafından yağmur
» BOZUK SİMİT PARALARI İLE CENNETİ SATINALMAK
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Artan Pilav
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:24 pm tarafından yağmur
» Ömür Sermayesi..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:21 pm tarafından yağmur
» Mecnun ve Devesi
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:20 pm tarafından yağmur
» Usta ve Şaşı Çırak..
Ptsi Eyl. 24, 2018 12:18 pm tarafından yağmur
» İlâhi ente maksûdî ve rızâke matlûbî
Paz Eyl. 23, 2018 1:15 pm tarafından yağmur
» Bakî olan yalnız Allah (c.c.)’tır..
Paz Eyl. 23, 2018 1:12 pm tarafından yağmur